Sportif AŞ'lerden nasıl kurtulunur?

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

Sportif AŞ.'ler futbol kulüplerinin kabusu olmaya devam ediyor. Yanlış şirketleşme ve yanlış halka arz modelleri nedeniyle girdikleri bataklık, kulüplerin aktiflerini sürekli eritiyor. Bugün gelinen noktada hareket alanı giderek daralan bu modelde, kulüpler kendi fonlarına inanılmaz faiz ve vergi ödemek durumunda kalıyorlar.

Bu konuya ilişkin 7 Eylül 2009'da bu sütunlarda "Sportif AŞ.'ler Kulüplerin Sonu (mu) Olacak?" başlığıyla bir makaleyi sizlerle paylaşmıştık. O tarihten bu yana kulüplerin sportif AŞ.'lerle olan ilişkilerinde gözle görülür bir gelişme yaşanmadı ne yazık ki!

O yazımızda öz itibariyle futbol kulüplerimizin halka arzlarını, "Halka açılma değil, saçılma" olarak nitelendirmiş ve bu durumun uzun süreli sürdürülebilir bir durum olmadığını ifade etmiştik. Gerçekten de görülüyor ki, bugün artık kulüplerimiz 2012-13 sezonundan itibaren hayata geçecek olan "UEFA Finansal Fair Play" uygulaması kapsamında bu sorunu çözümlemek zorundalar. Ve zaman giderek daralıyor.

Borsaya kote olan kulüplerimizden "Gelir Ağırlıklı" şirketleşme modeli ve "maksimum temettü dağıtma temelli" halka arz modelinin nasıl çalıştığını öncelikle bir ortaya koyalım isterseniz.

Fonlar sportif AŞ.'ye!

Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor'un 2002, 2004 ve 2005 tarihlerinde halka arz ettikleri sportif A.Ş.'ler aralarında küçük biçimsel farklılıklar da olsa "gelir ağırlıklı" ve "maksimum temettü dağıtma temelli" halka arz modelleri öz olarak birbirlerinin aynı özelliklere ve bu nedenle de benzer sorunlara sahiptirler.

Nedir sorun?

Kulüpler o günkü koşullarda maksimum halka arz satışı ve buna bağlı olarak halka arz geliri elde edebilmek amacıyla, Avrupa'da ve dünya'da eşi, örneği olmayan tamamen "Alaturka" bir modelle şirketleşip, halka arz modeliyle sportif AŞ.'lerin hisselerini mali yatırımcının talebine sundular. Spor kulübü olmaları nedeniyle taraftarın çok da temettü kaygısı içinde olmaksızın bu hisseleri alacağını düşünen kulüpler, içinde bulundukları finansal durumları nedeniyle de kulübün birkaç istisna dışında hemen hemen tüm gelirlerinin sportif AŞ.'lere devir ve temlik olunduğu; buna karşın giderlerin kulüpte ya da Futbol A.Ş.'de bırakıldığı bir model içinde yaratılan "sanal şirketler" aracılığıyla İMKB'ye gittiler.

Başlangıçta çok da problem yok gibi görünüyordu. Çünkü, hemen hemen arz edilen tüm hisseler satılmış ve buradan gelen paralar kulübün kasasına girmişti. Ancak bu modelin işlemezliği ya da sıkıntıları bir yıl sonra ilk kez sportif AŞ.'ler temettü dağıtmaya başlayınca ortaya çıktı. Kulüp meteliğe kurşun atarken, sportif AŞ.'ler, giderleri olmadığından, takvim yılı sonunda kendilerine kulüpçe devir ve temlik olunan gelirleri, olduğu gibi temettü olarak dağıtmaya başladılar. Bu fonların başlangıçta kulübe temettü olarak ta dönmesinde de bir sorun görünmüyordu. Ne kadar yüksek temettü dağıtılırsa, kulüp fonları o kadar hızlı kulübe geri dönecekti. Ancak, bu arada üçüncü kişilere de temettü dağıtma zorunluluğunun bulunması nedeniyle ilk kez kulüp dışına nakit fon çıkışı da gerçekleşmiş oldu. Galatasaray ilk yılında bu şekilde 10.9 milyon TL'yi, Fenerbahçe 1.7 milyon TL'yi ve Trabzonspor da 2.3 milyon TL'yi kulüp dışına transfer etmek durumunda kaldı. O günkü koşullarda önemli sayılabilecek bu tutarlar, İMKB'de bu şirketlere mali yatırımcının da ilgisini alabildiğine artırdı. Ve bu şirketlerin hisselerine artan talep, inanılmaz bir şekilde bu şirketlerin piyasa değerlerinin de artmasına neden oldu. sportif AŞ.'lerin hisse senedi verimlilikleri diğer İMKB şirketlerinin hisselerinin verimlilikleriyle karşılaştırılmayacak kadar yüksekti. Bu saadet zinciri çok değil iki yıl sonra kulüplerin başını ağrıtmaya başladı. Ancak henüz kulüpler bu konuda çok sıkıntı içinde olmadıkları sorunun çözümüne yönelik herhangi bir arayışa da yönelmediler.

Ne var ki, üçüncü yıla gelindiğinde Galatasaray'ın kulüp dışına ödemiş olduğu temettü tutarı 25 milyon TL'yi; Fenerbahçe'de ise 15.5 milyon TL'yi geçince, bu temettülerin nakit olarak mali yatırımcılara ödenebilmesi için kulübün nakit bulması gerekti. İşte bu noktada zaten nakit açığı veren kulüpler temettünün finansmanını sağlayabilmek için nakit arayışına girdiler ve öyle bir noktaya gelindi ki, bu fonlama banka kredisine kadar gitti…

Bir yandan kulüp gelirlerinin giderlerini karşılamakta yetersiz kalması nedeniyle oluşan nakit açığı; bir yandan faaliyetlerin finansmanı için yabancı kaynak arayışına gidilmesi kulüplerin hızla "gider fazlaları" vermesine neden oldu.

Sportif A.Ş.'lerin Kulübü Fonluyor

Sistemin bir başka aksayan noktası ise son 3 yılda ortaya çıkmaya başladı. Kulüp fonlarının sürekli sportif AŞ.'lere akıyor olması, bu şirketlerde önemli fonların birikmesine neden oldu. Öyle ki bu şirketler adeta her biri nakit zengini oldu çıktı. Ama kulüplerin yıllar itibariyle giderek artan cari açıkları, bu şirketlerdeki fonların daha hızlı ve tamamına yakın bir tutarda kendilerine dönmesini gerektiriyordu. Salt temettü olarak kulübe ödenen fonlar kulübün nakit gereksinimini karşılamakta yetersiz kalıyordu. Üstelik, kulübe daha yüksek temettü ödemesi aynı zamanda kulüp dışına daha fazla fon çıkışına da neden olmaktaydı. Çünkü, yüksek nakit temettü kulübün hisselerini elinde bulunduran mali yatırımcılara da yüksek nakit ödeme gerektiriyordu. Özellikle son yıllarda QVT isimli hedge fon bu temettünün tadını aldığı için sürekli bu şirketlerin hisselerini toplamaktaydı. İşte bu noktada başka bir yöntemle kulüplere bu fonların dönmesi sağlanmalıydı. Bunun için iki yol vardı. Ya kulübe Sportif A.Ş. doğrudan borç para verecekti ya da sportif A.Ş. yıl sonunda vereceği temettüyü iskonto ederek, avans mahiyetinde kulübe borç para verecekti. Kulüpler bu iki yöntemi çok beğendiler ve bugün gelinen noktada aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere sportif AŞ.'lerin derneklerden ve futbol AŞ.'lerden alacakları 500 milyon TL'ye ulaşmış oldu.

Bu sistemin nasıl çalıştığına bir bakalım isterseniz.

Dernek- Sportif A.Ş. Fon Akım İlişkisi

Yukarıdaki diyagramdan da görülebileceği üzere önce kulüp gelirleri Sportif A.Ş.'ne devir ve temlik olunuyor. Sportif A.Ş. bu gelirlerin bir kısmını temettü olarak; bir kısmını da kulübe borç vererek kulübe geri dönderiyor. Bir kısmını da mali yatırımcılara temettü olarak dağıtıyor. Kulüp Sportif AŞ.'den sağladığı fonlar karşılığında tekrar Sportif A.Ş.'ne faiz ödemeye başlıyor. Bu ilişki bu şekilde devam edip gidiyor.

Sportif AŞ.'lerin kulübü fonlama yollarından birisi de; Sportif AŞ.'lerin yıl sonunda dağıtacakları temettü karşılığında, bu şirketlerin bankalara borçlandırılarak, bu şekilde temin edilen kredilerin kulübe kullandırılması yöntemi…Bu yöntem aynı zamanda sportif AŞ.'lere finansman maliyeti doğurduğundan doğal olarak temettüler de azalmaya başladı. Bu da daha az temettü anlamına geliyordu ki, bazı mali yatırımcılar konuyu SPK'na ve mahkemeye taşıdılar.

Kulüpler kendi fonlarına faiz ödüyor

Olayın bir diğer boyutu da yukarıda da vurguladığımız gibi, sportif AŞ.'lerin kulüplere borç olarak vermiş oldukları fonlar. Bunlar kanunlarımızda ticari iş olarak tanımlandığı için, sportif AŞ.'ler borç verdikleri her kuruş için Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümleri gereğince faiz tahakkuk ettirmek zorundalar. Kulüp doğal olarak bu faizi sportif AŞ.'ye ödemek durumunda. Bu da önemli bir fon çıkışı anlamına geliyor ki, burada gözden kaçmaması gereken konu şu: sportif AŞ.'ler, kulüplere gerçekleştirmiş oldukları bu fon transferleri GVK ve TTK düzenlemeleri gereği ticari olarak değerlendirildiği için sportif AŞ.'nin sağladığı bu "finansman hizmeti" sportif AŞ.'ne ilave bir KDV yükü getiriyor. Zira sportif AŞ. hesaplanacak faiz üzerinden, kulüpten ayrıca bir de KDV tahsil etmek ve bu KDV'yi de süresinde maliyeye yatırmak zorunda.

Bu bağlamda yaptığımız hesaplamalara göre sportif AŞ.'lerin bugüne kadar dağıtmış oldukları toplam temettü tutarı 345 milyon dolara ulaşmış durumda. Bu temettü tutarı üzerinden hesaplanan stopaj tutarı ise 62.1 milyon dolar civarında olup bu tutarı, sportif AŞ.'lerin vergi sorumlusu sıfatıyla maliyeye stopaj olarak ödemeleri gerekiyor. Yine ayrıca sportif AŞ.'lerin kulüplere vermiş oldukları borç tutarlar üzerinden tahakkuk ettirmek durumunda oldukları faiz tutarı da sadece bu yıl 50 milyon dolar düzeyinde. Geçmiş yılları da dikkate aldığımızda bu tutar 100 milyon dolara kadar yükseliyor. Bu tutar üzerinden de hesaplanan KDV yükü yaklaşık 18 milyon dolar.

Yani bütün bunlar tüm kulüpler için bir fon çıkışı anlamına geliyor ki, bu fonun tutarı da toplam 218 milyon dolara karşılık geliyor. Dört kulübün halka arz gelirleri toplamının 88,6 milyon dolar olduğunu dikkate aldığımızda, kulüplerin yerine getirmek zorunda oldukları yasal yükümlülükler toplamı halka arz gelirinin %146'sına ulaşıyor...

Kısacası yanlış şirketleşme ve halka arzın kaçınılmaz sonucu olarak, durduk yerde kulüp kendi parasına stopaj, KDV ödemek durumunda kalıyor. Bu ödemeler ise fiili nakit çıkışı anlamına geliyor. Her nakit çıkışı bir finansman ve kaynak gerektirir. Bu kaynağı bulabilmek ise spor kulüpleri için bugün ciddi bir külfet. Soruyorum size, bugün hangi kulüp bu temettüleri ödeyecek kadar kar; bu vergileri ödeyecek kadar gelir elde ediyor. Tamamen sanal bir dünya üzerinden gerçekleşen bu işlemler ne yazık ki, gerçek. Ve kulüpler bu uygulamalarla orta ve uzun vadede ne yazık ki aktiflerinin göz göre göre erimesine neden oluyorlar. Aktif erimesi ise finansal sıkıntı ve sorunları beraberinde getiriyor. Finansal sıkıntıların pratiğe yansıması ise kendisini rekabet üstünlüğünün zaman içinde yitirilmesi şeklinde somutluyor.

Kulüplerimiz gider fazlası veriyor!

Bugün kulüplerimizin gelir ve gider tablolarına bakıldığında kümüle olarak "gider fazlasının" 2008 sonu itibariyle Galatasaray'da doksan milyon TL'na; Fenerbahçe'de ise 60 milyon TL'na ulaşmasında bu modelin önemli etkisinin olduğunu düşünüyorum.

Sportif A.Ş.'lerin Temettü Performansları Göz Kamaştırıyor

Aşağıdaki tablo kulüplerimizin halka arz ve şirketleşme modellerinin rakamlara yansımış halini ifade ediyor.

Dört kulübümüzün halka arz gelirleri toplamı aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere 88,6 milyon dolar. Bugüne kadar bu kulüplerimizin dağıttıkları brüt temettü tutarı ise 345 milyon dolara yükselirken; bu temettülerden kulüp dışına çıkan kısım 78,6 milyon dolar. Yani bu tutar, kulüplerimizin 88,6 milyon dolarlık halka arz gelirlerinin %88'ini oluşturuyor. Daha somut ifadeyle kulüplerimiz elde ettikleri halka arz gelirinin yüzde doksanını tekrar yatırımcıya iade etmiş durumdalar.

Kulüplerimizin Halka Arz ve Temettü Durumları

Sportif A.Ş Halka Arz Oranı (%) 13.02.2010 itibariyle Halka Açıklık Oranı (%) Halka Arz gelirleri (Bin USD) 2009 Yılına Kadar Dağıtılan Brüt Temettü (Bin USD) Halka Arzdan Bu Yana Üçüncü Kişilere Ödenen Toplam Tutar (Bin USD) Kulüp Dışına Yapılan Tem. Ödemelerinin Halka Arz Gelirine Oranı (%) Kulüplerin Bugünkü Piyasa değerleri Üzerinden Sportif A.Ş.&Futbol A.Ş. Birleşmesi İçin Bulmaları gereken min. kaynak (Bin USD)

Beşiktaş 16 30 13.781 1.549 465 3.37 Gerek Yok

Galatasaray 15 37,05 20.799 107.974 41.500 199.53 88.890

Fenerbahçe 15 15 30.030 192.165 25.800 85.91 125.000

Trabzonspor 25 25 24.000 43.540 10.885 45.35 36.000

Toplam     88.610 345.228 78.650 88.76 249.890

Sportif AŞ.'lerin futbol AŞ. ve derneklerden olan alacakları

Aşağıdaki tablo bize sportif AŞ.'lerin 31.05.2009 itibariyle derneklerden ve futbol AŞ.'lerden olan alacaklarını gözler önüne sererken; diğer yandan bu alacakların sportif AŞ. aktiflerinin de yüzde kaçına karşılık geldiğini bize gösteriyor.

Buna göre;

· Galatasaray Sportif AŞ.'nin dernek ve Futbol a.Ş.'den olan alacakları toplamı 288 milyon TL'ye ulaşırken; bu tutar Galatasaray Sportif A.Ş.'nin aktiflerinin %90'nını oluşturuyor.

· Fenerbahçe Sportif AŞ.'nin dernekten ve Futbol AŞ.'den olan alacaklarının toplamı ise 88.3 milyon TL'ye ulaşırken; bu tutar aktif toplamının %67'sine karşılık geliyor.

· Beşiktaş Futbol AŞ. aktifi ve pasifiyle kulübü oluşturduğu için bu kapsamda değerlendirilmemektedir.

· Trabzon Sportif AŞ.'nin dernek ve futbol AŞ.'den olan alacakları toplamı ise 112.3 milyon TL olup, toplam aktifin %79'unu oluşturuyor.

Toplam tabloya bakıldığında ise; üç sportif AŞ.'nin kulüplere aktardığı toplam alacak tutarı 506 milyon TL'ye ulaşmış olduğunu görüyoruz. Yani 3 sportif A.Ş. toplam aktiflerinin %67'sine karşılık gelen fonları derneğe ve futbol AŞ.'ne aktarmış durumda.

Kısacası, Beşiktaş dışındaki diğer 3 kulübümüzün Sportif A.Ş.'lere olan borçlarının bu denli yüksek olması; derneklerin bu fonları futbol şubelerinin finansmanında kullandıklarını gösteriyor.

   31.05.2009 İtibariyle Sportif A.Ş.'lerin

   Dernekten ve Futbol A.Ş.'den Alacakları (TL Olarak)

   Galatasaray Fenerbahçe Beşiktaş Trabzonspor Toplam

Aktif toplamı 323.221.598 132.194.604 161.209.558 142.119.083 758.744.843

  Dernekten alacaklar 90.649.126 88.354.494 16.122.390 112.253.603 307.379.613

  Futbol AŞ.'den alacaklar 198.754.630 0 0 0 198.754.630

  Diğer 232.572.472 43.840.110 145.087.168 29.865.480 451.365.230

Pasif toplamı 323.221.598 132.194.604 161.209.558 142.119.083 758.744.843

Borçlar 72.627.070 8.568.776 176.597.041 42.863.917 300.656.804

Özkaynaklar 250.594.528 123.625.828 -15.387.483 99.255.166 458.088.039

Toplam 323.221.598 132.194.604 161.209.558 142.119.083 758.744.843

Dernek ve futbol AŞ.'den Alacaklarının/Aktife oranı 90% 67% 10% 79% 67%

Yanlış şirketleşme kulüpleri futbol AŞ. modeline yöneltiyor!

Aslında sportif A.Ş.'ler nakit yaratabilecek bir kapasite ve yeteneğe sahip değildirler. Bu haliyle tamamen suni bir şirket görüntüsünde olan sportif AŞ.'lerin sahip oldukları fonlar bütünüyle kulüplerin kendi fonlarıdır. Ancak yanlış şirketleşme modeli bu fonların mülkiyetini sportif AŞ.'lere geçirmiştir. Ve bu fonlar bu nedeniyle kulüplerin serbest kullanımına bırakılamaz. Bu fonlar üzerinde sadece derneğin değil, aynı zamanda bu şirketin hisse senetlerini de ellerinde bulunduran mali yatırımcıların da hakları bulunmaktadır. Bu nedenledir ki, sorun ve sıkıntılar ortaya çıkmaktadır.

Bir yanda yüz milyon dolarlara ulaşan nakit fonlar var ve bu şirketler bundan dolayı yıllık çok büyük kar elde edip, temettü dağıtırken; diğer yandan meteliğe kurşun atan ve her yıl düzenli olarak zarar eden bir dernek örgütlenmesi bulunmaktadır.

Hal böyle olunca bu yapıyı sürdürmek dernek için giderek zorlaşmaktadır. İşte bu nedenledir ki, kulüpler bir an önce sportif AŞ.'lerini, futbol AŞ. ile birleştirerek, fonların kulübe geri dönmesini sağlamaya çalışmaktadırlar. Ancak SPK kanunlarına göre "Çağrı" zorunluluğu bulunması nedeniyle bunun kulüplere çok önemli maliyetleri bulunmaktadır.

Bugün sportif AŞ.'lerin futbol AŞ.'lerle birleştirilebilmesi için sportif AŞ.lerin cari piyasa değerleri baz alındığında;

· Galatasaray'ın 88.9 milyon dolar,

· Fenerbahçe'nin 125 milyon dolar,

· Trabzonspor'un da 36 milyon dolar kaynağa ihtiyacı bulunmaktadır.

Yani sportif AŞ.'lerden kurtulabilmenin yolu 3 kulüp için minimum 249.8 milyon dolar kaynak bulmaktan geçiyor. Gelir ağırlıklı model ve yüksek temettü ödeme temelli modeli seçen Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un toplam halka arz gelirlerinin 74.8 milyon dolar olduğu dikkate alındığında; bu üç kulübün bu birleşme için ihtiyaç duydukları kaynak tutarı halka arz gelirlerin tam %233 katına ulaşmaktadır.

Sonuç

Bugün Beşiktaş'ın dışındaki diğer üç kulübün Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un yanlış şirketleşme ve halka arz modeli, onların aktiflerini giderek eritiyor. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Çünkü bu olumsuzluk süreç içinde bu kulüplerin rekabet güçlerini de negatif olarak etkileyebilecektir. Bunu çok iyi bildikleri için de bugün başta Galatasaray ve Trabzonspor olmak üzere tekrar doğru modele; yani gelirlerin ve giderlerin bir arada olduğu futbol AŞ. modeline dönmek için çaba harcıyorlar, kaynak arıyorlar. Ancak görünen o ki, bu kulüplerimizin bugün içinde bulundukları finansal durum da buna pek olanak vermemektedir. Ancak başka bir çıkış yolu da bulunmamaktadır. Aksi halde dertten kurtulabilmek için kulüplerimizin bu şirketlerin sözleşmeyle belirlenen ömürlerinin bitmesini beklemeleri (!) gerekecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar