Sosyal ağlardan fırsat buldukça çalışıyoruz
Eski Türk filmlerini izlediğinizde masanın üzerinde yalnızca evraklar bulunan ofisler ne kadar şaşırtıcı geliyor. Bilgisayar ya da en azından telefon olmadan akşama kadar ofislerde insanlar ne yapıyordu diye düşünüyor insan? Tuhaf bir görüntü.
Bilgisayarlar ilk önce muhasebe departmanlarının, sonra tüm ofis çalışanlarının işlerini kolaylaştırdılar. Yalnızca beyaz yakalılar değil, artık üretim hattındaki işçiden, marketteki kasiyere kadar hemen hemen her meslek çalışanı bir yönüyle IT'ye ve bilgisayarın kendisine bağımlı olarak çalışıyor.
Bilgisayarların verimliliği artırdığı bir gerçek ama yine de iş kaybına neden olduğu da bir gerçek. Çalışanların ekranında Windows'un standart oyunlarından kartlar veya mayın tarlası açık olması klişesini bir tarafa bırakıyorum. Şimdi işletmeler için asıl büyük tehlike sosyal ağlar.
Çalışanların büyük bir çoğunluğunun artık Facebook, Twitter, LinkedIn ve benzeri ağlarda hesapları var. Ve şirketlerin çok ciddi kısıtlamaları yok ise muhakkak gün içerisinde birkaç kez bu ağlara giriyor, durum güncellemesi yapıyor, bir iki komik video izleyip yorum yapıyorlar. GFI'ın yaptığı araştırmaya göre minimum 30 dakikalık bir harcanan zaman var. Bu Amerika'da yapılan bir araştırma. Örneğin İngiltere'de yapılan bir araştırmanın sonucu ise daha ilginç 34 milyonluk çalışan gücünün en az yüzde 6'sı çalışma zamanının 1 saatini sosyal ağlarda geçiriyor. Bunun yıllık toplam iş gücü kaybı da 14 milyar pound değerinde.
Daha da ilginç olan bir başka araştırma hepimizin yaşadığı bir gerçeği ortaya koyuyor. Çalışanlar eğer ciddi biçimde sosyal ağları kullanıyorlarsa her 10.5 dakikada bir bildirim ile karşılaşıyorlar. Eğer bu bildirime bakacak olurlar ise ortalama 23 dakikalarını sosyal ağlarda harcıyorlar.
Türkiye'de yapılmış bir araştırma henüz yok. Çalışma zamanından vakti kaybını zaten yalnızca sosyal ağlarla ölçmek de imkânsız. Ancak burada önemli olan kurumların sosyal ağlara şirketlerinin içerisinde kullanımına ilişkin yaklaşımları. Kimileri yalnızca öğlen saatlerinde serbest bırakırken, kimi şirketler tamamen yasaklama ya da tamamen serbest bırakma modellerini belirliyor. Bundan birkaç sene sonra gelecek olan yeni neslin ise herhangi bir kısıtlamaya dayanabileceğini söylemek zor.