Sürdürülebilir kalkınma mı sömürü mü?

Burak Tayiz
Burak Tayiz Yeşil Odak [email protected]

Bugün Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücade­le Günü. Birleşmiş Milletler Sürdürü­lebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) arasın­da, çocuklara, bu özel günden bahsetmek zorunda kalmayacağımız bir dünya bı­rakmak var. Özellikle SKH 3 ve SKH 8, bu amaçla doğrudan bağlantılı.

SKH 3: Sağlık­lı Bireyler Yetiştirme… SKH 8: İnsan Onu­runa Yaraşır İş ve Ekonomik Büyüme… Bu bağlamda, Hedef 8’i açmakta fayda var. 8. Hedefin 7. Maddesine göre üye ülkeler, 2025 yılına kadar çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerini yasaklamayı ve ortadan kaldır­mayı taahhüt ediyor. Ayrıca, zorla çalıştır­manın ortadan kaldırılması için acil ve et­kili tedbirler almayı, üye ülkelerin sorum­lulukları arasında gösteriyor. Peki hedefler gerçeklerle ne kadar örtüşüyor?

Hedefler ve gerçekler

Dünya genelinde yaklaşık 160 milyon çocuk işçi bulunuyor. Bu çocukların yüz­de 71’i tarım, yüzde 17’si hizmet ve yüzde 12’si sanayi sektöründe çalışıyor. Her yıl milyonlarca çocuk, eğitim ve güvenli bir çocukluk hakkından mahrum kalıyor. İlk bakışta çocuk işçiliği, erkek çocukları ara­sında kız çocuklarına kıyasla daha yaygın görünüyor. Erkek çocukların yüzde 11,2’si, kız çocukların ise yüzde 7,8’i çocuk işçi ola­rak çalıştırılıyor. Erkek çocuk işçi sayısı kızlardan 34 milyon daha fazla. Ancak haf­tada en az 21 saat yapılan ev işleri de çocuk işçiliği olarak kabul edildiğinde, 5-14 yaş arası çocuk işçiliği oranlarındaki cinsiyet farkı neredeyse yarıya iniyor.

Çocuk işçiliğiyle mücadelede karanlık tablo

5-17 yaş grubunda çocuk işçiliğinin en yüksek olduğu bölge, yüzde 19,6 ile Afrika. Bu bölgeyi Asya ve Pasifik (yüzde 7,4), Ame­rika (yüzde 5,3), Doğu Avrupa ve Orta Asya (yüzde 4,1) ve Arap coğrafyası (yüzde 2,9) ta­kip ediyor. Tehlikeli işlerde çocuk işçiliğinde de Afrika birinci sırada yer alırken, ardından Doğu Avrupa ve Orta Asya geliyor. Sektörel olarak da çocuk işçilerin yüzde 70’inden faz­lası tarım sektöründe çalışıyor. COVID-19 salgınının etkisi de çocuk işçi artışında önemli bir role sahip. Son 20 yılda, özellikle pandemi sonrası, tüm dünyada işçi çocukla­rın sayısında artış var. Pandemi sonrasında 9 milyon çocuğun daha, gelir kaybı ve yoksul­luk nedeniyle, çocuk işçi olarak çalıştırılma riski altında olduğu tahmin ediliyor.

Türkiye’de çocuk işçiler

Gelelim Türkiye’ye… Türkiye, 30 yılı aş­kın süredir çocuk işçiliğiyle mücadelede is­tikrarlı bir ilerleme kaydetti. Ancak TÜİK’e göre halen 759.000 çocuk ekonomik faali­yetlere dahil ediliyor. TÜİK, yalnızca 15- 17 yaş arasındaki çocuk iş gücü verilerini açıklasa da verilerde çocuk iş gücünün ve çocuk istihdamının hızla yükseldiği 2021- 2023 arası toplam çocuk nüfus 153 bin, ço­cuk istihdamı ise 239 bin artış göstermiş. COVID-19 salgını, yakın zamanda yaşanan depremler ve enflasyon gibi faktörler nede­niyle, Türkiye’nin çocuk işçiliğini sonlan­dırma yönündeki çabalarının olumsuz yön­de etkilenmesi ve elde edilen kazanımların tersine çevrilmesi muhtemel.

Çocuk işçilik, iklim adaleti ve sürdürülebilir kalkınma

Birleşmiş Milletler çatısı altındaki dün­ya ülkeleri, sıklıkla her platformda iklim adaletiyle ilgili hedeflerinden ve bu yolda atılan adımlarından bahsediyorlar. Ama ik­lim adaleti, iklim finansmanıyla doğrudan bağlantılı. Ekonomisi güçlü ülkeler, diğer ülkelere oranla iklim finansmanından da­ha fazla pay alırken, Birleşmiş Milletler’in, çocukların sömürülmesini engellemek yö­nündeki hedefleri samimi değil. Özellikle Türkiye rakamlarını yorumlarken son dep­remler ile birlikte okul çağındaki yaklaşık dört milyon çocuğun eğitiminde aksamalar meydana geldiğini göz önünde bulundur­mak da önemli… Zira İklim değişikliğiyle mücadelede adil bir süreç için, özellikle kız çocuklarının, çocuk işçi olarak ekonomik faaliyetlerde rol almasını önleyecek sürdü­rülebilirlik mekanizmalarını etkin bir şe­kilde yönetmeden iklim adaletinden bah­setmek mümkün değil.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sınıfsal kalkınma 30 Ekim 2024
 Kalkınma Krizi: 3.2 24 Ekim 2024
Doğa ekonomisi 11 Eylül 2024