Sözleşmelere TL şartı hangi kaygıyla getirilmiş olabilir?
Genel yorumu hemen aktaralım; bu şartın getirilmesi dövizin daha da artacağından kaygı duyulduğunun bir anlamda itirafıdır.
Hadi “dövizin artacağı kaygısı” ifadesini yumuşatalım; bu karar dövizin artık çok aşağı gitmeyeceğinin görüldüğüne işarettir.
Dövizin yeni ataklarla yükselebileceği kaygısı yaşanmıyor olsaydı... Ya da dövizde hızlı bir geri dönüş beklenseydi... Büyük olasılıkla bu günlerdeki kur düzeyinden gerçekleşecek olan TL’ye dönüş şart koşulur muydu?
Çok muhtemeldir ki sözleşmeler TL’ye çevrilirken güncel kura yakın bir kur kullanılacak. Varsayalım güncel kur dolarda 6, euroda 7 lira düzeyinde.
Dolar cinsinden kira ödüyorsanız ve 6 liralık kurdan TL’ye dönüyorsanız çok açık ki doların 6 liranın üstüne çıkacağından kaygı duyuyorsunuzdur. O yüzden 6 liraya dünden razısınız. Gerçi zaten, “Hayır ben dolar olarak ödeme yapacağım” deme şansınız da yok.
Bu kaygı, bireysel olmanın ötesinde. Böyle bir karar alınması doların gelecekte daha da yukarı gidebileceğine dönük kaygının yönetim tarafından da paylaşıldığı anlamına gelmiyor mu?
Dolar örneğin 5 liraya, örneğin daha aşağıya inecekse ve herkes dolardan kaçacak bir duruma gelecekse neden TL’ye geçiş zorunlu hale getirilsin ki?
Taraflara örtülü biçimde “Gelin 6 lira civarındaki kurdan anlaşın ve TL’ye geçin” demek, bir anlamda “Artık doların bu düzeyin altına inmeyeceğini kabullenin” demekten farklı anlam taşımaz.
Enflasyon rahatsız etmeye başladı
Kararın uygulanmasında bir dizi sorunla karşılaşılacak. Özellikle bazı sektörlerde... Gazeteniz Dünya’da bu konu 14 Eylül’de detaylı olarak işlendi. Biz bugün konunun başka yönlerine değinmek istiyoruz.
En temel soru, girişte de belirttik, böyle bir karara neden gerek duyulduğu. Döviz az el değiştirsin ve böylece kur düşsün amacı mı var? Öyle anlaşılıyor; ama bu durumda döviz cinsinden sözleşmelere çok büyük önem atfetmiş olmaz mıyız? Ne yani dövize talep doğuran ve dövizin artmasına yol atan en büyük etken döviz cinsi sözleşmeler mi?
Aslında ekonomi yönetimini rahatsız edenin dövizdeki artış kadar döviz artışı bahane edilerek yapılan zamlar olduğu gözleniyor. Bunun için de fiyat artışının en büyük bahanesi olarak ön plana getirilen kur artışının etkisi bir yönüyle önlenmeye çalışılıyor. Ama kur artışı ekonomiyi ve fiyatları yalnızca kiralar yönüyle etkiliyor değil ki...
Hangi kurdan dönülecek?
Kararın en çok tartışma yaratacak yönlerinden biri TL’ye dönüş sırasında hangi kurun uygulanacağı olacak.
Kararda bu konuda bir ayrıntıya yer verilmemiş olması büyük ihtilaflar yaşanmasına yol açacak bir eksiklik olarak görülüyor. Kararda, mevcut sözleşmelerde TL’ye dönüşte kullanılacak kurla ilgili bir düzey zikredilebilir ya da “TL’ye dönüş yapılan gündeki Merkez Bankası kuru esas alınır” şeklinde bir ifadeye yer verilebilirdi.
Ama şu da bir gerçek; bazı kiralar düşük kurdan sabitlendi, şimdi güncel kur daha yüksek. Tarafl ar yeniden el sıkışırken ne olacak, belli değil.
Güncel kurdan kira ödenirken TL’ye geçişte kiraya veren örneğin “Dolar yakında 7 olur, gel 6.5’ten anlaşalım” diyecek, kiracı tersini yapmaya çalışacak.
Orta noktada buluşmak herkes için kolay olmayacak ve bir dizi ihtilaf yaşanacak. Bu ihtilaflarda önce arabulucu, sonra mahkemeler mi devreye girecek, nasıl uzlaşılacak, bilinmiyor.
Kaldı ki tanınan otuz günlük süre çok az bulunuyor. Böylesine radikal bir kararın uygulanmasına, taraflara en az bir yıl süre verilerek geçilmesi gerektiği, oysa tanınan sürenin yalnızca bir ay olduğu özellikle vurgulanıyor.
Döviz tasarrufu sağlar mı?
Cumhurbaşkanlığı kararının ilk cümlesindeki “Türkiye’de yerleşik” ifadesini gözden kaçırmayalım. Yani taraflardan birinin yurtiçi yerleşik olmadığı durumlarda TL’ye geçiş söz konusu değil, bu durumdakilerin sözleşmesi eskiden olduğu gibi döviz cinsinden devam edecek. TL sözleşmeye geçiş, iki taraf da Türkiye’de yerleşik ise zorunlu.
Sözleşmenin iki tarafının da yurtiçi yerleşik olması durumunda döviz cinsinden işlem yapıldığında aslında döviz Türkiye ölçeğinde bir cepten diğer cebe giriyordu. Yani bu uygulama yüzünden döviz talebinin tırmanması söz konusu değildi. Dolayısıyla şimdi dövizden TL’ye geçilecek olması ve yeni sözleşmelerin de TL cinsinden yapılması zorunluluğunun getirilmesi ne dövizde elimizi çok rahatlatır, bağlı olarak ne de döviz kurlarının gerilemesini sağlar. Kur önümüzdeki dönemde bir miktar gerilerse de bunun nedeni bu karar olmayacaktır.