Sorunlardan kaçmayın
Herhangi bir organizasyonun, ki bu bir şirket, spor kulübü ya da siyasi parti olabilir, en büyük sorunu, tüm kademelerdeki yöneticilerin çoğunun oturup kendi bölümlerindeki sorunlara bakıp, sanki orada yeterince uzun süre otururlarsa sorunlar kendiliğinden yok olacakmış gibi hiçbir şey yapmamalarıdır.
Biz şirketlerden devam edelim. Rutin operasyonu sürdürmek sorunları çözmek için konfor alanından çıkmaya kıyasla kolay geldiğinden, mevcut düzeni sürdürüp, sorunların zamanla kendiliğinden yok olacağını varsayarlar. Peki ne olur? Sorunlar aksine yok olmaz, çoğu zaman da büyür.
Kurumsal sorunlar çözülmezse ne olur?
Bir organizasyonda çoğu yönetici bu şekilde bir tutum sergileyince, sorunları tespit etmek, dile getirmek ya da yüzleşmek gibi bir kültür oluşmaz. Sorunlar halının altına süpürülür. Bunlar dile getiren ya da yüzleşme yoluna giden yöneticiler de bu kültür içinde fazlaca tutunamaz, çünkü en başta patronlar bu sorunları duymak istemezler. Bu kişilerin fişi çekilir, ya da en iyi ihtimalle dışlanır ve en sonunda kültüre ayak uydurmak zorunda kalırlar.
Şirketinizde, sorunlar ile yüzleşme, onları sistematik olarak ele alma ve çözüm bulma kültürü var mı? Yoksa tam tersi, sorunların dile getirilip, çözüme kavuşturulacağı bir kültür mü var? Bunlardan hangisine sahip olduğunuz şirket olarak başarınızı etkileyecek. Neden derseniz, içinde bulunduğumuz bu dönemde, stratejik riskler çok artmış durumda. Bu riskler, beraberinde pek çok sorun getirme potansiyeline sahip. Sorun çözebilen, ama en başta sorunları tespit edip konuşabilen bir organizasyon değilseniz, işiniz gelecek beş sene çok zor, bunu söyleyebilirim.
Sorunlardan kaçma eğilimi elbette sadece kurumsal dünyada değil, bireyler açısından da geçerli bir durum. Bu nedenle bu sorunu politika, prosedür veya konuşmayla aşamazsınız. Kültürü kalıcı olarak etkilemek ve değiştirmek zorundasınız.
Peki bu konuda neler yapılabilir?
Kültürü sorunlardan kaçma veya görmezden gelme kültürü yerine, sorunları ele alma ve çözme kültürü haline dönüştürmenin en iyi yolu önce patronların ve tepe yöneticilerin bu işe sıcak bakmaları ve kendilerine iletilen sorunları korkusuzca ele almaları, üstüne gitmeleri ve çözüm için veri, tecrübe ve sezgiyi harmanlayan kararlar vermeleridir. Bu kararları ekiple birlikte ortaklaşa vermek, çözümlerin sahipliğini artırır.
Şirketinizde birileri birbirleri ile anlaşamıyor ve bu sebeple işler mi aksıyor, bir tedarikçiniz size devamlı rest mi çekiyor, müşterileriniz rakiplere gitmekle mi tehdit ediyor, rakibiniz sizi olumsuz etkileyecek yeni bir yatırım mı yapıyor, en iyi çalışan, yeri kolay dolmayacak personeliniz ayrılmak mı istiyor, aile üyeleri arasındaki tartışmalar şirkete mi yansıyor, şirket olarak finansman sorunları mı yaşıyorsunuz, ya da şirket olarak gelecekte stratejik açından ne yapacağınıza dair bir fikriniz mi yok? Bunların hepsi sorunlar. İki yolunuz var. Adına havalı şekilde ‘denge siyaseti’ dediğiniz aksiyon almamak ve akışına bırakmak şeklinde hareket edebilirsiniz. Zamanla düzelir diye umabilirsiniz. İkinci yol, sorunları kabul etmek, ekip olarak masaya yatırmak, gerekiyorsa tartışmak, kavga etmek ama en sonunda rasyonel şekilde kararlar vermek ve çözmektir. Evet, bu karar süreci ve sonrası kısa vadede acılı olabilir ama aksiyon almamak sizi uzun vadede tüketir.
Bunun haricinde risk yönetimini kucaklamak, sorunları henüz ortaya çıkmamışken, risk halinde iken yakalayıp tedbir almak da etkili bir yoldur. Bunun için kurumsal risk yönetimi sistemi oluşturmanız gerekir. Bir diğer yöntem de sorun çözme konusunda çalışanlarınızı eğitmek, iyi sorun tespit edenleri, çözümü de üretmeleri halinde ödüllendirmektir. Bu şekilde kültür, sorun çözme lehine iyileşir.