STEM’siz eğitimin rekabetçi ekonomi yaratma şansı yok

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ [email protected]

Geçen hafta AK Parti Genel Başkanı seçildiği kongrede Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Dünyada” dedi, “Hiçbir güç ekonomik anlamda insan kaynağından daha önemli değildir. İnşallah öylesine büyük bir eğitim reformu, öylesine büyük bir Ar-Ge atılımı geçekleştireceğiz ki, Türk ekonomisi katma değerini misliyle artırabilsin…” 

★ ★ ★ 

Doğru söze ne denir... 

Türkiye’nin geleceği için güvenebileceği elindeki en önemli güç insan kaynağı… 

Ve bu konuda ciddi bir avantajımız var: 
TÜİK verilerine göre nüfusumuzun yarısı 30 yaşın altında… Bir de ciddi dezavantajımız: 
Dünya Bankası verilerine göre eğitim düzeyimiz ortalama 6.5 yıl... 

★Hatırlarsanız, son Editörden’de “Dünyada başa güreşeceksek, yeni endüstrilere yatırım yapmamız şart... Bilimin dilini bilmeden, teknolojinin dilini konuşmadan bu mümkün mü?” demiştik... 

Şimdi de şöyle soralım: 
Eğitim düzeyini yükseltmeden, bilimin dilini bilmek, teknolojinin dilini konuşmak mümkün mü? 

Birleşmiş Milletler’in 220 ülkeyi kapsayan İnsani Kalkınma Endeksi’ne göre, Türkiye dünyada eğitim düzeyi açısında 130 ile 140’ıncı sıra arasından gidip geliyor... 

★ ★ ★ 

Eğitim düzeyimiz bakımından içinde yer aldığımız grubun çoğu Afrika ülkelerinden oluşuyor... 

Milli gelirleri bizden kat be kat düşük ülkeler... 

Satın alma gücüne göre kişi başı geliri bize benzeyen 13-14 bin dolar seviyesindeki ülkelerde insanların eğitim süresi ortalama 9.7 yıl... 

Örneğin kişi başına milli geliri bize çok yakın olan Malezya’da 9.5 yıl... 

★ ★ ★ 

Matematik-fen eğitimi dediğinizde, gençlerimizin durumunu çok sıkıntılı... Bu konuda iki uluslararası karşılaştırma var: 
Birincisi TIMSS... Trends in International Mathematics and Science Study 

Uluslararası matematik ve fen çalışmalarındaki trendleri gösteriyor... 

Dünya Bankası’nın katkılarıyla Boston Collage tarafından 4 ve 8’inci sınıfl ar bazında yapılıyor... 

Diğeri PISA... The Program for International Student Assessment... 

OECD tarafından 15 yaşındaki gençler bazında, dünya ekonomisinin yüzde 90’ını temsil eden 65 ülkede her üç yılda bir gerçekleştiriliyor... 

★ ★ ★ 

Öğrencilerimiz 2003’ten bu yana dört ayrı PISA sınavına katıldı... 

Performansımız ufak ufak artıyor ama OECD ülkelerinin aynı yaştaki öğrencilerine göre son sıralarda yer alıyoruz... 
Haydi OECD biraz kalbur üstü diyelim, maalesef dünya ortalamasının da altındayız... 

65 ülke arasında fen sınavları başarısı bakımından 43’üncü sıradayız, matematikte ise 41’de... 

TIMSS sonuçları PISA’ya göre biraz daha iyi ama yukarıda verdiğim tablodan da göreceğimiz gibi durum kesinlikle parlak olmaktan çok uzak... 

★ ★ ★ 

Peki ama neden? 

New York Üniversitesi’nden Doç. Dr. Selçuk R. Şirin, önemli ölçeklere değinmiş... 

Birinci ölçek, Okuldaki Öğrenme Kaynakları... 

Okul müdürlerimize matematik eğitimi için belirlenen 11 kritik kaynaktan ne kadarına sahip oldukları sorulduğunda, bizde ‘yeterli eğitim araçlarına sahip’ okul oranı yalnızca yüzde 2... Türkiye’de hiç kütüphanesi olmayan okul oranı yüzde 25... 

Olanlar da yetersiz ve ciddi kaynak sıkıntısı içinde... 

★ ★ ★ 

İkinci ölçek, Evdeki Öğrenme Kaynakları... E

vdeki kitap sayısı, çocuk odasının genişliği gibi ölçütlere göre, Türkiye’de evinde zengin eğitim kaynağı bulunan öğrenci oranı bizde yüzde 5. Güney Kore’de yüzde 32... 
Zengin kaynağın bir parçası da evdeki kütüphanenin boyutu. Evinde 100’den fazla kitap bulunduran öğrenci oranı bizde yüzde 14. Azerbaycan, Fas, Yemen ve İran seviyesinde... 

Rakiplere ilişkin örneği yine Güney Kore’den verelim, yüzde 65... 

★ ★ ★

Bu arada, gençlerimiz uluslararası sıralamalarda tek bir alanda birinci sırada yer alıyor... 

O da öğrencilerin matematik öğrenme motivasyonu... 
Hemen söyleyelim fen alanında da gençlerimiz öğrenme motivasyonunda dünyada ikinci sırada... 

Bu iki veri, PISA ve TIMSS ölçeklerinde başarısız olmamızın nedenlerini gençlerimizde değil, evden ve okuldan başlayarak diğer faktörlerde aramamız gerektiğini kesin bir şekilde ortaya koyuyor... 

★ ★ ★ 

Peki ne yapmak lazım? 
Ya da iyisi mi şöyle soralım: 
Rekabetin küresel olduğu bir çağda gençlerine katma değeri yüksek beceriler kazandırmayı dert eden ülkeler ne yapıyor? 

Almanya’dan Amerika’ya bu sorunun dört harfl i tek bir yanıtı var: 
STEM... 

İngilizce, Science, Technology, Engineering, Mathematics kelimelerinin kısaltması... 

Yani, Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik... 

★ ★ ★ 

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, “STEM eğitimi bilgi ekonomisinin olmazsa olmazı” diyor ve şöyle devam ediyor: “2041 yılında çalışma çağındaki nüfusumuzun 65 milyona ulaşması bekleniyor. Bu potansiyelimizi yenilikçi bir güce dönüştürmemiz şart. Bunun için özel olarak STEM eğitimini, genelde eğitimin tümünü iyileştirmemiz gerekiyor.” 

TÜSİAD, bu yıl STEM konusunu öncelik olarak belirlemiş... 
22 Ekim’de İstanbul’da bir ‘STEM Zirvesi” düzenleyerek, STEM işgücüne duyulan ihtiyaca vurgu yapacak... 

★ ★ ★ 

TÜSİAD, yayın organı Görüş dergisinin son sayısını da bu konuya ayırmış. Burada sizinle paylaştığım pek çok bilgi de oradan... 

Görüş’te yer alan yazılarında Eğitim Reformu Girişimi Direktörü Batuhan Aydagül ve Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Tosun Terzioğlu, STEM eğitiminin, özellikle Sovyetler Birliği’nin Sputnik uydusunu uzaya fırlatması sonrasında uzay yarışında geri kaldığını fark eden ABD’de ulusal bir konu ve öncelik olarak gündeme geldiğine dikkat çekiyor... 

★ ★ ★ 

Bugün dünyada başa güreşmeye iddialı her ülke açısından vazgeçilmez bir kavram... 

Hindistan ve Brezilya’da STEM eğitimine katılım oranları artıyor. 

Bu artışta yönetimlerin eğitim politikaları etkili. Ana neden ise sermaye temelli yerel firmaların küresel piyasalarda ciddi birer oyuncu haline gelmiş olmaları ve yetişmiş insana duyulan ihtiyaç... 

Güney Kore’de bu yaklaşım Eğitim Bakanlığı ve Kore Bilimin ve Yaratıcılığın İlerletilmesi Vakfı gibi kurumlar tarafından ulusal bir politika olarak benimseniyor... 

★ ★ ★ 

STEM eğitimi ve becerileri Türkiye’de de sürdürülebilir gelişme için çok önemli. 

TOBB’dan TÜSİAD’a... MÜSİ- AD’dan Anadolu’daki yerel bir sivil toplum kuruluşuna... Bugün iş dünyasının hilafsız bütün örgütleri, “Türkiye’nin orta gelir düzeyinden üst gelir düzeyine çıkması ve cari açığın azalması için katma değeri yüksek ürün ve hizmetler üretmesi gerektiği” konusunda hemfikir... 

★ ★ ★ 

Türkiye başarmak istiyor, başarıya aç... İster kişisel başarı, isterse toplumsal başarıdan bahsediyor olalım... 

Entelektüel sermaye, hiç şüphesiz başarıyı belirleyen önemli bir faktör... 

Selçuk Şirin hocanın dediği gibi, fen ve matematik alanları bilgi ekonomisinin dinamosu. Bu konunun tıpkı ABD’deki reform hamlesi gibi milli bir davaya dönüştürülmesi ve partiler üstü bir yaklaşımla bir seferberlik ilan edilmesi gerekiyor. Bu ülkemizin geleceğine, kalkınmasına yapacağımız en kıymetli yatırım olacak.. 

★ ★ ★ 

Doğru söze de ne denir, diye başladık... Doğru sözleri aktarmaya devam edeceğiz... 

Sağlıcakla kalın...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar