Standart algımız TSE’li ürünle sınırlı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Uluslararası alanda verilen standart savaşlarına hiç giremedik. Bugün standart ihraç eden ülke, yarın da bu standardın gerektirdiği ihracatı yaparken bir adım önde oluyor.

Tüketicileri genel olarak üç grupta düşünmek pek yanlış olmasa gerek. Bilinçli tüketiciysek ve cebimizde de paramız varsa fiyatı biraz pahalı da olsa özellikle gıda maddelerinde TSE’li ürünü tercih ediyoruz.

Gelir düzeyimiz pek iyi değilse, aldığımız ürünün TSE’li olup olmadığını göz ardı etmek durumunda kalıyoruz.

Ne yazık ki çoğunluğumuz TSE’nin ne olduğunu ve TSE’li ürünün diğerlerinden farkını bile bilmiyor; gözü kapalı alış veriş yapıyoruz.

Bilinç giderek artıyor, onu kabul etmek gerekir; ama yeterli mi, tartışılmaz bile…

Ama asıl gözden kaçırdığımız, TSE’yi de, TSE’li ürünlerin önemini de çok iyi bilenlerimizin bile farkında olmadığı bir gerçek… Aslında sıradan tüketicinin bu konuda bir farkındalık içinde olması da gerekmez doğrusu. Tüketicinin standart algısı, çok büyük ölçüde TSE’li ürünleri tercih etmekle sınırlı. Böyle olması da normal. Çünkü, “standartlar savaşı” denilen olguyla sokaktaki vatandaşın hiç mi hiç ilgisi yok, olamaz da zaten, hem olması da gerekmez. Kaldı ki, vatandaş bu konuda herhangi bir katkıda bulunma şansına da sahip değil ki…

Stratejik önem

Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Başkanı Hulusi Şentürk, geçtiğimiz günlerde basın mensuplarıyla bir araya geldi ve “Küresel Ekonomide Standardizasyon ve Uygunluk Değerlendirmesi” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Şentürk, özellikle standardizasyonun stratejik önemi ve standartlar savaşı kavramları üzerinde durdu.

Dünyanın hızla global bir köy haline dönüştüğüne vurgu yapan Şentürk, “Mal ve hizmetlerin ülkeler arasında dolaşım hızının artması ile birlikte tek standart, tek belge anlayışı çerçevesinde standartlara uygun üretim düne göre çok daha önemli hale gelmiştir” diye konuştu. Şentürk şöyle devam etti:

“Dünyanın neresinde olursa olsun, üretilen bir ürün veya hizmet, diğer ülkelere kolaylıkla ulaştırılabilmekte, artık yerel üreticilerin ülke gümrük duvarları ile korunması politikaları terk edilmektedir. Ancak, standartlar, yeni korumacılık politikalarının en önemli aracı haline gelmektedir.

Küresel ekonomik süreçte artık bir ülke sınırları içinde bir ürünün tüm parçalarının üretilmesi ve montajının yapılarak iç ve dış piyasalara arz edilmesi yerine, farklı parçaların değişik ülkelerde üretilmesi, bir başka ülkede montajının yapılarak piyasalara arz edilmesi söz konusudur. Üreticiler, genellikle bir ürünün belirli parçalarını üretirken, nihai üretimin sahibi değil, parçası olmaktadır. Bu da üretimde süreçlerin özdeşleşmesini, standartların ortak kullanımını zorunlu kılmaktadır.”

Standartlar savaşı ne demek?

TSE Başkanı Hulusi Şentürk sunumunda “standartlar savaşı” kavramı üstünde özellikle durdu. Literatürde standartlar savaşının işletme-meslek oluşumu standartları alanında yaşanan rekabeti ele aldığına dikkat çeken Şentürk, bu konuda betamax-VHS ve F klavye-Q klavye rekabetini örnek gösterdi. Şentürk sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak asıl standartlar savaşı, ulusal-uluslararası standardizasyon teşkilatları standartları alanında yaşanmaktadır. Bir üretici standardın kendi üretim yöntem ve teknolojilerine uygun olarak belirlenmesini sağladığında rakiplerine göre üstünlük elde etmektedir. Bu durumda, diğer kuruluşlar standartlara göre üretim amacıyla üretim yöntem ve tekniklerini değiştirmek için çaba sarf ederken, standardı belirlemiş, yani savaşı kazanmış olanlar pazara erken girerek hakimiyeti ele geçirmektedir. Bu sebeple standartların belirlenmesi için yürütülen mücadeleye standartlar savaşı adı verilmektedir.

“Standardı gelişmiş ülkeler yapıyor”

TSE Başkanı sunumunda standardizasyon faaliyetlerine katılımın önemine dikkat çekerken, bir anlamda “gelişmiş ülkeler yapıyor, gelişmekte olanlar uyguluyor” görüşünü dile getirdi.

Şentürk, “Gelişmiş ülkeler standardizasyon faaliyetlerine etkin katılım ve standartların belirlenmesinde dominant olma yoluyla ekonomik büyüklüklerinin sürdürülebilirliğini sağlamaya çalışırken, gelişmekte olan ülkeler var olan standartlara uygun üretim yaparak ekonomilerinin gelişimini sağlamaya uğraşı vermektedirler. Gelişmiş ülkeler dünya ticaretinde üstün konumlarını koruyabilmek için standardizasyon faaliyetlerine etkin katılım gerçekleştirmektedir. Çünkü pazarlardaki rekabette kazananlar, standartlara uyanlar değil, standartları oluşturanlardır” diye konuştu.

İSO komitelerine katılımda Türkiye adeta hiç yok!

 

Komite

Komite

 

 

Başkanlığı

Sekreter.

Toplam

ANS (ABD)

117

509

626

DIN (Almanya)

130

352

482

BSI (İngiltere)

70

355

425

AFNOR (Fransa)

69

212

281

JICS (Japonya)

67

193

260

TSE (Türkiye)

3

2

5

 Standartlar savaşına katılamadık”

TSE Başkanı Şentürk, Türkiye’nin standartlar savaşına katılmadaki eksikliğine de dikkat çekti. Almanya’nın Afganistan’a 8 milyon dolarlık standart desteği verdiğini vurgulayan Şentürk, bu destek sayesinde Almanya’nın gelecekte Afganistan’da daha büyük pazar sahibi olacağını belirtti.

Şentürk, Türkiye’nin bu alandaki eksikliğini, “Somali’ye 500 milyon lira yardım yapıyoruz, ama bu ülke için standart çalışmasına girişmiyoruz” sözleriyle dile getirdi.

TSE Başkanı, “Gelişmiş ülkeler sadece standartlara uygun üretimle yetinmemekte, standartları belirleyen ülke olmaya çalışmaktadır” dedi.

“Şirketler ilgisiz”

Türk şirketlerinin standart oluşumuna ilişkin komitelere ilgisiz kalmasından yakınan TSE Başkanı, “Sanayici komitelerde olmazsa değişiklikleri bilemiyor” diye konuştu.

Hulusi Şentürk, şirketlerin yılda bir gerçekleştirilen toplantıya katılmaktan bile kaçındıklarını ifade ederek, Arçelik ve Vestel’in bu alanda diğer şirketlerden ayrıştığını ve bu şirketlerin diğerlerine göre komitelere katılımda daha ilgili olduğunu belirtti.

“En duyarlı kurum Ordu”

TSE Başkanı Hulusi Şentürk, Türkiye’de standarda en duyarlı kurumun Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu söyledi. Ordu’nun tüm alımlarında TSE belgeli ürünleri tercih ettiğini belirten Şentürk, “Daha sonra da bu ürünler test için bize gönderiliyor” dedi.

Aslında bir çok kuruluş için alımlarında TSE şartı bulunduğunu ifade eden Şentürk, bu şarta uyulmadığına dikkat çekti.

TSE Başkanı, binaların güç kontrolüne ilişkin yeni bir uygulamanın söz konusu olacağını ve bu yönde çalışmaları sürdürdüklerini söyledi. Buna göre artık binaları tahrip etmeden güç kontrolü yapılması mümkün hale gelebilecek.     

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar