Süper kahramanlar kitabı
Geçtiğimiz haftalarda, Amerika Birleşik Devletleri’nin eski CIA Başkanı ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun çıkarmış olduğu kitap ve o kitapta yer alan Türkiye ile ilgili bazı açıklamalar gündeme geldi.
Pompeo’nun, kitabında Türkiye ile ilgili ifadeler, ikili ilişkiler açısından çok hoş karşılanacak şeyler değil. Buradaki asıl mesele, Amerika Birleşik Devletleri’nde tekaüt olmuş birçok üst düzey devlet görevlisi kitap yazma işine koyulur. Mike Pompeo örneğinden gidersek, Pompeo önemli bir bürokrat.
CIA Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı gibi önemli yürütme pozisyonlarında bulunmuş, Kongre’de yasamada görev yapmış, yıllara dayanan tecrübesi ve önemli icraatları var. Tüm bunların neticesinde önümüzdeki dönem başkan adayı olmayı çok arzu ediyor. Öncelikle şunu söyleyeyim ki, Pompeo partisinin adayı olamaz. Uzun uzun bu konuya değinmeyeceğim ama olamayacağı net.
Görevden ayrılmış bu üst düzey yöneticiler hayatlarının geri kalan kısmında yaşadıkları anılara dair kitap yazarlar. Bu kitapların tanıtımı için eyalet eyalet gezip toplantılara, söyleşilere, televizyon programlarına katılırlar. Büyük firmaların danışmanlıklarını veya yönetim kurulu üyeliklerini yaparlar.
Siyaset hayatlarından sonraki dönemde de gelirlerini muhafaza edebilmek için bu çok alışılagelmiş bir yöntemdir. Neredeyse her Başkan, Başkan Yardımcısı, Bakanlar, Temsilciler Meclisi Başkanı, CIA Başkanları bu yöntemi benimserler. Buradaki asıl mesele Pompeo ve diğerleri bu kitaplarda kendilerine olduklarından ziyade, olmak istedikleri bir karakter oturtmaya çalışır.
Hatta belli başlı bazı kitaplarda, karar almakta zorlanan, gayet silik yöneticilik dönemleri geçiren birçok siyasetçinin, adeta bir süper kahramanmış gibi kitaplarında kendilerini şekillendirdiğini görürüz. Pompeo’nun kitabında da doğal olarak bir süper kahramanlaşma arzusu ve niyeti var. “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Amerikan Başkan Yardımcısı Mike Pence beni odada istemediler, özel konuşmak istediler” derse, bu çok da havalı olmaz.
O yüzden adeta “kapıyı kırarak içeri giriyordum, buna müsaade edemezdim, uçtum, kaçtım, zıpladım” gibi söylemlerle kendilerine tarzlarının dışında bir imaj çizerler. İşte Pompeo’nun kitabının da aslında hem özeti, hem niyeti, hem de ahvali budur. Bir müddet sonra, bugün aktif görevde olan Amerikalı siyasetçilerin de bir süper kahraman kitabı çıkardığını çok net bir şekilde göreceksiniz. Bizim için önemli olan bu kitaplara bakarken, bu bakış açısıyla bakmaktır.
Bu kitaplardaki asıl mesele, kişilerin kendini nasıl tasvir ettiğine değil, PKK’nın kardeşleri olan YPG ve PYD’ye nasıl destek olunma kararlarının alındığının resmi olarak açıklanması ve itiraf edilmesidir. Yoksa diğer anlatılanlar, iş başvuruları için gerekli bir özgeçmiş hazırlığından başka bir şey değildir. Amerika’da bir sene içinde Pompeo’nun kitabının ve yaptıklarının, Amerikan halkı nezdinde neye tekabül ettiğini seçim dönemiyle birlikte hep birlikte göreceğiz.