Sözleşme yapmak ya da yapmamak: İşte bütün mesele bu

VERGİ PORTALI
VERGİ PORTALI [email protected]

Güneri GÖZÜAÇIK

Değerli DÜNYA okurları, bilindiği üzere Borçlar Kanunu’nun sözleşme özgürlüğünü düzenleyen maddesi gereğince tarafl ar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler. Her ne kadar tarafl ar, sözleşme düzenleyip düzenlememe ya da kanuni kısıtlamalar saklı kalmak kaydıyla içerik konusunda, kural olarak özgür olsalar da bazen mali yükümlülükler bu düzenlemeleri geçersiz kılabilmektedir. 

Sözleşme özgürlüğü ve damga vergisi bilmecesi 

Çağdaş hukuk sistemleri ispat alanında serbest ispat ve kanuni ispat olmak üzere iki temel prensip belirlemiştir. Günümüzde özel hukuk alanında kanun koyucular daha çok kanuni ispat prensibini benimsemektedirler. Bu prensip uyarınca ispat ancak kanun koyucu tarafından belirlenen deliller vasıtasıyla mümkün olabilmektedir. Türk hukukunda özel hukuk davalarında ise senetle ispat kuralı geçerlidir. Buna göre, ihtilafın ortaya çıkmasından önce eşit koşullarda bulunan tarafl ar, aralarındaki özel hukuk ilişkisini yazı ile tespit etmeli ve bunları bir belgeye bağlamalıdırlar ki ancak böylece senede bağlanmış işlemler hukuki himaye görebilsin. Ancak görebildiğimiz kadarıyla özellikle ticari hayatta, “senetle ispat” ve “sözleşme özgürlüğü” müesseseleri oluşabilecek damga vergisi yükü nedeniyle tam işlerlik kazanamayabilmektedir. Daha çok şirketlerden oluşan tarafl ar, düzenlenen sözleşmelerde damga vergisine matrah oluşturabileceğinden bahisle, işin icabı olan tüm detaylara bu belgelerde yer verememektedirler. Bu yaklaşımın, özellikle konunun dava konusu yapılması durumunda ispat açısından çeşitli zorluklar yaratabileceği muhtemeldir. 

Vergi alacağı zaman aşımına uğradı, peki ya damga vergisi? 

 

Vergi hukukunda zaman aşımı; süre geçmesi suretiyle vergi alacağının ortadan kalkmasını ifade eder. Öyle ki, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına da bakılmaz. 

Vergi hukukunda tahakkuk (tarh) zaman aşımı ve tahsil zaman aşımı olmak üzere 2 çeşit zaman aşımı söz konusudur. Bunlardan tahakkuk (tarh) zaman aşımı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda; tahsil zaman aşımı ise, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. 

Tarh zaman aşımına göre, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren başlayarak 5 yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler tahakkuk zaman aşımına uğrar. Örneğin 2014 yılında düzenlenen bir sözleşmenin damga vergisi kağıdın düzenlendiği anda doğar. Bu örnekte, 2019 yılı sonuna kadar tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergi zaman aşımına uğrayacaktır. 

Ancak kanun koyucu, konu damga vergisi olunca, vergi alacağının zaman aşımına uğraması ile ilgili özel bir düzenleme yapma gereği duymuştur. Buna göre, damga vergisine tabi olan ve tahakkuk zaman aşımı süresi dolan kağıtların hükmünden zaman aşımı süresi sona erdikten sonra yararlanılması durumunda, bu kağıtlara ait vergi alacağı yeniden doğacak ve kağıdın hükmünden yararlanan kişi ya da kişilerden tahsil edilecektir. 

Bir türlü zaman aşımına uğramayan vergi 
Bu kapsamda örneğin grup şirketleri arasında var olan kredi ilişkisi gereğince süresiz olarak düzenlenen damga vergisi ödenmemiş bir sözleşme için, tarh zaman aşımı süresinden sonra vergi idaresi herhangi bir talepte bulunamayacaktır. Ancak zaman aşımı süresinin dolmasından sonra tarafl ar arasında önceden var olan kredi ilişkisinin devam etmesi halinde ise, kullanılmaya devam edilen kredi nedeniyle sözleşmenin hükmünden faydalanılmakta olduğu kabul edilecek ve yeniden sözleşme düzenlenmese dahi vergi doğacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar