Strateji nasıl geliştirilmez?
Son dönemde şirketlerde, özellikle de aile şirketlerinde strateji ile ilgili çok fazla hatalı uygulamaya denk geliyorum. Strateji geliştirme işi yanlış şekilde pazarlanıyor.
Öncelikle strateji bir amaç değil. Bir araç. Plan yapmaya fazlaca odaklanıp; en derin analizler, en iddialı hedefler, sıkı KPI’lar derken, işin özünden uzaklaşan, işin şekil boyutunda takılan, icraata geçemeyen ve tüm bu işleri strateji diye pazarlayan havalı danışmanları zengin eden çok şirket var! Strateji, artık eskisi gibi beş senelik planlama işi değil. Üç senelik planlama işi de değil. Strateji esasen bir planlama işi de değil! Söylediklerim hakim uygulama açısından sarsıcı veya ters olabilir, ama işin gerçeği bu.
Stratejiye bakış dünyada farklı, bizde farklı!
Stratejik yönetim alanı son 20 senede çok değişti. Biz hala eski 20 sene evvelki ezberlere dayalı çıktılar peşindeyiz. Belki biz yeni fark ediyoruz ama ABD’de mesela bu iş, 2000’lerin başından itibaren farklı şekilde ele alınmaya başlandı. Yani klasik planlama odaklı, rekabet analizi eksenli, içeriden dışarıya olan strateji paradigması değişti.
Porter’da veya Drucker’da takılıp kalmadılar (harika katkıları vardı, bu ayrı). Hamel, Slywotzky, Mc Grath, Sinek, Reeves, Mauborgne, Kim, Christensen, Govindarajan ve burada unuttuğum pek çok düşünce insanı bu alanı çok değiştirdi.
Hala yirmi sene öncesinin strateji anlayışı içinde kalan danışmanlarca yönlendiriliyorsanız bu bir hata, çünkü sektör ve şirket yapısına göre strateji paradigmanız farklılaşmak zorunda. Klasik strateji veya stratejik plan yaklaşımları (ülkemizde strateji, planlama olarak görülüyor malum) her şirkette başarı sağlamıyor.
İki günde strateji geliştirilmez!
Strateji konusunda en üzüldüğüm konu ise otellere kapanıp iki günde stratejik hedefler ve KPI’lar ile çıkma işi. Biz ne iş yapıyoruz ne üretebiliriz, kime ne satabiliriz, temel yetkinliklerimizden ne tür yeni ürünler çıkar, bunları kime satabiliriz, nasıl dijitalleşiriz, verimliliği nasıl artırırız gibi sorulara yanıt aranıyor. Oysa strateji dört temel soruya yanıt vermelidir: bugün veya gelecekte çözülecek bir sorun var mı, bu nasıl bir sorun, bunu nasıl çözeriz, bunu rakiplerden daha farklı ve efektif çözebilir miyiz?
Yani olay şirketin içinde değil, dışında yani pazar ve müşteride başlıyor. Şu üründen şu kadar üretelim, şu kadar satalım veya bizde bu ürün var, şu pazar bizim için iyi, oraya satalım dediğimizde, olayın özünü kaçırıyoruz.
Bugünden yarına doğru strateji geliştirmiş oluyoruz.
Strateji işi tam tersi, gelecekten bugüne yapılması gereken bir iş. Geleceğin trendleri, müşteri ihtiyaçları, istekleri (belki daha ortaya çıkmamış dahi olabilir), göz önünde bulundurularak, gelecekten bugüne doğru bir yol haritası oluşturulması gerek.
Strateji şirketinize özel olmalıdır
Adaptif, şekillendirici ve vizyoner strateji modelleri yeni paradigmalar. Bunların her biri içinde yeni stratejik yaklaşımlar var. Sektöre, müşteriye, değişime, özel durumlara, mali yapıya, temel yeteneklere ve daha pek çok şeye bakarak model belirleniyor. Oysa bizde durum şu; her şirkete aynı klasik stratejik planlama modeli ile strateji geliştirmesi öneriliyor. Hala Porter’ın beş güç modelini çalışıyoruz. O işler biteli çok oldu. Biz hala klasik yöntemler satıyoruz firmalara. Sonuç çıkmaz. Çıkmıyor da!
O halde, bu konuya çok dikkat edeceğiz. Strateji konusunda çalışma yapmak isteyen tüm firmalar lütfen stratejinin son 25 senedeki gelişimini okumadan, anlamadan dışarıdan danışmanlık almayın. Öyle örnekler görüyorum ki, zaman, çaba, para resmen çöpe atılmış. Siz işin teorisini iyi bilirseniz, size yanlış uygulama satamazlar. Size sunulan teklifleri, modelleri lütfen bu açılardan sorgulayın.