Şu altın ithalatı yok mu...
Geçen yılın kasım ayında 721 milyon dolarlık, ocak-kasım döneminde 14.7 milyar dolarlık, kasım ayı itibarıyla son bir yılda ise 16.3 milyar dolarlık altın ithal ettik.
İhracat ithalatın çok altında kaldı. Net altın ithalatı gerçekleştirmiş olduk. Net ithalat kasımda 364 milyon, ocak-kasım döneminde 8.2 milyar, kasım itibarıyla son bir yılda ise 9.5 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Altın ithalatındaki bu rekorlar, haliyle dış ticaret dengemizi de bozdu, cari dengemizi de...
Ocak-kasım döneminde 39.4 milyar dolar cari açık verdik. Bu açık 2016’nın aynı dönemindeki 28.7 milyar dolara göre 10.7 milyar dolar arttı. Altın ticaretini hariç tuttuğumuzda cari açıkta artış değil, aksine düşüş var. Altında geçen yıl net ithalatçıydık, 2016’da ise net ihracatçı. Bu yüzden altın hariç tutulduğunda cari açık 31.7 milyardan 31.1 milyara inecekti.
Benzer bir durum kasım ayı itibarıyla hesaplanan yıllık açıkta da kendini gösteriyor. Yıllık açık 33.7 milyar dolardan 43.8 milyar dolara çıktı ve 10 milyar dolar arttı. Oysa altından arındırılmış cari açık 36.5 milyar dolardan 34.3 milyar dolara inecekti.
Ne altınmış ama...
Cari işlemler dengesinde açık büyüyor, doğru. Ama işte detaya indiğimizde karşımıza hiç olağan sayılmayacak bir ithalat kalemi çıkıveriyor. Altın ithalatı yıllık bazda rekor kırmaya doğru gidiyor ve bu da önce dış ticaret dengesini, dış ticaret dengesindeki bozulma yoluyla da cari dengeyi adeta sarsıyor.
İyi ama Türkiye geçen yıl neden böylesine yüksek tutarlı altın ithal etti? Bu sorunun yanıtı yok.
Türkiye nasıl oldu da, hangi ticari kazançlar elde ederek bu altın ticaretini ağırlıklı olarak Birleşik Arap Emirlikleri ile yaptı? Bu sorunun da yanıtı yok.
Kaldı ki Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri ile olan ilişkileri, bu ülke yetkililerinin sergiledikleri densizlik yüzünden hiç de sıcak değil. Neredeyse kanlı bıçaklı olmuşuz Arap Emirlikleri ile.
Türkiye’ye ekonomik olarak da zarar veren şu altın ticaretine, özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ile olan ticarete bir el atılması, bu ticaretin incelenmesi gerektiğini daha önce de defalarca yazdık. Ticaretin yasaklanmasını ya da bir takım engeller getirilmesini savunan yok tabii ki ama tuhaf bir ticari ilişki olduğu da ortada.
Ekonomi yönetimi bilindiği kadarıyla bu konuda kılını kıpırdatmadı.
Türkiye on bir ayda 14.7 milyar dolarını, bir yılda 16.3 milyar dolarını altın ithalatına yatırırken...
Yani bir aylık ihracatımız kadar döviz altına bağlanırken...
Bu ticaretin önemli bir bölümü Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılırken...
Bu ülkeye karşı sözlü olarak en sert tepkiler dile getirilirken, kimse tutup “Şu altın işine bir bakalım” demedi.
Haksızlık etmeyelim, belki de baktılar. Baktılar ve herhangi bir olumsuzluk, tuhaflık görmediler, olabilir. Ama bu konuda kamuoyunu iki satırlık açıklamayla bilgilendirmeyi belli ki çok gördüler.
Belki baktılar ve bir ihtimal “görülmemesi gereken” gerçekleri saptadılar. Yani görmezden geldiler.
Bu konu incelendi mi, incelenmedi mi; milyarlarca dolarlık altın ithalatı incelenmeye değer mi bulunmuyor, bilemiyoruz. Bilemediğimiz için de bu konuda ne yapılmış olabileceği konusunda böyle papatya falı açıyoruz.