Sorunumuz altyapı sorunudur
Bir anı
Amerika’da doktoramı yaparken, bir üniversitede çalıştım. Verdiğim derslerden birisi “Yöneylem Araştırması” idi. Giriş seviyesinde bir dersti, ama öğrencilerin zorlandığını gördüm. Çünkü matematik altyapıları zayıftı. Bunun üzerine yöneylem araştırması konularına girmeden önce, temel matematik konularını öğretmeye başladım. Öğrenciler, “Biz bu konuları gördük” diye itiraz ettiler. Bunun üzerine dönem başlarında “Hazır mıyım?” (Am I ready?) diye bir ön sınav yapmaya başladım. Matematikteki eksiklerini görünce teslim oldular. Ders için gerekli matematik sorunlarını çözdükten sonra yöneylem konularına giriyorduk. O zaman rahat ettiler, dersi öğrendiler. Yaşadıklarımızı görünce bu olayı hatırladım. Ülkemizin en önemli sorunu, altyapı sorunudur. İki tane örnek vereyim.
Yağmur ve şehirler
Şehirlerde şiddetli bir yağmur sonrası yaşadığımız trajikomik olaylar, altyapı sorunumuzun canlı birer göstergesidir. Örneğin, biraz şiddetli yağmur yağıyor ve ülkenin başkenti Venedik’e dönüyor. Altgeçite dolan su ile boğulma tehlikesi geçirenleri belediye çalışanları sırtlarında taşıyarak kurtarıyor. Ya da denizin dibindeki Üsküdar meydanında, yağmur yağdığında gölet oluşuyor; su denize akamıyor. Neden? Sorun, altyapı sorunu. Çünkü şiddetli bir yağmur yağdığında bunu kaldıracak altyapı yok. Hesap ya yapılmamış ya da doğru yapılmamış. Neden yapılmamış? Çünkü bunların hesabını yapan, projelendiren mühendis(ler)in de altyapısı zayıf. Yağmur ne kadar su getirir? Su hangi yönde akar? Bu suyu ne kadarlık bir boru taşır? Görülen o ki böyle basit sorular bile sorulmadan yapılmış işler bunlar. Ve de tabii ki bir de şehirlerde suyu emecek toprak ve ağaç bırakmayan, vahşi bir rant hırsı ve beton-seviciliği var.
Trafik
Büyük bir şehirde yaşıyorsunuz. İşe gideceksiniz; gidinceye kadar arabanızda dur kalktan dolayı yorulursunuz. İşte yorulursunuz. Eve dönerken bir daha yorulursunuz. Çünkü yol altyapısı yetersizdir. Neden yetersizdir? Çünkü bina ruhsatları hiçbir şehircilik anlayışına dayanmadan verilir. Neden böyle verilir? Çünkü şehirleri yönetenlerin de altyapıları yetersizdir ve bozuktur.
Altyapı nedir?
Bir kentin altyapısı diye; yol, su, elektrik, kanalizasyon, telefon v.b. gibi çok elzem döşemlerinin tümüne denir. Eğer bu altyapı düzgün değilse, o şehire dünyanın en lüks binasını yapın, orada düzgün bir yaşam süremezsiniz. Peki insanın altyapısı nedir? Kişinin bilgisi, becerisi ve değerleridir. Kişinin bilgi ve becerisine, “Teknik altyapı”, diğerine de “Ahlâki altyapı” diyelim. Bu altyapı içinde düşündüğümüz “değerler” de kişinin davranışlarına yol gösterir. Eğer bu kısmın harcında etik değerler yoksa karşımıza bozuk ahlâklı bir kişi çıkar.
Altyapı nasıl geliştirilir?
Bilgi ve beceri de, tıpkı bir bina yapımı gibi, belli bir sıra dahilinde kazanılır. Örneğin, yukarıda değindiğim “Yöneylem Araştırması” dersi için önce belli seviyede matematik bilgisi ve işlem becerisi gerekir. Kişilerin sağlam bir teknik altyapılarının olması için, eğitimin ilk basamağında sağlam bir temelin atılması gerekir. Örneğin, ilkokulda iyi bir eğitim almışsanız, sonraki sınıfl arınızda rahat edersiniz. Aritmetik bilmeyen kişiye matematik, matematik bilmeyen kişiye mühendislik öğretemezsiniz. Öğretmeden de mezun ederseniz, şehirlerdeki geçitlerde boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kalırsınız. Teknik altyapıdan daha çetrefilli olan, “Ahlâki altyapı” meselesidir. Mayanın, aileden başlayarak düzgün olması gerekir. Eğer ahlâki altyapı bozuksa, her seviyede hırsızlar yetiştirirsiniz.
Son söz
Şehirlerimizin altyapısı, ülkemizin altyapısı, tüm altyapılar, insanımızın altyapısının bir eseridir. Bozulan insan altyapısını düzeltmenin yolu eğitimden geçer. Bu altyapıyı ana okulundan başlayarak düzeltmeliyiz. Eğitim konusuna temelden başlamalıyız. Olmazsa olmaz koşul: Bu yapıyı düzeltecek olanların da altyapısı düzgün olmalıdır.