Sudan bir kez daha mı bölünecek?

Ö. Süleyman KILIÇARSLAN
Ö. Süleyman KILIÇARSLAN STRATEJİK ANALİZ suleyman.kılıcarslan@dunya.com

Kızıldeniz’in kıyısında, Nil Nehri’ne ve muazzam tabiî kaynaklara sahip verimli toprakla­rıyla Kuzey ve Sahra Altı Afrika’yı birleştiren Sudan, küresel rekabe­tin alıcı kuşlar misali fır döndü­ğü alanların başında gelir.

1956’da bağımsızlığını kazanmasından bu yana siyasi ve ekonomik istik­rara hasret kalmış bir memleket olarak, onca zenginliğine rağmen halkının yüzde altmışa yakınının yoksulluk sınırının altında yaşadığı, en az gelişmiş ülkeler arasından bir türlü sıyrılıp çıkamamıştır.

Eşi benzeri olmayan bir ‘insani felaket’

Otuz yıldır iktidarda olan Ömer el-Beşir’in, ağır ekonomik problemle­rin halkın özgürlük ve demokrasi tale­biyle birleştiği geniş çaplı protestoların hemen ardından gelen darbeyle 2019’da devrilmesi de Sudan’a sükûnet getirme­di.

General Abdulfettah el-Burhan’ın, iki sene sonra Ömer el-Beşir karşıtı as­ker ve siviller arasındaki anlaşmazlık­ları bahane ederek, hükümeti feshedip siyasi geçiş sürecini ertelemeye kalkış­ması yeni bir kaos dönemine kapı ara­ladı. Egemenlik Konseyi Başkanlığı­nı üstlenen Abdulfettah el-Burhan’ın, yardımcısı Muhammed Hamdan Daga­lu’nun komutanı olduğu Hızlı Destek Kuvvetleri’ni (HDK) bağımsız ve para­lel bir ordu gibi davranması nedeniyle tasfiye etmeye yeltenmesi ise Sudan’ı daha farklı bir girdabın içine sürükledi.

Nisan 2023’ten itibaren dört bir yana sıçrayan silahlı çatışmalar neticesinde HDK kendisini bir anda Hartum ve Dar­fur dahil olmak üzere kritik şehirlerle birlikte ülkenin büyük kısmını ele ge­çirmiş halde buldu. Sudan’ın neredeyse geneline yayılan iç savaşta 20 binin üze­rinde insan hayatını kaybetti, 12 milyon sivil yerlerinden edildi, üç buçuk mil­yon kişi ülkeden ayrıldı.

Özellikle açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle büyük kı­rıma uğrayan ülkenin hemen hemen ya­rısı, temel ihtiyaçlarını dahi karşılaya­mayacak hale geldi. Çatışan her iki ke­simin de büyük ölçekte savaş suçları işlediği, toplu tecavüzlerin ve etnik mo­tivasyonlu cinayetlerin sıradanlaştı­ğı iç savaşta milyonlarca Sudanlı, vah­şete ve insan hakları ihlallerine maruz kaldı. Son dönem itibarıyla askeri ini­siyatif HDK’dan Sudan Ordusu’na geç­miş olmasına karşın, tarafların ülkenin tamamında hakimiyet sağlayacak ke­sin bir galibiyete ulaşması şimdilik zor görünüyor.

Bu durum siyaset ve hukuk mecralarında yeni açılımlara neden ol­muş durumda: alınan yenilgiler üzerine HDK ve müttefikleri arasında önce pa­ralel hükümet kurulmasını öngören bir anlaşma, akabinde de bir geçiş anayasa­sı belgesi imzalandı. Ülkenin bölünme­si riskinin belirmesi üzerine General Abdulfettah el-Burhan kanadı ise bir yandan sivil yönetime geçiş için atacağı adımları kamuoyuyla paylaşıp iç ve dış desteğini tahkim ederken, diğer yandan da HDK’nın en büyük destekçisi Birle­şik Arap Emirlikleri’ni baskılamak adı­na, HDK’nın işlediği soykırım suçları­na ortak olduğu iddiasıyla Uluslararası Adalet Divanı’nda dava açtı. Sürecin ne yönde gelişeceğini kestirmek elbette ko­lay değil, ancak 10 binlerce insanın yanı sıra sayısız kasabayı ve köyü de yok eden şiddet olaylarının altyapı, ekonomi, eği­tim ve sağlık alanlarında ciddi yıkımlar yaşanmasına sebebiyet verdiği çok açık.

Ülkenin stratejik iş kolları olan tarım ve hayvancılık ile altın madenciliğinden el­de edilen hasıla, büyük ölçüde istikrar­sızlığın etkisiyle mevcut potansiyelle uyumlu değil. Dış ticaret açığı 2024’te yaklaşık iki milyar dolar olarak kayde­dildi, iç savaş nedeniyle azalan doğru­dan yabancı yatırımların da önümüzde­ki dönemde eksi değerde gerçekleşmesi söz konusu.

Ya bundan sonrası?

Tarihi ve kültürel ilişkilerimizin çok uzun bir geçmişe dayandığı Sudan, be­lini büken sorunlarını belirli ölçüde çö­zebildiği takdirde Türkiye’ye ve dün­yanın geri kalanına büyük bir ekono­mik-ticari potansiyel sunmaya hazır. İç savaşın sona ermesini müteakip çok ge­niş bir yelpazede yatırıma gereksinim duyacağı da kesin. Eşi benzeri olmayan bir insani felaket yaşamasına karşın, Gazze ve Ukrayna’daki savaşlara nispe­ten gündemimizde kendisine neredeyse hiç yer bulamayan Sudan’ın bütün bun­lar için biraz daha zamana ve bütünlü­ğünü bir şekilde muhafaza etmeye ihti­yacı olduğu anlaşılıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İktisadi milliyetçilik 03 Şubat 2025
Ekmeden biçilmez 27 Ocak 2025