Söz
Söz söylemek, söz dinlemek… Türkçe’de söz ile başlayan birçok fiil var. Söz anlatmak, söz kesmek… Sözlüklere bakın çok şaşırtıcı! Hayatımızda inanılmaz yere sahip bu üç harf. Yaşantınızı sürdüreceğiniz kişiyle söz keser, onunla bir yola çıkarsınız. Verdiğiniz her sözü tutabilir misiniz? Adabınıza, edebinize söz getirmemek için çabalarsınız, nafile! Bu tuzaklara hepimiz en az bir kere düşeriz. “Çok söz yalansız olmaz” der büyüklerimiz. Çok konuşandan korkmak gerek. Sizi şaşırtabilir. Söz altında kalmamaya çalışır, debelenirsiniz. Size söz düşmez bile! Söz götürenler / getirenler hiç bitmez ama sonuca da varılmaz onlarla. Söz aramızda derler. İşte en büyük yalan! Ağızdan ağıza dolaşırsınız. Sözünü tutmaz karşıdakiler. Söz yetiştirmek birçoğunun vazifesidir. Sözünde duramaz çünkü. Yer sözünü…
Bakınız, ne çok dokunur bu kelime hayatınıza. Şekil verir, şekil değiştirir, değiştirtir kararlarınızı. Artık o güvendiğiniz kişiye söz etmez, ettirmezsiniz. Duramamıştır verdiği sözde. Karakter burada devreye girer. Laf ağızdan çıkınca artık size ait değildir. Kim bilir kimlere meze olur. Sözünü geri alsa da artık hiçbir önemi kalmamıştır. Kim olduğunuzun aynasıdır ağızdan çıkan. Sizin kimliğinizi yansıtır. Vaziyetinizi, hislerinizi düşüncelerinizi karşı tarafa aktarır. Konuşurken sizden dökülen sözler kimliğinizi yansıtır hemen. Belki de ondandır birçok şeyi yazılı paylaşmak. Avukatlar belgeli konuşur, haklılar. Söz uçar, yazı kalır zira. Sözünü esirgemeden konuşmak hep insana mahsustur. Ağızdan çıkan her şey size yapışır kalır. “Dolayısıyla” aman dikkatli olalım.
“Söz gümüşse sükut altındır.”