Soyut Şeyler

Güven BORÇA
Güven BORÇA NASIL YAPMALI [email protected]

Ürün odaklı Türk sanayicisinin iş modeli kabaca şöyledir; Önce fabrikayı kur. Sonra yurt içinde veya dışında gördüğün, yani piyasası olan bir ürünü üret. Ucuza üret. Her ilde iyi bayiler bul ve pazarlamayı onlara teslim et. Duruma göre reklam yap. Duruma göre fiyat kır. Sonra yeni ürünler çıkar. Sonra? Yine yeni ürünler çıkar, yine fiyat kır… Aynen futbol takımı yöneticilerimizin “transfer” dışında bir oyun alanı, uzun vadeli planı olmaması gibi. Ürün ürün ürün… Transfer transfer transfer…

Tabi arada gelişmeler de gösterdik. Mesela yurt dışına açıldık ama orada da kuralı bayiler koydu, biz kanalı yönetemedik. Fuarlara gidip gidip geldik. Markasız, yatırımsız fasoncu zihniyetle ihracatı artırdık ama katma değeri artıramadık. Perakende alanında da taklidi aşamadık genel olarak. Herkes kahve zinciri açıyorsa biz de kahve zinciri açtık, örneğin çay mekanlarına kafa yormadık, riske girmedik. Teknolojiye, argeye vakit ve nakit ayırmadık. Aşağıdaki tablo her şeyi özetliyor. Türk şirketlerinin toplam değerinin üçte ikisi fiziksel sermaye iken gelişmiş ülkelerde bu oran tam tersine. Yani oralarda fikir, patent, tescil vs. para ediyor ve bu yüzden daha zenginler.

Bu konuda geçmişte “doku ve konsept nasıl anlatılır” başlıklı yazılar yayınlamıştım. O yazılarda, soyut konuları anlatmada neden zorlandığımızın tarihi nedenlerini İlber Ortaylı’dan şöyle alıntılamışım:

Türk inkılâbı teknik eğitime daha eskiden başladığı için olsa gerek, mühendislik konusunda nihaî başarıya ulaşmıştır. Türk inkılâbı tababet konusunda da nihaî başarıya ulaşmıştır. Bugün Türkiye mühendislik ülkelerinden birisidir, çok yakında da tababet, hekimlik ülkelerinden birisi haline gelecektir. Öte yandan Türk inkılâbı içtimaî ilimler ve tarih sahasında kendisini tamamlayamamıştır.” (Avrupa ve Biz-2007)

Selim Tuncer “Beni ne doktorlar mühendisler istedi” başlıklı yazısında şöyle demişti;

Yıllardır memleketi yöneten kalkınmacı partiler, mühendisler ve yönetimde ortaklığı bir türlü bırakmayan askerlerin ellerindeki çözüm araçlarının neler olduğu Türk eğitim sisteminin gelişim süreci ve bu sistemin yetiştirdiği insan kaynağının formasyonundan bellidir. Türk ekonomisinin de neden bu kadar üretim odaklı, fabrikaperest, fuarsever, hacimlere ve büyüklüklere bu kadar takıntılı olduğunun cevabı bence burada gizlidir. “Soft power” yerine “hard power”, zeka yerine kurnazlık, ikna yerine iddia, iletişim yerine propaganda, birey yerine kitle, insan gibi çalışmak yerine ölümüne çalışmak, pazarlama yerine satış, adil ve serbest rekabet yerine münhasırlık anlaşmaları, eş düzeyli ilişki yerine tahakküm, özgünlük yerine taklit, soyut yerine somuta neden bu kadar meraklı olduğumuzu da cevaplıyor bu…(Gennaration-2008)

Cengiz Özdemir dönemin Taksim meydanı tartışmaları çerçevesinde, kentsel dönüşüm projelerinin arka planındaki tarihsel mirası da aynı şekilde izah etmişti;

Bu durum belediyeciliği AVM, Butik Otel, Meydan- Cadde açma üçgenine sıkıştıran zihniyetin bir yansıması. Kentsel dönüşüm projelerinin temel açmazı budur. Kimseye danışmadan alınan kararlar gelecek kuşakların sosyal hayatını, yaşam tarzını etkiliyor, yönlendiriyor. Paris'in asfaltlı meydanlarına hayran olan zihniyet o meydanları oluşturan mimari dokuyu, o dokuyu oluşturan yaşam kültürünü görmezden geliyor. Yoksulları kovalayıp AVM tapınakları dizerek şehri dizayn ederseniz 50 yıllık periyotlar halinde kompartımanlaşmış, birbirine yabancılaşmış nesiller yetiştirirsiniz. Ziya Gökalp'in deyimiyle "kaideci fakat an'anesiz bir toplum" oluruz.

Mahfi Eğilmez son kitabında ülkemizdeki sistemi “ahbap çavuş kapitalizmi” olarak tarif ediyor ve bir burjuva sınıfının oluşması için üç nesil gerektiğini söylüyor. Ben daha iyimserim açıkçası. Bu yıl yaşayacağımız ekonomik sıkışma sonrasında iş insanlarımızın soyut konularla, fikirle, yenilikle daha fazla ilgileneceğini çünkü başka bir çıkışımızın kalmadığını düşünüyorum. Bildik alanlar tıkandı ve yukarıdaki tablo takip eden on yılda değişmek zorunda. Değişecek. Kent dokusu, marka konsepti gibi soyut şeyleri anlamak için daha fazla çaba göstereceğiz. Biz de anlatmaya devam edeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ballı Fındık 10 Aralık 2018
İstanbul Havalimanı 19 Kasım 2018
Çerez işler 05 Kasım 2018
Futbol dünyası 22 Ekim 2018
Fizibilite (2) 24 Eylül 2018
Turizmde yeni fikirler 10 Eylül 2018
Fizibilite 03 Eylül 2018