“Şöyle belediyede, hastanede bir iş olsa”

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Belediye başkanları, oda bakanları, parti yöneticileri ve milletvekili dostlarım, bunca işsizliğin kol gezdiği dönemde bir işe girmek için kendilerinden talepte bulunanların, “Sanayide fabrikalarda değil, belediyelerde, hastanelerde çalışmak istediklerini” söylüyorlar. “Sanayi işçiliğinin, ağır ve temiz olmadığını, buna karşılık, hizmetler sektörünün daha rahat ve temiz bir çalışma ortamına sahip olduğu için” tercih edildiğini belirtiyorlar.

TÜİK’in son işsizlik rakamlarına baktığımda işsizlik oranının artmakta olduğunu ve 3 milyon 96 bine yükselerek yüzde 10.7 düzeyine ulaştığı görülüyor. 15-24 yaş grubundaki genç işsizlerin oranı da 19.7 seviyesine yükselmiş durumda. İş aramadığını belirten, ama çalışmaya hazır olan yüzde 8.4’lük kesimi eklediğimizde geniş tabanlı işsizliğin oranı da yüzde 19.1 seviyesine ulaşıyor. Bu tabloya karşın, çeşitli yerlerden iş talebinde bulunanlar, torpil talep edenler, sanayi işçisi olmak yerine hizmetler sektöründe çalışmak istediklerini belirtiyorlar.

Bu konun nedeninin ne olduğunu düşündüğünü sorduğum bir sanayi odası başkanı, “Bizim insanımız masa başı iş istiyor. Sanayi işçiliğini pis ve ağır şartlı görüyor. Zaten piyasada ithal ürün hem AB’den hem de AB’den sapma ile ülkemize geliyor. Dünyada yüzde 15’ten az ucuzluk söz konusu olursa o ithal ürünü yerliye tercih etmezler. Bizde yüzde 5 ucuz olsa, hatta pahalı olsa ithal ürün piyasada yerli ürünün önüne geçiyor. Yani hem üretecek işçi bulmada hem de ürettiğimiz ürünü piyasada satmada zorluklar yaşıyoruz” diye düşüncesini belirtti.  

"İktisat ve Toplum" dergisinin son sayısındaki “1930’lardan 2000’lere sanayileşme toplumsal hedef olmaktan çıkıyor” başlıklı makalesinde Ali Eşiyok da son yıllarda sanayinin GSYH içindeki payında önemli gerileme olduğunu, buna karşın hizmetler sektörünün payının arttığını bir tablo ile ortaya koyuyor. 1998’de imalat sanayiinin payı yüzde 23.9 iken 2013 yılında yüzde 15.4 seviyesine inmiş durumda. Aynı yıllarda hizmetler sektörünün payı ise yüzde 51.9 oranından yüzde 57.7 oranına yükselme göstermiş.  

Eşiyok’un makalesinde ticaret hadlerinin imalat sanayi aleyhine, hizmetler sektörü lehine geliştiği bilgisine de yer veriliyor. İmalat sanayi sektöründe kar hadlerinin de son dönemde düşüş kaydederek toplam aktifler içinde, net kar oranı yüzde 4’ler seviyesine gerilediği de makalede yer alıyor.

Cumhuriyetin ilk 27 yılındaki, kalkınmacı devlet ve planlı yıllarda yıllık ortalama yüzde 9.5 büyüme gösteren sanayimizin, ondan sonraki  piyasaca ve plansız 63 yılda yüzde 5.2 sanayi büyümesiyle 90 yıllık Cumhuriyet ortalaması 6.5’luk sanayi büyümesinin altında kaldığı ile ilgili istatistiki verilere de makalede yer veriliyor.

İş arayanların çalışmak istedikleri “iş türü” talepleriyle başladığımız yazıda,  diğer verilere baktığımızda hem sanayiye katılımda emek alanında gerileme olduğunu, hem GSMH içindeki sanayinin payının düştüğünü hem de ticarette gerileyip karlılığın azaldığı sonuçlarıyla karşılaşıyoruz. Bunlar bana göre, Eşiyok’un makalesinin başlığında belirttiği gibi “Sanayileşmenin toplumsal hedef olmaktan çıktığını” gösteriyor. Bu da 2023’te önemli hedefleri olan ülkemiz için hiç de olumlu bir gelişmeyi işaret etmiyor...

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar