SPK’dan foreks piyasasına acı fren
Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) foreks piyasası için yaptığı düzenleme günlerdir tartışılıyor. Yatırımcı foreks işlemlerinde düşük miktarlı sermaye ile yüksek miktarlı işlem yapabiliyor. Buna kaldıraç sistemi deniyor. SPK kaldıraçlı işlemlerde 1’e 100 olarak uygulanan kaldıraç oranını 1’e 10 olarak değiştirdi. İşlemlere 50.000 TL alt limit getirdi.
Olayı herkes kendi açısından değerlendiriyor. Ülkemizde kaldıraç oranı 1’e 100 gibi dünya standartlarının çok üzerindeyken yorum yapmayanlar, bugün ‘‘Kaldıraç oranı 1’e 10 değil, 1’e 25 olmalıydı’’ gibi görüşler dile getiriyorlar. Bu piyasaların dinamiklerini hiç bilmeyen kişilerin uzman gibi fikirler yürütmesi tuhaf oluyor. Uzun yıllardır farklı konularda finans eğitimleri veriyorum. Ülkemizde finansal okuryazarlık seviyesinin çok düşük olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Finans piyasalarında bu zafiyeti paraya çevirmek isteyen art niyetli kurumlar olabiliyor. Yıllar önce katıldığım bir konferansta bir finansçıyla tanıştım. Sohbet foreks işlemlerine geldi. Daha önce foreks işlemlerine aracılık eden küçük bir kurumda çalışıyormuş. Bu konuşmanın geçtiği dönemde bu piyasa başıboş bırakılmıştı. SPK denetimi yoktu. Bana; ‘‘Hocam bu işlemleri yapan yatırımcı, yüzde 90 olasılıkla koyduğu parayı kaybediyor. Yüzde 10’luk riski foreks şirketleri güle oynaya alıyor. Şanslı bir yatırımcı para kazanırsa, foreks şirketi işlemlerin yapıldığı platformu dondurabiliyor. Sistemi tekrar başlatan yatırımcı, kar zarar bölümünün sıfır olduğunu görüyor. Yatırımcı elindeki telefon numarasını çeviriyor. Karşısındaki kişi yapılacak bir şeyin olmadığını, sorunun uluslararası piyasalardan kaynaklandığını söylüyor’’. Yukarıda da belirttiğim gibi o dönemde foreks mağdurlarının şikayet edeceği bir merci yoktu. Bu vahşi piyasa, 2011’de SPK denetimine girdi. Siz bugün piyasada konuşulan kayıp kazanç oranlarına bakmayınız. SPK’ya göre bu piyasadaki kayıp kazanç oranı yüzde 80’li seviyelerdedir. Yukarıdaki hikayede bu oran yüzde 90 idi. Aradan altı sene geçmiş. Yatırımcının risk algılamasıyla ilgili pek bir şey değişmemiş. İnternette uyduruk reklamlar dolaşıyor. Reklamlarda bu işlemlerden sürekli kar edildiği gibi gerçeğe aykırı ifadeler kullanılıyor. Bunlardan etkilenen kişiler de ellerindeki sınırlı tasarrufları bu alana yönlendiriyor. Parayı sonunda kaybediyor.
Sermaye piyasalarının temelinin sağlam olduğu ülkelerde, bir mağduriyet durumunda foreks yatırımcısı tüketici mahkemelerinde dava açabiliyor. Bizde sadece ticaret mahkemelerinde dava açılabiliyor. Yargıtay aşaması da hesaba katılırsa, ticaret mahkemelerinde açılan davalar yıllarca sürüyor. Yargılama maliyeti de yüksek oluyor. Mağdurlar açısından tam bir çıkmaz sokak. Bir piyasada bu kadar mağdur varken piyasanın düzenleyicisi bazı önlemler almak zorundaydı. Tabii bu konu, düzenleme öncesinde foreks şirketleriyle konuşulabilirdi.
Aracı kurumlar açısından sancılı bir süreç başladı. Foreks işlemleri bu kurumların büyük gelir kaynağıydı. Finans sektörü zaten doğru dürüst istihdam yaratmıyor. Finans piyasalarına ilgi duyan, kendini geliştirmeye çalışan öğrencilerime uzun süredir, ‘‘Sektörde iş bulmak çok zor. Başka alanlara yönelin’’ tavsiyesinde bulunuyorum. Bu düzenlemenin, nitelikli insan yetiştiremeyen finans sektörüne darbe vuracağı açıktır. Aracı kurumlarda maalesef çok sayıda insan işten çıkarılacak.