Sürdürülebilir besicilik yapılabilir mi?

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Perşembe günü Ankara Ticaret Odası’nın düzenlediği “Sürdürülebilir Besicilik Paneli”ndeydik. Açılış konuşmasını Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba yaptı.

Fakıbaba ne dedi?

“Et ve Süt Kurumu’nun hayvan getirmemesi lazım. Elinde karkas et olması lazım, Gerekirse piyasaya hızlı bir şekilde karkas etle müdahale etmesi lazım. Müdahale etmesi gerekir mi? Vallahi gerekmez. Etik kurallar içerisinde eğer üreticiyle sanayici, aradaki arkadaşlar birbirleriyle iyi anlaştıkları takdirde, et fiyatları iyi olduğu takdirde Tarım Bakanlığı’nın başka işi yok neden et alsın, neden et satsın? Ete, süte, buğdaya müdahale etmek zorunda mıyız? Bunlara müdahale etmemeliyiz.”

Sonra sözü fındığa getirdi. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 40 randımanın altında fındık almadığını ve bu fındığın kilosunu üreticiden 6-7 liraya alan fırsatçıların içine Giresun kalite fındığı karıştırarak Toprak Mahsulleri Ofisi’ne 10.5 liradan sattığını söyledi.

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin adeta dolandırıldığını gülerek anlattı. Fakat bunu yapanlara nasıl bir yaptırım uygulayacaklarını söylemek yerine, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin de 40 randımanın altındaki fındığı alacağını üreticilere müjdeledi.

Konuşmasının başında devletin tarım piyasalarına müdahale etmemesi gerektiğini söylerken, sonunda yaptıkları müdahaleyi büyük bir başarı olarak anlattı. Sonra da alkışlar arasında plaketini alıp salondan ayrıldı.

Paneldeki konuşmaları dinleyince “Keşke Bakan bu bölümü izleseydi de uyguladıkları hayvancılık politikasının nasıl ifl as ettiğini ve ister küçük, isterse büyük çaplı olsun besicilik yapanların ne duruma getirildiğini görseydi” diye düşündüm.

Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi ve Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş’un yönettiği panelde konuşmacıların söylediklerini şöyle özetleyebiliriz:

• Ethem Kalın (Et ve Süt Kurumu Genel Müdür Vekili)

Ana hedefimiz ithalat yapmamaktır. Biz neden ithalata girdik. Yüzde 10 et açığımız var. Türkiye’de yılda ortalama 4 milyon büyükbaş ve 6 milyon küçükbaş hayvan kesilir. Bunun yaklaşık 900 bin başı Kurban Bayramı’nda kesilir. Biz 500 bin baş ithalat yapıyoruz. Ben ithalatın her kuruşuna attığım imzadan huzursuzum. Fakat nasıl telefon ithal ediyorsak, ette 80 milyonun ihtiyacı ithal etmek zorundayız. Biz ithalat yapmaktan mutlu değiliz. Siz üretin biz ithalatı bırakalım. Sadece ete değil, süte de müdahale ediyoruz. Süt üreticileri her gün teşekkür ediyor. Biz süte müdahaleye başladığımızda çiğ süt referans fiyatı 1 lira 15 kuruştu. Ama üreticiden 75 kuruşa alınıyordu. Şimdi sanayiciler gelip “siz sütü aldığınız için bize kalmıyor” diyor. Bizde diyoruz ki, litresini 1 lira 30 kuruştan alıyoruz. Bundan daha yüksek fiyat verirseniz süt alırsınız.”

• Nadir Yürüktümen (Saray Tarım ve Hayvancılık Genel Koordinatörü)

Saray olarak 33 bin baş kapasitemiz var. Fakat ahırlarımız boş. Önümüzü göremediğimiz için, yarın nasıl bir karar çıkacağını bilmediğimiz için hayvan alıp koyamıyoruz. Türkiye’de et pahallı deniliyor. Pahallı değil. Dolar bazında bakıldığında bir tek 2010 yılında 10 dolar seviyesine çıktı. Hep 8 dolar ve altında. Fakat, eti, ucuzlatacağım diyerek devamlı ithalat yaparsanız, hep ithalatçı olursunuz. Bu işin sonu yok. Ette spekülatör var deniliyor. Bu pazar payları ile ette spekülasyon olmaz. Buğday sapının şehirlerarası nakline izin verilmemesi gerekirken biz saman ithal ediyoruz. Her şeyi ithal edeceksek biz niye bu işi yapıyoruz? Göçer toplumdan şehirlere göçen toplum olduk.”

• Prof. Dr. Armağan Hayırlı (Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi)

Hayvancılığın millisi, gayri millisi olmaz. İthalata ihtiyaç duyulmayacak bir hayvancılık yapılacaksa bunu süt hayvancılığı ile yapabiliriz. Bunun için Holstein’a düşman olmaya gerek yok. Fakat Holstein’ın besi hayvanından da et elde etmek zor. Simental’i 2 yaşına kadar besleyip kurban olarak keserseniz çok pahalı olur. Bu nedenle kurbanlık için yerli ırkların özel olarak beslenmesi, desteklenmesi gerekir. Türkiye’de etin pahallı olduğuna inanmıyorum. Türkiye’de işletmelerin sadece yüzde 2’si rekabet edebilir yapıda. Ben devlet olsam, yarın 148 kalem desteği kaldırır, 12 ay süt ve et üretene destek veririm. Politika ve uygulamaları bölgesel yapmak lazım. Ege’de, Akdeniz’de Holstein ile süt üretmek kârlı. Ama, hayvan ithal edip Erzurum’da besicilik yapmak yerine koyunculuk daha karlı. Bu işin çıkış yolu kooperatifçiliktir.

• Prof. Dr. Numan Akman (Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi)

İthalat ciddi bir sorun. Hayvan ithal, yem ithal, finansman devletten, alım garantisi devletten. Böyle hayvancılık olur mu? İstatistikler güvensiz. Söylendiği kadar hayvanımız yok. Bir haftasonu hayvan sayımı yapılmaz. Ciddi olarak hayvan sayımı yapılmalı. Macaristan’ın 800 bin hayvan varlığı var. Biz bu ülkeden 120 bin baş hayvan ithal ediyoruz. Canlı hayvanın kilosu 4 dolardan ithal edilirken, 5 dolara da karkas et ithal ediliyor. Üreteceğimiz eti niye ithal ediyoruz? İthal hayvandan daha kalitesiz hayvan veya et daha yüksek fiyata satılıyorsa ülkede üretim yok demektir.

Besicilerin isyanı

Yapılan konuşmalardan sonra söz alan besiciler ise adeta isyan etti. Özetle şunları dile getirdiler:

1- Devlet destek verdi yatırım yaptık. Ahırlar boş, hayvan alamıyoruz.İthalatın tek elden,devlet tarafından yapılması büyük sıkıntılara neden oluyor. İstediğimiz kadar hayvan alamıyoruz. Gelen hayvanlar kalitesiz.

2- Besici olarak 2002’de 1 kilo karkas etle 40 kilo yem alırken, şimdi 24 kilo alabiliyoruz.

3- Buzağıya destek vermek yerine süte destek verilsin. Süt hayvancılığı olmadan kırmızı et sorunu çözülemez.

4- Hayvancılık yapıyoruz, gübreyi dökecek yer bulamıyoruz. Tarlamıza dökünce bile büyük cezalar kesiliyor.

5- Kombinası olup, kesim yapamayan bir kurum olur mu? Et ve Süt Kurumu ithal eti marketlere kadar girip satıyor. Biz nasıl rekabet edeceğiz .Devletle rekabet olur mu?

6- Devlet bize kilosunu 24 liradan verdiği hayvanın, karkas etini 21 liradan piyasaya veriyor. Bu mudur üreticiyi korumak?

7- Et ve Süt Kurumu piyasayı düzenlemeye geldi. Bunu bıraktı ticaret yapıyor. Bizim en büyük rakibimiz oldu.

8- Hayvan başına 200 lira besi desteğimizi kaldırdılar. Besici hayvanını faturasız kestiriyor. Devlet vereceği destekten daha büyük kayba uğradı. Sektör kayıt dışı çalışmaya başladı. Anlatılanlar hayvancılık politikasının iflas ettiğini, besicinin patlama noktasına geldiğini gösteriyor. Özetle, uygulanan tarım politikası ile sürdürülebilir hayvancılık bir yana, hayvancılık yapmak hayal olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar