Süper Lig'de iki takıma doğru
Süper Lig'de transferler tam gaz devam ediyor. Özellikle Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki transfer yarışı bu yıl da devam ediyor.
Beşiktaş'ın içinde bulunduğu finansal sorun ve sıkıntılar, Beşiktaş'ı bu sene yarışın dışında bırakırken, görünen o ki, bu iki takımın transfer harcamaları Süper Lig'in transfer harcamalarının yarıdan fazlasını oluşturacak gibi görünüyor.
Galatasaray ve Fenerbahçe transfere milyonlar harcıyor
İki takımın transfer harcamaları toplamı, sadece oyuncuların bonservis bedeli ödemeleri olarak daha şimdiden 25 milyon euroya ulaştı. Bu tutar, Süper Lig'in 2012-13 sezonu transfer harcamalarının yüzde altmış ikisine karşılık geliyor. Eğer bu tutara, oyunculara ödenecek yıllık ücret, maaş ve primlerini de eklersek, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın transfer harcamaları toplamı 52 milyon euroya yükseliyor ki, bu tutar toplam transfer harcamalarımızın neredeyse yüzde yetmişine ulaşıyor.
Yapılan transferler sonrası iki takımın bonservis bedelleri toplamı üzerinden takım değerleri ise 272 milyon euroya ulaşıyor ki, bu tutar yaklaşık 852 milyon euroluk kulüp değerine sahip Süper Lig'in %32'sine karşılık geliyor.
Süper Lig'de dengede rekabet var mı?
Hal böyle olunca kalan 16 takımı nasıl değerlendirmemiz gerekecek? Ya da Süper Lig'de "rekabetçi denge"ye ilişkin ne tür bir yorum yapabileceğiz? Sahip oldukları bütçeleriyle ve bu transfer harcamalarıyla Süper Lig çatısının üzerine çıkan bu iki kulübe karşı diğer kulüplerimiz nasıl rekabet edecekler? Veya herhangi bir rekabetten söz edebilme şansımız olabilecek mi?
Transfere milyon eurolar harcayan Fenerbahçe ve Galatasaray'ın kulüp olarak 2012 gelir bütçeleri toplamı 260 milyon TL'ye ulaşıyor. Bu tutar diğer Süper Lig takımlarının gelir bütçelerinin kat kat üzerinde ve Süper Lig toplam bütçesinin yaklaşık yüzde 25'ine karşılık geliyor.
Fenerbahçe ve Galatasaray geçen sezon yayın gelirlerinin yüzde 22'sini aldılar
Geçen sene yayın gelirlerinde de ilk iki sırayı elde etmeyi başaran bu iki takımın toplam yayın gelirleri 139 milyon TL'ye ulaştı. Süper Lig ve Süper Final'i şampiyon olarak tamamlayan Galatasaray yayın geliri olarak 71.4 milyon TL'yi kasasına koyarken, Süper Final'i 2'nci sırada bitiren sarı lacivertliler de 67.6 milyon TL yayın geliri kazandı.
2011-12 sezonunda Digitürk'ün Süper Lig kulüplerine yayın geliri olarak dağıttığı toplam tutarın 643 milyon TL olduğu dikkate alındığında, iki kulübün yayın gelirlerinden aldıkları pay %21.6'ya ulaştı.
Geçen sezon da iki takım transferin şampiyonuydu
Bu sezon olduğu gibi geçen sezon da iki kulüp transferin şampiyonuydu. Geçen sezon Fenerbahçe transfere toplam 35 milyon, Galatasaray da 23.3 milyon euro para harcadı ve iki kulübün 58.3 milyon euroya ulaşan transfer harcamaları toplamı, geçen sezonun 129.8 milyon Euro'luk transfer harcamalarının %45'ini oluşturuyordu.
Sonuç
Geçen sene olduğu gibi bu sezon da transferde şampiyonluğu kimseye kaptırmayacak gibi görünen Fenerbahçe ve Galatasaray, harcadıkları milyon eurolar ile sadece transferi değil, Süper Ligi de sportif anlamda domine eder duruma geldiler.
Bu durum belki de, iki kulübümüz ve taraftarları açısından çok olumlu gibi algılansa da, Türk futbolunun orta ve uzun vadeli çıkarları açısından bazı sakıncaları içeriyor. Özellikle, toplam gelir ve harcama bütçelerinde bu iki kulübün diğer on altı takımın üzerinde bir konuma yükselmeleri, ligimizdeki rekabetçi dengeyi olumsuz etkileyecek gibi görünüyor. İki takım kadro olarak Süper Lig'in en güçlü, en yetenekli ve en seyre değer kadrosunu oluştururken, diğer on altı takımın bu yarışta geride kalması, zaman içinde sportif, iktisadi ve mali alandaki rekabeti iki takımın lehine, diğer takımların aleyhine çevirebilecektir. Bu ise futbolumuzun uzun vadede rekabetçi yapısının ve kalitesinin düşmesine neden olabilecektir.
Türk futbolunda transferlerin ana finansmanının borçlanma olduğu düşünüldüğünde, transfer harcamalarına da mutlaka bir üst sınır getirilmesi, dengede rekabeti sağlayabilmenin yollarından birisi olarak görülüyor.
Süper Lig'in İskoç Premier Ligi'ne dönüşmesini istemiyorsak, futbol otoritesinin Finansal Fair Play kriterleri kapsamında bu konuda gerekli düzenlemeleri en kısa sürede gerçekleştirmesi önümüzde tarihsel bir zorunluluk olarak duruyor.