Sosyal bilimsiz ekonomik büyüme?

Edip Emil ÖYMEN
Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM [email protected]

 

Avrupa’nın tümünü araştırma geliştirme yenilikçilik alanı olarak gören AB Çerçeve Programları’nın Sekizincisi, artık “rakamla” değil, “isimle” anılacak: Ufuk 2020. AB’nin 1984’ten itibaren Çerçeve Programı adıyla başlattığı Ar-Ge ve inovasyon programlarına Türkiye, taa 2002’de, Altıncısı’na adeta zoraki katıldı. Ama, o tarihten beri bu katılımın yararlarını görüyoruz: AB’lilerle Türkler, ortaklaşa Ar- Ge projesi yapıyorlar. Türkiye’ye, Ar-Ge ve inovasyon becerisi (know-how) kazandırıyorlar.

Bizim için büyük yenilik. Büyük kazanç.
  ***
Avrupa Komisyonu’nun, uzun hazırlıklardan sonra 30 Ekim 2011’de yayınladığı Ufuk 2020, AB’nin, 2014-2020 arasındaki “yeni” yol haritası:

Akıllı büyüme: Ekonomik büyümeyi sağlayacak ve sosyal sorunları çözecek (özellikle yeni dijital çözümlerle) hizmetler yaratmayı amaçlıyor. Ar-Ge ve yenilikçiliğe önem veren, eğitimi temel alan bir bakış ve eylem açısı. Burada “Dijital Gündem” başlığı altında, Akıllı Büyüme’nin lokomotifi tanımlanıyor. Zaten, AB Bakanları içinde “Dijital Gündem Bakanı” sıfatı olan bir kişi de var: Hollandalı hukukçu Neelie Kroes.

Sürdürülebilir büyüme: Çevre, enerji, sağlık, gıda ve su konularında yoğunlaşan etkin kaynak kullanımını öngören bir modele dayanan bakış ve eylem açısı.

Katılımcı büyüme: Bütün bu işleri bütün vatandaşların katılacağı, daha çok ve daha iyi iş olanakları yaratmayı hedefleyen, böylece gelir düzeyini artırmayı ve büyümeyi daha dengeli sağlamayı hedefleyen, bütün bunları yaparken, vatandaşlara yeni beceriler kazandırmayı da amaçlayan bir modele dayanan bakış ve eylem açısı.
Programın bütçesine dair tartışmalar sonuçlanmadı. AB liderleri Şubat’ta bir karar verecek.
  ***
Bütün bu girişimlerin amacı ve hedefi, insanların daha müreffeh yaşamasını sağlayacak hizmet ve uygulamaların ortaya çıkmasını sağlamak. AB’nin; karmaşık, anlaşılmaz kuralları, yöntemleri, aslında insanları “daha yaratıcı, daha yenilikçi” düşünmeye yöneltecek projeleri milimetrik olarak hazırlamaya zorlamak için. AB’de (aday ülke Türkiye’de) ekonomik ve sosyal kalkınmaya doğru daha akıllı, daha sürdürülebilir, daha katılımcı büyümeyi sağlamak için.

Bunu yaparken, sosyal bilimler görmezden gelinebilir mi? “Felsefe de neymiş? Sosyoloji neye yarar? Psikoloji mi? Laf ebeliği!” düzeyinde, hayata sadece “para faydacılığı” ile bakarak, sosyal bilimleri küçümseyenler, mühendisliğin temelinde “insan” olduğunu hatırlasa iyi olur. Aday ülkemizin aksine, AB’de bu konuda tereddüt yok.

“2014-2020 yoluna sosyal bilimsiz çıkılmaz” diyen AB’li akademisyenler platformlar kurdular. Sosyal bilim desteksiz kalkınma/büyüme olamayacağını AB yetkililerine anlattılar. Onları, Ufuk 2020’ye sosyal bilimler “bütçesi” ayrılması gerektiğine ikna ettiler. Bu tek paragrafa sığan üç cümlenin arka planında yoğun bir katılımcılık vardı. Apayrı bir yazı konusu...

Böylece, AB’de Ar-Ge ve inovasyonda sosyal bilimin de “sözü” geçecek. Türk sosyal bilimciler de ortak projelere katılabilecek. Çok iyi!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hollywood’a yapay zekâ 02 Ağustos 2019