Stratejin yoksa

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI [email protected]

Hangi ülkeye bakarsanız bakın ülkede/ekonomide istikrarı yakalayan ülkelerin şu özellikleri öne çıkar:

-İyi işleyen hukuk sistemi,

-Laik eğitim,

-Parlamenter-katılımcı demokrasi,

-Siyasal ve ekonomik özgürlük,

-Uzun vadeli stratejik-planlama

Bu listeye biraz daha uzatabiliriz. Ancak özü bu. Eğer bunlardan birini ihmal edelim, diğerleri ile idare ederiz diyorsanız, uzun vade de öyle olmadığını görüyorsunuz.

Türkiye 2017 yılında nerede ise hemen her alanda eğitimden, sağlığa, dış politikaya kaotik bir ortama girmiş durumda. Bakanlar sürekli sistem tıkandı, eskiye dönüyoruz demeçleri veriyor. İki örnek; TOEG ve üniversite sınav sistemi. Ülkede yeni kurulan sistem ya da kurumsal yapı işlemiyorsa maliyeti yüksek oluyor. Türkiye şimdi bu maliyetleri ödeme dönemine girdi. Daha çökecek alt sistemler var, yani maliyet artacak.

Halkımız siyasal parti tercihlerini genel olarak cebi ile ilişkilendiriyor (yani din, iman, vatan vs. gösteri aşamasında öne çıkıyor). Bu da normal hemen hemen her ülkede böyle. Ancak gelişmiş ülkelerde kriterler biraz daha yüksek.

OVP, maliyetlerin karşılanamadığının itirafı gibi

Orta Vadeli Program (OVP) 2018-2020 söz ettiğimiz maliyetlerin karşılanamadığının itirafı gibi. Maliye Bakanı vergi artışları için şöyle diyor: "Her sene bu vergi, enflasyon oranında artıyor. Zaten biz düzenleme yapmasaydık, motorlu taşıtlar vergisi, yüzde 15 artacaktı. Başta savunma güvenlik harcamaları olmak üzere çok önemli tedbirler almak gerekiyordu."

Maliye Bakanının bu söyleminin tercümesi şu:

-Bütçe açığı artıyor, mali istikrar zayıfladı,

-Dış politikadaki yanlışlıklar askeri harcamaları artırıyor/daha da artacak, bize para lazım.

Dış politika uzun soluklu politikalar üzerine kurulur, incelik ve bilgelik ister. Dış politika tarihini bilmek ister. Son 15 yılda hiçbir dış işleri bakanı (Yaşar Yakışı’ın ilk AKP hükümetindeki kısa süreli bakanlığı hariç) meslekten gelmiyordu. Bunun sonucunda dış politikada kısa erimli söylemler egemen oldu.  Aslında Rusya, ABD, Hollanda ve Almanya ile ilişkilerde belli bedeller ödendi/ödeniyordu, fakat Suriye, Kuzey Irak krizi doğrudan ülke ekonomisini vurdu.  Devlet askeri harcamaları artırmak zorunda. Halbuki AKP iktidarının akılcı yaptığı işlerden birisi de askeri harcamalar/GSYH oranı aşağıya çekmekti, aşağıdaki grafikten de göreceğiniz üzere 2002 yılında yüzde 3,9 olan oran 2015’de yüzde 2,2’ye, 2016 yılında yüzde 2’ye kadar gerilemişti. Böylece bizim öğrencilere öğrettiğimiz tank değil, tereyağı için kaynak yaratılmıştı. 2017 yılından başlayarak trend tersine dönüyor. Kaynak: https://www.sipri.org/databases/milex

Türkiye ekonomide ve sosyal yapıya ilişkin ciddi kuralsızlıklar yaşadı. Bunların yarattığı erozyon şimdi realize oluyor. Bir an önce yukarıda sıraladığımız özelliklere geri dönersek erozyonda, maliyetlerde azalabilir. Elbette tercih siyasal erkin.

Yazıyı biraz uzun bir alıntı ile sonlandıralım:

“Yaşadığımız coğrafya(da)… başta komşularımız olmak üzere bölge ülkeleriyle gerçekçi, saydam ve barışçıl ilişkiler sürdürmek hep dileğimiz olmuştur. Bu yaklaşımımızı paylaşan her ülke ortağımızdır.  Irak'taki gelişmeler kaygı vericidir… Irak'ın güvenlik ve istikrara kavuşabilmesi için en temel koşul, ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasal birliğinin korunmasıdır….Kimi grupların Irak halkının ortak istencini gözardı ederek, kendi dar görüşlü gündemleri doğrultusunda kazanım peşinde koşmaları kabul edilemez. Bu önemli dönemeçte hiçbir kesimin dışlanmaması, ortak çıkarın birlik ve beraberlikte olduğunun anlaşılması, Irak'da huzurlu bir geleceğin güvencesi olacaktır. Bu ortamda giderek tırmanan mezhep çatışmalarına da ayrı bir dikkat göstermek gerekmektedir. Kerkük konusu belirleyici bir nitelik taşıyacaktır. Irak'ın pek çok yönden küçük bir örneği olan kentin statüsünün uyum içinde, tüm kesimlerin istemleri gözetilerek belirlenmesi, Irak'da kalıcı istikrara yönelik sağlam bir adım oluşturacaktır” (Ahmet Necdet Sezer, Harp Akademileri Açılış Konuşması, 13 Nisan 2007). 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019