Sportif AŞ'ler kulüplerin sonu(mu) olacak?

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

Geçen haftalarda  iki haber medyada kendisine çok az yer bulabildi. Bunlardan ilki; Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat'ın Sportif AŞ'ye olan borçlara ve bunların ödenmesine ilişkin yaptığı açıklamalardı. Buna göre Galatasaray'ın dernek olarak Sportif AŞ'den aldığı borçların toplamı 284 miyon 900 bine ulaşmıştı ve yönetim kurulu olarak aldıkları karar gereğince bu borçlar 2010 Mart'ına kadar Sportif AŞ'ye geri ödenecekti.

Bir diğer haber ise Trabzonspor ile ilgiliydi. Trabzonspor Kulübü bu yıl Sportif AŞ'nin temettü dağıtmamasına karar verdi. Verdi ama başta Galatasaray olmak üzere diğer spor kulüplerinin de önemli miktarda hisselerini elinde bulunduran uluslararası hedge fon QWT, bu karara itiraz ederek mahkemeye gideceğini açıkladı.

Türk futbolunun kanayan yarası şirketleşme ve halka arz

Bu iki haber aslında Türk futbolunun kanayan yarası şirketleşme ve halka arz konusunu tekrar ele almamıza neden oldu. Olayın arka planında çok daha vahim sonuçlar doğuracak hatalar vardı ve bu konular nedense çok da fazla dillendirilmedi. Sadece Oktay Özdabakoğlu'nun 17.08.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanan bir haber yorumu vardı ki, bu haber yorumda İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem gören üç kulübün, halka açık şirketlerine toplam borcunun 31 Mayıs 2009 tarihli yıl sonu bilançoları itibariyle 491.9 milyon 257 bin liraya ulaştığı belirtiliyordu. Gerçekten de borsadaki üç şirketin, söz konusu üç kulüpten alacağı, bu şirketlerin bilanço büyüklüğünün yüzde 82'sine ulaşmış durumdaydı. Bu haber kulüplerin altından kalkamayacakları; Sportif AŞ'lerinde geri dönülmesi mümkün olmayan bir yola girdiklerinin haberini veriyordu aslında. Acilen el atılması gereken bir konu gündeme getiriliyordu. Bu hafta üzerinde duracağımız konulardan ilki bu.

Sportif AŞ'lerde temettü dağıtımı=aktif erimesi

İkinci konumuz ise, Sportif AŞ'lerin temettü dağıtımlarına ilişkin... Sportif AŞ'lerin borsada işlem gören birer şirket olarak temettü dağıtması size gayet normal gelebilir. Ancak dağıtılan temettünün nerden ve nasıl geldiğine bakıldığında olayın çok da doğal olmadığı görülür. Kulübün kendi fonlarının yanlış şirketleşme ve halka arz nedeniyle kâr dağıtım payı olarak kulübe ve üçüncü kişilere ödenmesi orta ve uzun vadede spor kulübü olan derneklerin finansal yapılarını nasıl olumsuz etkilediğini birazdan anlattığımızda tuttuğunuz kulübü düşünerek eminin çok üzüleceksiniz.

Olayın vahameti sadece kâr payı dağıtmakla sınırlı kalmıyor. Şirket ana sözleşmelerinde yer alan hükümler doğrultusunda kâr payı dağıtımı yapmak durumunda kaldığınızda öncelikle bu fonların finansmanını yapmak gerekiyor. Özellikle de kulüp dışına yapılan temettü ödemeleri nakit çıkışı anlamına geliyor. Buna bağlı bir diğer konu da, dağıtılan kâr payları üzerinden doğan stopajlar. Sportif AŞ gerek kulübe gerekse kulüp dışına yaptığı her temettü ödemesinde %15 stopaj kesmek zorunda. Vergi sorumlusu olarak dağıtılan temettülerin üzerinden kesilen stopajların sürelerinde de maliyeye ödenmesi gerekiyor.

Kulüpler kendi fonlarına faiz ödüyor

Olayın bir diğer boyutu da yazımızın giriş kısmında da vurguladığımız gibi, Sportif AŞ'lerin kulüplere borç olarak vermiş oldukları fonlar. Bunlar kanunlarımızda ticari iş olarak tanımlandığı için, Sportif AŞ'ler borç verdikleri her kuruş için Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümleri gereğince faiz tahakkuk ettirmek zorundalar. Kulüp doğal olarak bu faizi Sportif AŞ'ye ödemek durumunda. Bu da önemli bir fon çıkışı anlamına geliyor ki, burada gözden kaçmaması gereken konu şu: Sportif AŞ'ler, kulüplere gerçekleştirmiş oldukları bu fon transferleri GVK ve TTK düzenlemeleri gereği ticari olarak değerlendirildiği için Sportif AŞ'nin sağladığı  bu "finansman hizmeti" Sportif AŞ'ne ilave bir KDV yükü getiriyor. Zira Sportif AŞ hesaplanacak faiz üzerinden, kulüpten ayrıca bir de KDV tahsil etmek ve bu KDV'yi de süresinde Maliye'ye yatırmak zorunda.

Kısacası yanlış şirketleşme ve halka arzın kaçınılmaz sonucu olarak, durduk yerde kulüp kendi parasına stopaj, KDV ödemek durumunda kalıyor. Bu ödemeler ise fiili nakit çıkışı anlamına geliyor. Her nakit çıkışı bir finansman ve kaynak gerektirir. Bu kaynağı bulabilmek ise spor kulüpleri için bugün ciddi bir külfet. Soruyorum size, bugün hangi kulüp bu temettüleri ödeyecek kadar kâr; bu vergileri ödeyecek kadar gelir elde ediyor. Tamamen sanal bir dünya üzerinden gerçekleşen bu işlemler ne yazık ki, gerçek. Ve kulüpler bu uygulamalarla orta ve uzun vadede ne yazık ki aktiflerinin göz göre göre erimesine neden oluyorlar. Aktif erimesi ise finansal sıkıntı ve sorunları beraberinde getiriyor. Finansal sıkıntıların pratiğe yansıması ise kendisini rekabet üstünlüğünün zaman içinde yitirilmesi şeklinde somutluyor.

Kulüplerin VK ve TTK açısından bu önemli durumlarını gelirler başkontrolorü Murat Başaran ile görüşeceğiz. Murat Başaran uzun yıllardır maliyede ve bu kapsamda denetim  ve inceleme yapıyor, aynı zamanda sporun muhasebe ve hukukla ilintili kısımlarına ilişkin Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi'nde (FESAM) de yayınlanmış 27 tane çok önemli makalesi bulunuyor. Bu işin uzmanı olması nedeniyle biz de bu hafta bu konularda Başaran'ın görüşlerini aldık.

Kulüplerin şirketleşmesi ve halka arzlarına ilişkin bu sütunlarda ve Endüstriyel Futbol isimli kitabımızda çok detaylıca daha önceden durduğumuz için konuya tekrar değinmeyeceğiz.

TA- Murat uzun yıllardır vergi ve spor hukuku açısından kulüplere yönelik, kılavuz olabilecek nitelikte araştırma ve incelemelerin var. Kulüplerimizin halka arz ve şirketleşmelerini nasıl değerlendiriyorsun?

Halka açılma değil, saçılma!

MB- Bilindiği gibi spor kulüpleri farklı halka açılma modelleri benimsemişler ve uygulamışlardır.

Spor kulübü derneklerine ait bir kısım gelir/hak ve marklar dernekler ile AŞ'ler arasında çeşitli adlar altında düzenlenen futbol takımı/lisans, devir/kira/temlik sözleşmeleri ile AŞ'lere devredilmiştir. Çok kısa olarak değinmek gerekirse, kamuoyunu aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde ilan edildiği biçimde;

-Beşiktaş, futbolla ilgili tüm gelir ve giderlerini Beşiktaş Futbol Yatırımları AŞ adlı şirkete devretmiş durumdadır. 

Galatasaray ve Fenerbahçe ise çeşitli gelir ve gider kalemlerini bu şirketlere aktarmış bulunmaktadır. Galatasaray, Ali Sami Yen Stadı gelirleri dışındaki hemen hemen tüm gelirler bu şirkete devredilmiştir.

Fenerbahçe ise giderlerini,  gelirlerinin %10'u ile sınırlandırmıştır.

Fenerbahçe ve Galatasaray ise çeşitli biçimlerde vergi kanunlarının izin verdiği ve muhasebe genel kurallarına da uygun olarak giderlerini şirket dışı gösterebilmektedirler.

Uzun yıllardır tartışıldığı üzere, Galatasaray ve Fenerbahçe'de giderler kulüpte kalırken gelirler yatırımcı ile paylaşılmaktadır. Bu durum yatırımcı açısından avantaj sağlarken kulüpler açısından ciddi bir külfet oluşturmaktadırlar.

Beşiktaş ise farklı yapılanması sebebiyle  halka açılma yoluyla yaklaşık 14 milyon dolar kaynak toplamasına rağmen dağıttığı temettü miktarı sadece 1 milyon dolar civarındadır.

Galatasaray bilanço dönemi sonunda yani yılda 1 kez temettü dağıtırken Fenerbahçe 3 ayda 1 olmak üzere yılda 4 kez temettü dağıtmaktadırlar.

Bütün bunlar da gösteriyor ki, kulüplerimiz aslında halka açılmadılar, saçıldılar...

TA- Futbol kulüpleri aslında finansal sıkıntıları aşabilmek ve daha uygun ve uzun vadeli fonlara ulaşabilmek ve bu şekilde rekabet üstünlüğü sağlamak bakımından halka arza gidiyorlar. Bizim kulüplerimize halka arz yaradı mı? Örneğin borçlarını sıfırlayabildiler mi?

Spor kulüpleri yanlış şirketleşme ve halka arzın kurbanı oldular!

MB- Aslında sonda söyleyeceğimizi başında söyleyelim. Spor kulüpleri yanlış şirketleşme ve halka arzın kurbanı oldular!

Bizde ne yazık ki halka arzlar beklenildiği gibi olmadı. Baştan şirketleşmede yapılan hatalar ve buna bağlı olarak yapılan halka arzlar sonucunda bırakın borçların sıfırlanmasını, bu yanlış metotlar nedeniyle kulüplerin borçlulukları daha da arttı. Örneğin borçlarına bir bakarsak; spor kulübü dernekleri tarafından çeşitli vesilelerle kamuoyuna açıklandığı üzere;

-Fenerbahçe Kulübü Denetleme Kurulu raporunda, kulübün 2012 yılına kadar tahakkuku yapılmış 92 milyon 700 bin 162 dolar borcunun olduğu,

-Beşiktaş Jimnastik Kulübü Denetleme Kurulu Raporu'nda toplam borcunun 115.6 milyon TL olduğunu, bu borcun 50.6 milyon TL'sinin Kulüp Başkanı Yıldırım Demirören'e olduğu,

-Trabzonspor Kulübü Genel Saymanı Mahmut Aksu tarafından kendi sitelerinde yapılan açıklamada, kulübün planlı borcunun 40 milyon TL olduğu,

-Galatasaray Kulübü'nün 31 Aralık 2007 tarihi itibariyle konsolide borcunun toplam 223 milyon 487 bin 975 TL olduğu bilinmektedir.

Bu tutarların içerisinde kamu kurumlarına olan yapılandırılmış ya da yapılandırılmamış nitelikte, vergi, Sosyal Güvenlik Kurumu primi, 49 yıllığına kiralanan stadyumların kiraları ile TFF'ye olan borçlar var mı bilemiyoruz.

 Burada tabii TFF.'nin,  Kulüp Lisans Talimatı uyarınca gerekli onayları verdiğinden sonuçla, Talimattaki A, B ve C kriterlerini gerek dernek-gerekse AŞ'ler nezdinde bağlantılı olarak incelemiş, denetlemiş ve uygun bulmuş olduğunu kabul etmemiz gerekir.

TA- Son zamanlarda Sportif AŞlerin Kulüplere çok önemli tutarlara ulaşan borçlar verdiğini gözlemliyoruz. Biraz da bu konu üzerinde duralım. Sportif AŞ'ler kulüplere neden borç veriyorlar? Verilen tutarların yarım milyar TL'ye ulaştığını düşündüğümüzde, bu borçların geri ödenmesi ne derece mümkün?

Sportif AŞ'ye aktarılan paralar, hukuken kulübün değildir

MB- Aslında Sportif AŞ'ler Beşiktaş örneğini dışarıda tutarsak, aynı model. Gelir ağırlıklı bir model. Gelirlerin Sportif AŞ'lerde, giderlerin ise kulüpte kaldığı anlamsız ve rasyonel olmayan bir model. Hal böyle olunca bu paraların kulüplere nasıl dönmesini bekliyorsunuz? Aslında kulüp kendi gelirlerini Sportif AŞ'ne devir ve temlik etmiş; ancak bu paraya da ihtiyacı var. İşte o zaman Sportif AŞ'lerden borçlanma da bu şekilde başlamış oluyor. Ancak, ortada şöyle bir durum var. Sportif AŞ'lerin ayrı bir tüzel kişiliğinin olmasının yanı sıra, bu şirketlerin bazı hisselerinin üçüncü kişi ya da kulüp dışı kurumlarda olması konuyu çok hassaslaştırıyor. O zaman hukuki anlamda bu paralar kulübün parası olmaktan çıkıyor.

Örneğin, Galatasaray Sportif AŞ'nin, son bir yılda kulüpten alacağı yüzde 102, Futbol AŞ'den alacağı ise yüzde 43 artarak 198.7 milyon liraya ulaştı. Bunun üzerine hesaplanan 40 milyon TL'lik faizi de ekleyince ortaya acayip bir tutar çıkıyor.  Galatasaray Spor Kulübü bu  borçların  kapatılmasıyla ilgili olarak Kulüp ve Futbol AŞ ile geçen ay bir  protokol imzaladı. İmzalanan protokollere göre, Futbol AŞ ve kulüp, söz konusu borçların ödenmesi için 28 Mart 2010 tarihine kadar her türlü girişimde bulunacak. Ancak ben bunu pek mümkün görmüyorum. Aynı şey diğer kulüpler için de geçerli. Dolayısıyla bu paraların kulüpten tekrar Sportif AŞ'ler dönüşü bir hayli zor olacak.

Üç kulüp Sportif AŞ'lere 490 milyon TL borçlu!

Bugünkü gelinen noktada, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem gören üç kulübün, halka açık şirketlerine toplam borcu 31 Mayıs 2009 tarihli yıl sonu bilançoları itibariyle 491.9 milyon 257 bin liraya ulaştı. Borsadaki üç şirketin, söz konusu üç kulüpten alacağı, bu şirketlerin bilanço büyüklüğünün yüzde 82'sine ulaşmış bulunmaktadır. Galatasaray Sportif AŞ, yıl sonu bilançosunda kulüpten ve Futbol AŞ'den olan alacağı için 40.6 milyon TL tutarında faiz geliri tahakkuk ettirmiştir. Oktay Özdabakoğlu'nun 17.08.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde ele aldığı bu konuya ilişkin rakamlara bakarsak, çok çarpıcı sonuçlarla karşılaşırız. 

Halka açık şirketlerin 2008 karnesi (bin TL) 

  Trabzon Galatasaray Fenerbahçe Beşiktaş

Gelir 33.943 60.349 56.333 64.214

Brüt kâr 31.470 60.349 50.159 9.219

Faaliyet kârı 30.154 51.945 48.316 -1.741

Net kâr 38.112 88.265 63.837 -11.977

Aktif 142.119 323.265 132.194 158.469

Özsermaye 99.255 250.594 123.625 2.029

Sermaye 25.000 2.035 25.000 40.000

Kulüpten alacak 112.253 289.400 90.338 (*)

(*): Beşiktas Spor Kulübü aktif ve pasifiyle Sportif AŞ'ye devir olduğu için bir alacak bulunmamaktadır.

TA- Peki bir de Sportif AŞ'lerin temettü dağıtım olayı var. Biraz da bunun üzerinde duralım.

Olmayan kârlar dağıtılıyor!

MB- Evet, bu konu gerçekten çok ilginç. İlginç olduğu kadar da çok önemli. Çünkü, ben bu konuyu senin gibi Türk futbolunun bir kanayan yarası olarak görüyorum. Yine konunun başında söyleyelim: Olmayan kârlar dağıtılıyor. Bugün hangi kulübün bu kadar kâr payı verebilecek kadar kârı ve bu kârı elde edebilecek geliri var ki?

Kulüplerimizin dağıttığı kâr paylarına bir bakalım.  İMKB verilerine göre:

Galatasaray A.Ş. 2002-2009 yılları arasında (01.06-31.05 özel hesap dönemleri için) 167.594.103,08 TL;

Fenerbahçe AŞ 2004-2009 yılları arasında (01.06-31.05 özel hesap dönemleri için) 154.749.650,78 TL;

BJK AŞ 2003-2009 yılları arasında (01.06-31.05 özel hesap dönemleri için) 346.741,80 TL;

Trabzonspor AŞ 2005-2009 yılları arasında (01.06-31.05 özel hesap dönemleri için) 66.277.387,32 TL temettü gerçekleştirdiler.

TA-Aslında Sportif AŞ'lerin kâr payı adı altında üçüncü kişi ya da kurumlara ödeme yapması, kulüp fonlarının kulüp dışına transferi anlamına geliyor. Bugüne kadar hangi kulüp ne kadar üçüncü kişilere ödeme yaptı? Bunun  orta ve uzun vadede kulüplerin aktiflerini eriteceğini düşünüyorum. Senin yorumun ne olur? 

Kulüplerin aktifleri eriyor

MB- Kesinlikle seninle aynı görüşteyim. Bu durum çok vahim bir hal aldı. Kulüplerin orta ve uzun vadede aktiflerini eritici bir özelliği var. Bu nedenle Galatasaray Futbol AŞ ile Sportif AŞ'yi birleştirmeye çalışıyor. Bu sorunu en yakıcı şekilde Galatasaray yaşadığı için, tehlikeyi ilk gören onlar oldu... Henüz diğer kulüplerimiz bu konuya eğilmediler. Aslında Fenerbahçe de SPK'ya başvurarak, %10 olan gider payını %20'ye çıkartmak istiyor.

Halka arz gelirinin üzerinde üçüncü kişilere temettü ödediler

Bu konuda Referans Gazetesi'nde 19.08.2009 tarihinde Oktay Özdabakoğlu tarafından yazılan makalede de gösterildiği gibi, Fenerbahçe Sportif Hizmetler'in 2003-2008 yılları arasında dağıttığı toplam temettü tutarı 257 milyon 572 bin liraya ulaştı. Söz konusu temettünün 218 milyon 936 bin lirası şirketin yüzde 85'ine sahip olan Fenerbahçe Kulübü'ne verilirken, halka açık olan yüzde 15'lik kısma ise 38 milyon 635 bin liralık temettü ödemesi yapıldı. Fenerbahçe'nin halka açık kısmının da yaklaşık yüzde 90'ını yabancı yatırımcıların elinde bulunuyor. Galatasaray, 2001-2006 yılları arasında dağıttığı 169.8 milyon TL'lik temettünün, 62 milyon TL'sini kulüp dışına ödedi.

Kulüp dışına ödenen temettü (bin TL)

Yıl F. Bahçe G. Saray

2001 - 10.910.576

2002 - 11.799.591

2003 1.681.015 17.102.244

2004 6.802.543 10.231.437

2005 6.700.757 7.660.308

2006 6.869.911 4.377.262

2007 7.859.479 -

2008 8.722.227 -

Toplam 38.635.932 62.081.418

Kaynak: Oktay Özdabakoğlu, Referans, 17.08.2009.

 Bu durum öyle bir hal aldı ki, Üçüncü kişilere ödenen temettüler halka arz gelirini aştı. Halka arz geliri 39 milyon TL olan Fenerbahçe'nin bugüne kadar kulüp dışına ödediği temettü 38.6 milyon TL'ye ulaştı.

Halka arzda  28.3 milyon TL gelir elde  eden Galatasaray'ın ise halka arzdan bu yana ödediği temettü tutarı halka arz gelirinin iki katına ulaştı.

Kulüplerin halka açıklık oranları (%)

Galatasaray 47.44

Beşiktaş 28.80

Fenerbahçe 24.34

Trabzonspor 16.02

TA- Kulüp dışına ödenen temettüler, bir yerde kulüpten fon çıkışı anlamına geliyor. Olayın bir de vergi sorumluluğu kısmı var. Biraz da bundan bahsedelim...

Dağıtılan temettü stopaj yükümlülüğü getiriyor

MB- Evet olayın bir de o boyutu var. Kulüp durduk yerde temettü dağıtınca doğal olarak Stopaj sorumluluğu ortaya çıkıyor.

Sportif AŞ'ler tarafından GVK 75/1,2 ve 3 bentlerine göre dağıtılan kâr payları üzerinden %15 tevkifat yapılacaktır. Bu düzenleme gereği, gerçek kişiler, vergi mükellefi olmayanlar, vergiden muaf kurumlar(dernekler, iktisadi işlenmeler ve AŞ'lere) yapılan kâr payı ödemelerinden %15 vergi kesilecektir. Şüphesiz aktarılan kâr payının bileşiminde yer alan hasılat, dernekler tarafından sözleşme ile AŞ'lere devredilen gelir ve kazanç unsurları olmaktadır. KVK 4/J bendi düzenlemesi gereği gerekli şartları taşımaları halinde İşlemin tarafları, gerek AŞ'ler gerekse derneğe ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisinden muaf bulunmaktadırlar.

TA- Sportif AŞ'lerin kulübe verdiği borç paralardan bahsetmiştik. Bunun da önemli vergisel boyutu var. Bu da kulüplerden nakit çıkışına yol açıyor. Biraz da bu konuyu açar mısın?

Sportif AŞ, KDV ödemek durumunda

MB- Sportif AŞ'ler ile kulüplerin kendi aralarında yapmış oldukları her türlü iş ve işlem GVK ve TTK düzenlemeleri gereği ticaridir ve KDVK'nın 1. maddesi uyarınca KDV'nin konusuna girmektedir. 55 seri numaralı genel tebliğ düzenlemeleri saklı olmak kaydıyla aralarında gerçekleştirmiş oldukları fon transferleri "finansman hizmeti" olarak verginin konusuna girmekte, hesaplanacak faiz üzerinden KDV doğmaktadır. KDV mantığı gereği indirim mekanizması geçerli olsa da işlem aslında taraflar arasında bir fon akımına neden olacak büyüklüktedir.

Örneğin Galatasaray Sportif AŞ, yıl sonu bilançosunda kulüpten ve Futbol AŞ'den olan alacağı için 40.6 milyon TL tutarında faiz geliri tahakkuk ettirdi. Buna göre Sportif AŞ 7.3 milyon TL KDV ödemek durumunda...

TA- Murat bir konu daha dikkat çekiyor. Normal ticari yaşamda bir işletme KDV alacaklarından, KDV borçlarını mahsup edebiliyor. Ancak burada farklı tüzel kişilikler ve gelirlerin Sportif AŞ'de; giderlerin de kulüpte olması nedeniyle KDV mahsuplaşması da yapılamıyor. Bu da önemli bir nakit kaybına yol açmıyor mu?

MB- Çok haklısın. Olayın görünmeyen yüzlerinden birisi daha... Gerçekten de burada bir mahsuplaşma imkanı hukuken olmadığı için, Sportif AŞ sağladığı finansman hizmetinden dolayı, oluşan faiz üzerinden doğan KDV'yi maliyeye yatırmak durumunda kalıyor. Bu çok ama çok önemli bir nokta. Yine burada da ciddi bir nakit kaybı var.

Sonuç

TA-Sonuçta toparlayacak olursak; yaptığım hesaplamalara göre Sportif AŞ'lerin bugüne kadar dağıtmış oldukları toplam temettü tutarı 388 milyon 366 bin TL'ye ulaşmış durumda. Bu temettü tutarı üzerinden hesaplanan stopaj tutarı ise 58 milyon 255 bin TL olup bu tutarı, Sportif AŞ'lerin vergi sorumlusu sıfatıyla maliyeye stopaj olarak ödemeleri gerekiyor. Yine ayrıca Sportif AŞ'lerin kulüplere vermiş oldukları borç tutarlar üzerinden tahakkuk ettirmek durumunda oldukları faiz tutarı da sadece bu yıl 74 milyon TL'ye ulaşıyor. Geçmiş yılları da dikkate aldığımızda bu tutar 150 milyonTL'ye kadar yükseliyor. Bu tutar üzerinden de hesaplanan KDV yükü 27 milyon TL civarında. Yani bütün bunlar tüm kulüpler için bir fon çıkışı anlamına geliyor ki, bu fonun tutarı da toplam 235 milyon 255 bin TL'ye karşılık geliyor. Dört kulübün halka arz gelirleri toplamının 119 milyon 733 bin TL olduğu dikkate alındığında, kulüplerin yerine getirmek zorunda oldukları yasal yükümlülükler toplamı halka arz gelirinin %196'sına ulaşıyor... Bu durumdan kulüplerimiz nasıl kurtulacak? Bu yapı devam edebilir/sürdürülebilir mi?

MB- Hesaplamaların gerçekten çok çarpıcı. Olayın bu yönüne bakılmadı bugüne kadar. Çok enteresan bir sonuçla karşı karşıyayız. Bu yapı sürdürülemez. Tamamıyla yanlış şirketleşme ve halka arzın getirdiği bir enkaz bu. Bu enkazın altından kalkmak ta sanıldığı kadar kolay olmayacak. Akla ilk gelen, borsadaki  bu şirket hisselerinin  kulüpler tarafından hemen toplanarak, bu şirketlerin kotasyondan çıkartılması. Ama bunun için de halka arz gelirinin üzerinde belki de 3-4 katı bir paraya ihtiyaç var. Bu finansmanın sağlanması bugünün koşullarında çok da mümkün görünmüyor... Bu nedenle önümüzdeki günlerde bu kulüplerimizin bozulan mali yapılarının sportif performansa olumsuz etki yapacağını düşünüyorum. Umarım yanılırım...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar