Söyle bana sen nesin?
Konu gündemden düşmediği için ben de sık sık yazmak zorunda kalıyorum, ancak tartışmanın da çok faydalı olduğuna inanıyorum. Öncelikle Bitcoin’in ne olduğunu veya en azından hangi vizyonla yaratıldığını bir kez daha yazmak isterim.
Öncelikle Bitcoin bir para birimi olarak ortaya çıkmadı. Bitcoin, bir ödemeler sistemi alternatifi. Nakit ile yapılabilecek işlemlerin aksine internet üzerinden yapılmak istenen her türlü işlem (finansal işlemler, mal ve hizmet satın alma vs) bir aracı yani güvenilir bir üçüncü tarafın (banka, takasbank,borsa,gibi şirketler) varlığını gerektirir. Bitcoin uzun zamandır var olan 3 teknolojinin bir araya getirilmesi ile sorunu çözmüş ve internet üzerinden uçtan uca (peer to peer) aracısız işlem yapmayı mümkün kıldı. Bu üç teknolojiyi 1-İnternet 2- Kişisel anahtar şifrelemesi (private key cryptography) ve 3- Blok zinciri (blockchain) protokolü olarak sıralayabiliriz. Dolayısı ile ortada bir dolandırıcılık/sahtekarlıktan ziyade büyük bir değişime neden olma potansiyeline sahip bir model var.
Ancak bir noktada, özellikle merkez bankalarının ard arda giriştiği varlık alımları neticesinde, yatırımcılar Bitcoin’in ödeme sistemlerindeki yenilikçi rolü geri plana atılarak sınırlı miktarda arza sahip olması, yani 21 milyon adet ve merkezi bir otorite tarafından üretilmiyor olması gibi niteliklerini göz önüne almaya başladı. Bu gelişme ile beraber Bitcoin kullanım alanındaki büyümeye paralel bir fiyatlama yerine sınırlı olmasının getirebileceği avantaj üzerinden fiyatlanır oldu. Bir network, örneğin telefon, yaygınlaştığı oranda faydalıdır. Dünyada tek bir telefon olsa bu büyük bir teknolojik atılım olsa bile değersiz bir varlık olacaktı. Ancak telefon sayısının artması neticesinde oluşan ağ telefonun çok daha değerli olmasını sağladı. Metcalfe yasası olarak bilinen bu kurala göre bir networkün değeri ağa bağlantı yapanların sayısının karesine eşittir. Bu açıdan baktığınızda Bitcoin’in fiyatında yaşanan parabolik yükseliş ve
Bitcoin cüzdanlarında görülen artış birbiri ile doğrudan orantılı ve bir balondan ziyade hızla yayılan bir ağın işareti. Ancak ilk noktaya geri dönersek; Bitcoin hem çok fazla kullanılmıyor hem de aşırı talep nedeni ile hızlı bir ödeme sistemi olma özelliği (artık) taşımıyor. Bu durumda fiyatlamayı “operasyonel faydası” üzerinden değil 21 milyon adetle sınırlı olması üzerinden yapmamız gerekiyor. Ki nasıl vergilendirileceğini, global varlıklarda park eden 300 trilyon doların hangi koşullarda ne kadarının Bitcoin’e kayacağını bilmeden yapılan bir fiyatlama elbette spekülatif oluyor. Ancak bir “lale soğanı” gibi ekonomik işleyişi değiştirme potansiyeli olmayan, dayanıksız bir “emtia” ile geliştirilmesi durumunda para, ödeme sistemi gibi fonksiyonları rahatça yerine getirebilecek bir “varlığı” karşılaştırmak doğru olmaz. Daha isabetli bir “balon” karşılaştırması dot.com yani Nasdaq balonu olacaktır. 1999 yılında Internetin dünyayı değiştireceğini gören bir yatırımcı haklıydı. Internet dünyayı gerçekten de dönüştürdü. Artık yüzlerce dükkâna sahip Walmart değil Amazon perakende piyasasında hüküm sürüyor. Öte yandan bu isabetli tespite rağmen 4000 veya 5000 seviyesinden Nasdaq hisselerinden alım yapanlar 2016 yılına kadar beklemek zorunda kaldı. Tabii aldıkları şirket batmadı veya Amazon vs değildiyse. Kısacası Bitcoin daha doğrusu kripto para daha doğrusu blockchain uygulamalarını doğru anlamak ve hemen bir karara varmamak gerekiyor. Aksi durumda büyük bir atılımı uzaktan seyretmek zorunda kalabiliriz.