Şu günlerde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey: “İnsanlık üzerine...”
Bayram günlerini geride bıraktık, yine kendi yoğunluklarımıza döndük.
Dış dünyadaki gelişmeler, komşularımızla ilişkiler, ekonomi, siyaset, terör, yolsuzluk gibi sorunlarla ve konularla boğuşup duruyoruz.
Adeta insanlığımızı kaybettik. Çılgın, sapkın, bıçkın, taşkın bir toplum olduk. Hemen tüm değerlerimizi ayaklarımızın altına aldık.
İşin kötü tarafı bu sıkıntılardan da nasıl çıkacağımızı bilemiyoruz. Siyasetin önemli bir çıkış yolu olduğunu biliyoruz; ama her şeyi siyasete de havale etmenin kolaycılığına inanamıyoruz.
Böylesine toz duman bir ortamda insan ne yazacağını şaşırıyor. Zira gündem çok değişken ve farklı. Yazılarımızın temelini oluşturan ekonomi üzerine söylenenler az. Olanlar da yakında siyasetin hamaseti içerisinde duyacağımız“Kaf dağının arkasındaki umutlar” üzerine bildik sözler.
Dolayısıyla insanın içinden başka şeyler yazmak geçiyor. Böyle bir gitgel yaşarken ve bayramın rehaveti henüz üzerimizde iken kitaplığımdan bir yazı fotokopisi buldum. Yıllar önce kesip saklamışım.
Yazı; “Kardeşlik Manifestosu” başlığını taşıyor ve HUKAB (Hukuk Adamları Birliği) Dergisi'nin Ekim-Aralık 2012 sayısında yer alıyor. Bugünlerde çok ihtiyaç duyduğumuz kardeşlik konusunu muhteşem bir şekilde işliyor. Bulun, okuyun, kesin, saklayın!...
Öncelikle kardeşliği TDK’nun tanımından alıyor. “Biyolojik anlamda aynı anne babadan doğmuş veya anne babalarından biri aynı olan çocuklara; mecazi anlamda ise, ortak değerlere ve vasıflara sahip kimselere “kardeş” deniyor.
Kelimenin kıyafeti rahim birlikteliğini, özü ve ruhu ise insani kardeşliği öne çıkarıyor. İnsani değerlere ve sıfatlara sahip olunmadan kardeşlik olmuyor, sadece birliktelik oluyor. Bu da toplumun gücünü, dayanışmasını, tekliğini ortaya koyamıyor.
Oysa tüm beşeri ve sosyal sistemler, felsefi görüşler, dinler ve ahlaki ekoller aynı mesaja vurgu yapıyor. Yazıda buna ilişkin sözler sıralanıyor. İşte size birkaçı…
- Kardeşine efendilik etme ve ona sert davranma. Kendini kardeşlerinden üstün sayma. Yüreğinde kardeşlerine karşı kötülük tasarlama (Tevrat).
- Merhametle kardeşini düzelttiğin her vakit Tanrının merhametini çekersin (İncil).
- Ey Allah’ın kulları kardeş olun (Hadis).
- Dinsel erdem insanlığı sevmekle mümkündür (Konfüçyüs).
- İnsan, okunacak en büyük kitaptır. Sözü hak olanın yüzü her zaman ak olur. Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir (Hacı Bektaşi Veli).
- Sahip olduğun gücü duvar değil, yol ve köprü yapmak için kullan. Seni diğer insanlardan ayıran engel dağlar ise kardeşlik tünelleri aç. İnsanlarda kusur arama. Ayıbın büyüğü, aynısı sende varken başkasını ayıplamandır (Hz. Ali):
- Ne yazık ki kuşlar gibi uçmasını ve balıklar gibi yüzmesini öğrenen insan kardeşçe yaşamasını öğrenemedi (M. Luther King).
Kardeşlik bağı, sadece vatandaşlık bağı ile devlete veya bir ideolojiye bağlılık anlamına gelmiyor, daha evrensel düzeyde tüm dünya insanlarını birbirleriyle birleştiriyor.
Kardeşlik diyor ki; insan, dilinin altında gizlidir. Kardeşliğin ortak dili de “insanca” konuşmaktır. Bir insanın zengin olup olmadığını merak eder de iyi olup olmadığını araştırmazsan (Herrick); şöhrete, güce, iktidara ve itibara ilgi ve hayranlık duyarsan insanlığı bir değer olarak görmüyorsun demektir.
Galiba insanlık:
► Hak yememek (hak yenir, ama hazmedilmez diyor Yunan atasözü),
►Kardeşinde kusur ararken kendinde de aramak (ne güzel diyor H. Bektaşı Veli: İncinsen de incitme),
► İnsan olduğunu unutmamak (Alfred de Vigny, hiçbir insan yoktur ki onda öğrenilecek bir şey olmasın diyor),
► Hep dost olmak (Hz. Ali ve Atatürk; “Unutma ki: bin dost az bir düşman çoktur” diyerek dostluğa vurgu yapıyor)
► …
gibi bir şey…
Bu kadar sıkıntının bir araya geldiği, ailenin, sokağın, mahallenin, kentin, ülkenin ve hatta dünyanın düzeninin kaybolduğu ve maddenin her şeyin önüne geçtiği günümüzde galiba farklı şeyler düşünmek ve söylemek lazım.
İşte bu yazı da düşündüren türünden…