Şükran duyuyoruz…
Türkiye ile Belçika arasında 16 Temmuz 1964 tarihinde imzalanan “İş Gücü Anlaşması”nın 60’ıncı yılı 800 kişinin katılımı ile kutlandı.
“Anadolu’nun farklı yerlerinden bir tahta bavulla çıkıp geldiler babalarımız tam 60 yıl önce. Sonra birçoğu yine tahta bir tabut içerisinde döndüler kendi topraklarına…
Tahta bavul ve tahta tabut sürecinde yepyeni bir hayat kurdular dilini, dinini ve kültürünü bilmedikleri yabancı topraklarda, Belçika’da.
Kimi içerisinde bulunduğumuz mekânın hemen yanıbaşındaki asansörle 800 metre yerin altına inip kömür madenlerinde çalıştılar; benim babam gibi…
Kimisi fabrikalarda, inşaatlarda, kimisi yollarda çalıştılar, kimisi de kendi işletmelerini açtılar; Kubat’ın babası Necati amca gibi.
60 yıl önce geldikleri Belçika’da yetiştirdikleri çocuklar bugün Mahinur Özdemir-Göktaş gibi bakan oldu. Kimi benim gibi gazeteci, kimi doktor, kimi avukat, kimi mühendis, kimi iş insanı oldu. Kimi de Türkiye’nin en sevdiği sanatçılarından biri oldu, Kubat gibi…
Kubat’ın babası Necati Kubat, Emirdağ’dan kalkıp Belçika’ya ilk geldiğinde Anvers’e yerleşti, işçi olarak çalıştı. Anvers’te ilk kültür derneği diyebileceğimiz “kahvehane” açtı. Orada birçok gence saz kursu vermek için. Sonra Lier’de kendi işyerini açan Necati Amca aynı zamanda bir halk ozanıydı. “Ayrılık Türküsü,” “Karacalar,” “Nazik Gelin” türküleri gibi birçok türkü de yazıp söyleyen Necati Amca bu yeteneğini Kubat’a devretti yıllar içerisinde. Necati amca, Kadir, Emine, Yasemin ve Kubat gibi 4 pırlanta çocuk yetiştirdi 2023 yılında hayat gözlerini yumuncaya dek.
On binlerce babalarımız ve annelerimiz gibi.
Sadece bu nedenle bile babalarımıza ve annelerimize şükran duyuyoruz…
Ama unutmayalım ki, büyük şairin dediği gibi “Analardır Adam Eder Adamı!” Aslında Hava teyzemizdir Kubat’ı Kubat yapan. Bu nedenle 60’ıncı yıl şükran plaketini Hava teyzemize vermekten büyük onur ve gurur duydum.
Bilenler bilir; bizim bayramlarda olmazsa olmaz üç kapımız var. Biri anamın evi, biri eşimin annesinin evi, biri de dayımızın eşi Teslime teyzemizin evidir. Teslime teyzemiz varlığıyla bulunduğu ortama sükûnet, dinginlik ve huzur verir… Teslime teyzemizin küçük kız kardeşi Hava teyzemiz de aynı duyguyu yaşatır çevresinde bulunan herkese.
Bizlere yeni bir hayat verdiğiniz için çok çok teşekkür ederim Hava teyzemiz nezdinde bütün annelerimiz ve babalarımıza!”
Sözleriyle verdim 60. yıl şükran plaketini Kubat’ın annesi Hava teyzeye…
Anvers Başkonsolosu Batu Kesmen, Belçika’ya gelen ilk kuşaktan bazı isimlere “şükran plaketi” verileceğini ve benim de sanatçı Kubat’ın ailesine plaketi vermemi rica etti bir süre önce. Onur duyarak kabul ettiğim etkinlik geçtiğimiz hafta sonu düzenlendi.
“Kuşaktan Kuşağa Belçika’da 60 Yıl”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın katıldığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçiliği’nin düzenlediği “Kuşaktan Kuşağa Belçika’daki Türk Diasporası’nın 60. Yılı” anma etkinliği, kömür madenlerinin bulunduğu Heusden-Zolder kentinde düzenlendi.
Kubat’ın ailesinin yanısıra bu etkinlikte, Barış Manço’nun eşi Lale Manço’ya, sivil toplum önderi merhum Sedat Kaya ailesine, tarihçi Tina de Gendt ve sağlıkçı Dr. Ri de Ridder'e, ilk yabancı gelin “Güler” lakaplı Ghislaine Marie Ernestine'e “şükran plaketleri” verildi. Ayrıca, birinci nesil adına Aziz Gel’e ve 4’üncü nesil adına da Büşranur Yüksel’e çiçekler sunuldu.
Unutmamalı…
Eğer benim “Belçika’da 60. Yıl Onurları” imkânım olsa, yukarıda sayılan isimlerin yanı sıra, Belçika Türkleri olarak unutmamamız gereken isimler var.
Ben olsaydım, Brüksel’e gelen ilk Türk olan Emirdağlı kısa boylu olduğu için “kötü Ahmet” adıyla anılan Ahmet Öztürk’ü, Beringen’de “Maden Müzesi”nde faaliyetlerini sürdüren Madenci Dostları Derneği’ni, Brüksel’de açılan ilk cami olan Ak Cami’yi kuranları, ilk cenaze cemiyetini kuran Fikret Köse‘yi, sivil toplum çalışmalarıyla bilinen Belçika’nın ilk Türkçe öğretmenlerinden Ayşe İşçi’yi Belçika Senatosu’na seçilen ilk Türk kökenli politikacı Fatma Pehlivan’ı, ilk Türk kökenli devlet bakanı ve belediye başkanı Emir Kır’ı, bir madenci kızı olan Flaman Adalet, Çevre, Enerji ve Turizm Bakanı Zuhal Demir’i, Eurovizyon şarkı yarışmasına katılan Hadise’yi, milli takım kalecisi Sinan Bolat’ı, Belçika hatta dünyanın birçok kentinde eserleri bulunan ünlü mimar Şefik Birkiye’yi, Belçika’nın Türk kökenli ilk profesörü Leuven Katolik Üniversitesi’nde çalışan Prof. Dr. Baki Topal’ı, Anvers Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan ilk kadın profesörümüz Prof. Dr. Sevilay Altıntaş’ı, Brüksel’de çok önemli kalemler görev yaptı ama gazeteci Mehmet Ali Birand’ı, Belçika devlet televizyonu VRT’de görev yapan Fatma Taşpınar’ı, biri Fransızca diğer Flamanca eserler veren yazarlar Kenan Görgün ve Mustafa Kör’ü, kültür sanat faaliyetlerini düzenli hale getiren Belçika Türk Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Ali Bağseven’i, Belçika'ya sazıyla gelen ilk Türk göçmen olarak bilinen Beringen Müzik Kulübü Başkanı İsmail Erdoğdu’yu “onur”landırmayı unutmazdım…