Sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak ‘finansal modeli’

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Ali Arslan - Ekonomist

Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik büyümenin sürükleyici gücünü, 2016 yılı sonu itibariyle yaklaşık olarak istihdamın %73.5'ini, ihracatın ise %55.1’ini gerçekleştiren, sayıları 3.5 milyona yaklaşan, toplam işletmelerin %99.8’ini oluşturan KOBİ’ler teşkil etmektedir. Bunların da çok büyük bir kısmını mikro, küçük ve orta ölçekli işletmeler meydana getirmektedir.
Finansal piyasalar ve araçlar (sermaye piyasası, girişim sermayesi vb.) yeterince gelişmediği ve derinlik kazanmadığı için KOBİ’ler finansman ihtiyaçlarını genellikle bankacılık sisteminden karşılamaktadırlar.

Bu kapsamda KOBİ kredilerinin 2017 sonu itibariyle toplam krediler içindeki payı mevduat bankalarında %25, bankacılık sisteminin yaklaşık %5’ini oluşturan katılım bankalarında ise %35’dir. Bu oranlar yeterli olmamakla birlikte her iki durumda da, başta teminat yetersizliği olmak üzere çeşitli nedenlerle işletmeler ihtiyaçları olan krediye erişememekte ya da çok yüksek maliyetlerle erişebilmektedirler.

Mevduat bankalarından alınan kredilerde yüksek faizler, katılım bankalarından sağlanan kredilerde ise, kredilendirmenin %90’nına yakınının murabaha- peşin alım, vadeli satış- usulü ile verilmesi nedeniyle, vade farkı kaynaklı yüksek kredi maliyetleri yatırımcıların önündeki en büyük engellerdendir.

Aşağıdaki örnek, konunun daha anlaşılır olmasına yardımcı olacaktır.

Yatırım yapmak için kredi ihtiyacı olan bir KOBİ, belirli bir miktar kredi için, mevduat bankasına başvurduğunda, uygun görülürse, krediyi kullanmakta belirlenen faiz oranında ve taksit sayısınca anapara ve faiz geri ödemelerini yapmaktadır.

Aynı KOBİ, aynı miktarda bir kredi için katılım bankasına başvurduğunda ise, uygun bulunması durumunda, katılım bankası ihtiyaç duyulan kredi ile satın alınması planlanan makine ve ekipmanı peşin satın almakta maliyetin üzerine kârını ekleyerek (Murabaha) vadeli olarak KOBİ’ye satmaktadır. İşletme, belirlenen taksit sayısınca her ay ticari bankaya yapılan ödemeye yakın, bir ödemede bulunmaktadır. Bu nedenle, KOBİ için kredi maliyeti yönüyle mevduat bankası ve katılım bankası arasında önemli bir fark oluşmamaktadır.

Yüksek kredi maliyetlerinin ve faizlerin düşürülmesi için yurt içi tasarrufların artırılması, enflasyonun düşürülmesi, sermaye piyasalarının ve alternatif finansal piyasa ve araçların geliştirilmesi, verimlilik artışı ve etkinlik sağlayan politikalar ile birlikte, katılım bankacılığı sistemimizdeki mevcut finansal araçların ağırlığını değiştirerek de faizleri düşürmenin yanı sıra, yatırımcılar için borçlanmayı ve bundan kaynaklanan geri ödeme maliyetlerini azaltmak ve/veya kaldırmak mümkündür.

Bunun için ise katılım bankaları tarafından işletmelerimizin finansman ihtiyaçlarının karşılanmasında ticaretin finansman aracı olan murabaha yerine, yatırım finansman aracı olan ve hali hazırda da uygulanan mudaraba ve muşaraka (kâr-zarar ortaklığı) modeline daha fazla ağırlık verilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, katılım bankacılığının aktifleri içinde %90’larda bulunan murabaha finansmanının azaltılması, %2’ler seviyesinde bulunan mudaraba ve muşaraka payının (kâr-zarar ortaklığı) artırılması durumunda yatırımcılara sermaye, yani özkaynak finansmanı sağlanmış olacağından söz konusu miktarlar için herhangi bir kredi -anapara, faiz ve vade farkı-geri ödemesi söz konusu olmayacaktır.

Mevduat bankalarımızın da varlıkları içindeki sermaye iştiraki payını artırmaları durumunda bu olumlu etkiler katlanarak artacaktır.

Yukarıda belirtilen dönüşümün sağlanamaması, mevcut durumun muhafazası durumunda ise katılım bankacılığının toplam bankacılık sistemi içinde %5’ler seviyesindeki payının, ileride daha yüksek oranlara çıkması faize duyarlı kesimler açısından finansmana erişim ve finansal tabana yayılmayı artırmakla birlikte, gerçek anlamda katılım bankacılığından beklendiği şekilde İslami finansmanın (faizsiz finansmanın) gelişmesine, kredi maliyetlerinin (faizlerin) düşürülmesine beklenen ve istenen katkıyı sağlamayacaktır.

KOBİ’ler finansman ihtiyaçlarını, yeni ortaklar ile sermayelerini artırarak karşılayacakları için sermaye yapıları güçlenecek, özkaynakları artacak borçtan kaynaklı kırılganlıkları olmayacak ya da azalacak, böylece mali yapıları daha da güçlenecektir. Özellikle yerel veya küresel ekonomik dalgalanma ya da krizlerden etkilenmeyecekler ya da en hafif bir şekilde etkileneceklerdir.

Kurumsallaşma ve profesyonel yönetim ve daha uzun ömürlü işletmeler

Ülkemizdeki KOBİ’lerinin yaklaşık %65’i faaliyetlerini kuruldukları tarihten itibaren ortalama 5 yıl sürdürebilmektedir. Kalanların ise sadece yaklaşık %10’u 10 yıldan daha fazla faaliyet gösterebilmekte, kurumsallaşamamakta ve uzun ömürlü olamamaktadırlar. Bu durum ise, KOBİ’lerde verimlilik, rekabetçilik, profesyonel yönetim, finansal okuryazarlık gibi alanlarda yetersizliklere neden olmakta, teknolojiden ve yeni teknolojik gelişmelerden yeterince yararlanamamaları sonuçlarını doğurmaktadır.

Katılım bankaları yıllara sari olarak faaliyet gösteren kurumsallaşmış müesseselerdir. Sermaye iştiraki sağlayarak ortak oldukları KOBİ’lere yalnızca sermaye sağlamayacaklar, iştiraklerini yönetim ve organizasyonel olarak da destekleyeceklerdir. Böylece iştiraklerinin yönetiminde yer alarak ve onlara danışmanlık vererek insan kaynakları, yönetim ve organizasyon, finans ve reel sektördeki uzmanlık ve tecrübelerini aktararak işletmelerimizde kurumsallaşma ve profesyonel bir yönetim anlayışının yerleştirilmesine çok önemli katkı sağlayacaklardır. Kurumsallaşmanın sağlanması işletmelerin daha uzun ömürlü olmalarını dolayısıyla etkinlik ve verimliliklerinin artmasını sağlayacaktır.

Bu kapsamda ihtiyaç duyulan mevzuat değişikliği de dâhil olmak üzere gerekli çalışmaların bir an önce başlatılmasında büyük fayda bulunmaktadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar