Sözel müdahalede tasarım hatası!..
Geride bıraktığımız hafta genelinde yaşanan iki gelişme piyasaları sarstı, derin izler bırakarak beklentileri bozdu. Kimyasal silah kullanımı gerekçesi ile Suriye’ye müdahale konusunun ön plana çıkması küresel düzeyde riskten kaçınma eğilimini tetikledi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı’nın gelişmeleri kontrol altında tutmaya yönelik sözel müdahalesi ise geri tepti. Durum böyle olunca evdeki hesaplar çarşıya uymadı, yatay salınım sergilemesi beklenen finansal piyasalarımız gerildi. Türk Lirası değer kaybında yeni rekorlar kırarken, sermaye piyasaları satış baskısı altında bunaldı. Suriye’ye ilişkin gerginliğin azalması ile birlikte kayıpların bir kısmı geri alındı, fakat beklentilerdeki olumsuzluk düzeyi hafta başındaki seviyelere gerilemedi.
Sözel müdahalelerde etkili olabilmek için doğru zamanda, kredibilitesi artabilecek doğru söylem özel bir önem taşır. Yanlış bir zamanda itibarı azaltabilecek bir söylemle piyasalarla inatlaşmak ise kaçınılması gereken bir durumdur. Mevsimlik olarak ekonomik aktivitenin artacağı, iş stoklarının düşük olduğu bir dönemde Türk Lirası’nda yaşanacak değer kayıplarının enflasyon üzerindeki etkisi öngörülenden yüksek olur, beklentiler kademeli olarak bozulur ve hele hele küresel koşullarda olumsuzlaşıyor ise gelişmeleri kontrol altında tutmak imkansızlaşıyor. Böyle bir durumda başta Merkez Bankası olmak üzere ekonomi yönetimi durumu söz konusu olumsuz yörüngeye girmesini önlemek adına sabırsızca bir şeyler yapmaya çalışabilir. Anadolu Ajansı’nın Finans Masası Programı’na konuk olan TCMB Başkanı’nın müdahale amaçlı söylemlerini bu çerçevede değerlendirmek daha isabetli olabilir. Teşhis ve niyet makul, fakat sonuç olumsuz.
Konuşma içeriği sözel müdahalenin yerli yatırımcılara yönelik olduğunu düşündürüyor, belli ki olumsuz fiyat hareketlerine katkı yapmayan, ancak gücü yettiğince destekleyen bu unsurlardan daha fazlası isteniyor. Fakat bu süreçte devreye sokulan söylemlerin yabancılar üzerindeki etkisi ihmal edilince evdeki hesap çarşıya uymuyor. Bu durum yerli yatırımcıların da kafasını karıştırıyor can yakıcı fiyat hareketleri bundan sonraki muhtemel tercihler konusunda sıkıntı yaratıyor, güvensizlik üretiyor. Faizlerin yılsonuna kadar yükseltilmeyeceği, bilançoda dış varlıklar aleyhine ve iç varlıklar lehine değişim istenildiği yolundaki söylemlerin yabancıları net bir şekilde tedirgin ettiği ve ortaya çıkan sonucun yerlileri çaresizleştirdiği söylenebilir.
Faizler ve bilanço yapısı ile ilgili olarak Federal Reserve Başkanı aynı şeyleri söylese küresel ölçekte risk alma isteği artabilir, ancak aynı şeyi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı söyler ise Türkiye riskinden kaçınma eğilimi tetiklenmiş olur. Doların değer kaybı Federal Reserve pek rahatsız etmez fakat Türk Lirası’nın daha fazla değer kaybetmesi hem TCMB hem de Türkiye ekonomisine ilişkin beklentiler açısından yıkıcı sıkıntılar yaratabilir. Olumsuz eğilimleri önce kontrol altına alayım ve sonra hedeflerim doğrultusunda yönlendireyim der iken binilen dal kesilmiş olur...