Sürdürülebilir tarım

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Orman Yüksek Mühendisi bir babanın çocuğu olup da, tarım konusundan uzak ve meraksız olmak neredeyse imkansız. Özellikle Gümrük Birliği görüşmelerinin devam ettiği 1995 yılında Avrupa Birliği’nin (AB), serbest dolaşım konusunda işlenmemiş tarım ürünlerini kapsam dışında tutması, daha doğrusu vergiden muaf olmamasını istemesi, Avrupa’nın tarım ürünleri konusunda bizi tehdit olarak görmelerinin en güzel örneği idi. Onlar gördü, ancak biz ne yazık ki göremedik.

En basit hali ile tarım, bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi ile başlayan, bunların kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, uygun koşullarda muhafaza edilmesi, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasını ele alan bilim dalı olarak kabul edilmektedir. İnsan besini olabilecek ve ekonomik değeri olan her türlü bitkisel ve hayvansal ürünün bakım, besleme, yetiştirme, koruma ve mekanizasyon faaliyetlerinin tamamı ile durgun sularda veya özel alanlarda yapılan balıkçılık faaliyetleri de bu kapsama girer. Topraklardan tarım alanı olarak yararlanma geniş ölçüde yer şekillerine ve iklime bağlıdır. Ülkemizde nüfusun önemli bir kısmı geçimini tarımdan sağlar. Ayrıca tarım, insanımızın temel besin maddelerini karşılaması, dış satımında önemli bir yere sahip olması ve ülkemizdeki bir çok sanayi kolunun hammaddesini karşılaması nedeniyle ülke ekonomisindeki önemli bir yere sahiptir. Öyle ki, ülke ihtiyaçlarımızı karşıladığı gibi ihraç edilebilirlik oranı da bir hayli yüksek olan tarım ürünlerimiz de mevcuttur. İstatistiklere göre, ülkemiz arazisinin %36’sı ekili-dikili alan, %32’si çayır ve otlak, %26’sı orman ve %6’sı tarıma elverişsiz diğer alanlardan oluşmaktadır. İklimin ve toprağın çeşitli olması yetiştirilen ürün çeşidinin fazla olmasına da sebebiyet vermektedir. 1950’li yıllardan sonra makineleşmenin etkisiyle çayır ve otlakların bir kısmının tarım alanına dönüştürülmesi ayrıca bazı yerlerde ormanların tahrip edilerek tarlaya çevrilmesi sonucu tarım alanları genişlemiştir. Tarım alanlarının bölgelere göre dağılış oranı farklılık gösterir. Ekili-dikili alanların bölge yüzölçümüne göre en az yer kapladığı bölge Doğu Anadolu, en fazla yer kapladığı bölge ise Marmara’dır. Tarıma elverişli alanımız bir hayli önemli oranda olsa dahi, yeterince planlama yapılmaması nedenleriyle erozyon, kirlenme ve toprağın aşırı kullanımı gibi olumsuzluklar son derece fazladır. Toprak hem tarımda kullanılır hem de sanayide hammadde olarak değerlendirilir. Tarım açısından ormancılık, hayvancılık ve bitkilerin yetişmesi için kullanılırken sanayide çimento, tuğla, kiremit, fayans ve seramik gibi ürünlerin hammaddesi olarak kullanılır. Ülkemizde Karadeniz Bölgesi’nde bağlık, bahçelik ve ormanlık alanlar, Ege’de endüstriyel bitki alanları, Akdeniz’de endüstriyel bitki alanları ve ormanlıklar, Marmara’da endüstriyel bitki alanları ve tarım arazisi, iç kesimlerde de tarım alanları ve otlaklık alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde tarımı etkileyen önemli faktörlerden biri sulama olup, topraklarımızın büyük bir bölümü kurak ve yarı kurak iklimlerin etkisinde bulunduğu için bilhassa yaz döneminde su ihtiyacı çok artmaktadır. Acı olan ise Türkiye topraklarının %75’i sulanamamakta ve istenen verim alınamamaktadır. Ülkemizde üreticinin piyasa şartlarından olumsuz etkilenmemesi için devlet tarafından destekleme alımları yapılır. Destekleme alımındaki amaç devletin önceden duyurduğu taban fiyattan ürünü alarak çiftçinin zarar görmesini önlemesidir.

Tarımda sürdürülebilir olabilmek dünyada bizi birkaç adım öne çıkartabilme şansına sahipken, bu fırsatı iyi değerlendirememiş, modern tarımı uygulayamamış, ürettiği ürünleri iyi fiyatlar ile pazarlayamamış, Avrupa trenini kaçırmış ve kırsal kesim halkını çaresizlikten şehirlere kaçırmış bir ülke olmak son derece üzücü. Bir yandan işsizlik oranlarını düşürmeye çalışırken, bir yandan tarımda çalışacak insan bulamamak üzücü. Sürdürülebilir tarım politikamızı oluşturmanın vakti çoktan geçti, ama zararın neresinden dönülse kardır diyerek noktayı koyuyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sezon sonu, sezon başı 13 Aralık 2024
Devalüasyon olmadan olmaz 06 Aralık 2024
Sermaye göçü 29 Kasım 2024