Spekülatif camia ne istiyor?
Seçim geldi geçti. Hükümetin önünde önemli gündem maddeleri bulunuyor. Sızan haberlere göre, ekonomiyi soğutma amacıyla ciddi bir tedbir paketi hazırlanıyor. TCMB'nin aldığı önlemlerin, henüz istenen sonuçları vermemesi sıkıntı yaratıyor. Geçen hafta da yazdım. TCMB Başkanı Başçı'nın mevcut politikadan kolayca vazgeçeceğini düşünmüyorum. Munzam karşılıklarda yeni artışlar gelebilir.
Banka ekonomistlerinde, 'TCMB son çeyrekte faiz artırır' görüşü hakim. Ben faiz artırımı beklemiyorum. Son enflasyon rakamı kafaları biraz karıştırmış olabilir. Yüzde 7.17'lik rakam, önümüzdeki aylarda artış da gösterebilir. Enerji ve gıda fiyatlarının enflasyon üzerindeki etkisi açık biçimde görülüyor. Bu etki azalabilir. Ekonomimizin çok duyarlı olduğu petrol fiyatları dönemsel zirveye ulaştığında, 'Artışın yüzde 20-25'lik kısmı spekülasyondan geliyor' yorumunu yapmıştım. Dünya piyasalarında büyük bir spekülatif camia var. Bu topluluk, bütün gücünü Fed politikalarından alıyor. Geçenlerde bir televizyon programında, Wall Street'ten büyük bir fonun yöneticisi ile beraberdim. Fon yöneticisi; 'Wall Street, Fed politikasının başarısız olduğunu düşünmeye başladı' yorumunu yaptı. Bu gönül değişikliği niçin? Fed son iki yıldır; borsaları, emtia fiyatlarını pozitif etkileyen bir politika uygularken sorun yoktu da, yeni bir tahvil programı açıklamadığı için mi başarısız oldu? Bu politikanın reel ekonomiye fazla bir katkısı olmadı, ancak finans sektörü bundan büyük fayda sağladı. Banka karları, çalışanlara verilen ikramiyeler kriz öncesindeki seviyelere döndü. Tabii spekülatif camia, istediği yeni tahvil programını alamadığı için tedirginlik yaşıyor. Amerikan ekonomisi ile ilgili negatif raporlar yayımlamaya başladılar. Fed politikasının verdiği psikolojik etki ile coşan piyasalar, ekonomik verilere fazla takılmıyordu. Likidite sinyali gelmeyince, datalara verilen önem de arttı.
Fed, uyguladığı politikanın zararlarını kabul etmiyor. Oysa bu politika; balonlar yaratıyor, yapısal reformları yavaşlatıyor, tüketiciyi emtia kanadından vuruyor. Fed yeni bir paket açıkladığında; borsalar tekrar yükselecek, petrol fiyatı artmaya başlayacak. İnsanlar, borsadaki yükselişin yarattığı 'varlık etkisi' ile kendilerini önce daha zengin hissediyor. Fakat enerji ve gıda fiyatları da arttığı için, borsadaki yükselişin getirdiği varlık etkisi giderek azalıyor. Yeni bir tahvil alım programı açıklanırsa, benzer bir süreç yaşanacak. Politika yapıcıların görev süreleri sınırlı olduğu için, sorunları öteleme mantalitesi baskın çıkıyor. Aynı yaklaşım, AB'de de görülüyor. Gerçek sorunları çözmeyeceği bilindiği halde, Yunanistan'a yeniden para yardımı yapılıyor. Problemler yeter ki ötelensin.
Vergi teşviklerinin bitmesinin direkt etkisi, yeni bir tahvil programının açıklanmamasının psikolojik etkisi ile birleşince, ABD ekonomisine yönelik beklentiler iyice düşebilir. Ekonomik büyüme istenilen oranı yakalayamadıkça, borsalara daha az para girebilir. Moraller bozulabilir. Makro veriler kötüleştikçe, ekonomi yönetimi ve Fed üzerindeki baskı artabilir. 2012'deki başkanlık seçimini unutmamak gerekiyor. İşsizlik oranı yüzde 8'in üzerindeyken, tarihte hiçbir ABD Başkanı ikinci kez seçilememiş. Fed bir noktada tekrar devreye girebilir. Zamanını kestirmek kolay değil. En azından yaz aylarında olmayacağı söylenebilir. Petrol fiyatı bir yüzde 20 daha düşerse, Fed'in eli güçlenebilir. Yeni bir program açıklama konusunda manevra alanı kazanır.