STK'lar (2)

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

 

İlkokuldayken, Adıyamanspor'un maçlarına giderdim…
Tribünlerdeki kalabalığı görünce, tüm Adıyaman halkının maça geldiğini sanır; kalabalığın içinde, tanıdığım büyüklerimi arar, kimseyi göremeyince de üzülürdüm…
Sonra öğrendim, o bana dev gibi gelen tribünün, zorla 500 kişi alabildiğini!
Büyüklerimin, "Binlerce kişiyle deplasmana gidiyoruz." şeklinde anlattığı hikayelere ise, "İki otobüse, binlerce kişi nasıl sığar?" sorusuna yanıt bulamamama rağmen, inanırdım.
Çocukluk işte! 
* * *
Şimdi görüyorum, "Yüzbinler arkamızda!" hastalığının, hepimizde biraz var olduğunu…
Ve teknolojiler gelişse de tedavi edilemeyeceğini!
Halkın 3, 5, 10, 100 binli kesimlerden oluştuğunu…
Seçilenlerin, o toplum kesimlerini dinlemek, ihtiyaçlarını karşılamak, sorunlarını gidermekle mükellef olduğunu…
* * *
Kalkınma İktisadı dersinde öğrenmiştik…
"Kalkınmayı insanlar sağlar…
Kalkınma, insanlara verilen/sunulan bir şey değildir."
* * *
"Kendini anlat" deseler…
Anlatım nasıl başlar?
Adıyamanlıyım… Aydınlıyım…
Kadıköylüyüm… Kumbağlıyım…
Türküm… Gürcüyüm…
Öğrenciyim… Doktorum…
Müslümanım… Ateistim…
* * *
Bugüne kadar, "MSP'liyim…", "ANAP'lıyım…", "DSP'liyim…" diye söze başlayanı gördünüz mü?
"En büyük özelliğim MÇP'li olmak…" diyene rastladınız mı?
İlk cümlesi, "Demirel için yaşıyorum." olan birisini gördünüz mü? 
* * *
Bu nedenle Sivil Toplum Kuruluşları (STK) var dünyada…
Adıyamanlının, Aydınlının, Kadıköylünün, doktorun, avukatın, iş adamının, öğrencinin, çalışanın, eşcinselin, ateistin hakkını savunsun/hakkını arasın diye…
Sorunları sıkıntıları analiz edip doğru bir şekilde iktidara iletsin diye…
Hükümetleri yenilikçiliğe yöneltsin, değişime ayak uydurtsun diye…
Vatandaşların tamamının moralini/performansını artırıp kalkınmayı hızlandırsın diye…
* * *
Yabancılar STK'ların görevini, "Devletin gücünün yetersiz kaldığı konularda araştırma, tesis ve hizmet sağlayarak devlet işlerindeki açığın ve gecikmenin kapanmasına yardımcı olmak; uzmanı oldukları alan/sektör/toplum temsilcilerinin seslerini duyurmalarını, sorumluluk almalarını ve devletle diyaloğa geçmelerini sağlamak. Bunu yaparken temsil ettiği kesimin gücünü kullanmak." olarak özetliyor.
Tüm dünyada demokratikleşmeye ve alansal/sektörel sorunların çözümüne katkı veriyor STK'lar…
Hatta demokratikleşmenin ve ekonominin temelini oluşturuyor.
Bizde ise tüm dikkatler STK'ların makamsal, yetkisel, siyasal ve finansal kapasitesi üzerinde yoğunlaşıyor.
Bu nedenle STK içi ve STK'lar arası ilişkiler yeterince geliştirilemiyor, yetki çekişmeleri nedeniyle demokratikleşmede tersine yol alınıyor ve en önemlisi bu kuruluşlarımız vatandaş ile devlet arasında sağlıklı bir köprü kuramıyor.
* * *
Halkın ve iktidarların ortaklığıyla STK'ları 'koltuk sarayı'na çevirirsen… STK'ları tek adam saltanatlığına bırakırsan… STK'ları emir eri yaparsan…  STK'ların bu hale gelmesine ses çıkarmazsan… Bireylerin örgütlenme imkanlarını kısıtlarsan… Bireyleri örgütlenmekten soğutursan… STK'lara yasaklar koyarsan… Merkezi güçlendirip, yereli hiçe sayarsan…
İstediğini "demokrasi" ve "demokratik hak" kılıfına sığınıp, yıka döke almaya çalışan şahısları, halk kesimlerini, iktidarları görür ve sürekli 'stres testinden' geçersin…
Ve kalkınmayı unutur, her kesim arkasında olduğunu sandığı 100 binlerle geleceğe/biryere yürür!
(NOT: Yaşananlar sistemdeki sıkıntıya bağlanacak. Merkezi ve yerel yönetimlerin gücü tekrar sorgulanacak. Sıkıntının çözüm adresi yeni Anayasa gösterilecek. Ve Anayasa çalışmaları hızlanacak.)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Refleks 26 Ağustos 2024
“Durduk yere” mi oldu? 21 Ağustos 2024