Sorunlar farklılaşarak büyüyor!
Uzunca bir süredir ABD Merkez Bankası'nın tahvil alımları ile finansal piyasalara vereceği likiditeye ilişkin beklentiler ve spekülasyonlar sayesinde gün kurtarılıyor. Bu sayede riskten kaçınma eğilimini kontrol altında tutma çabalarının giderek younlaştığı dikkat çekiyor. Sermaye piyasaları mevcut düzeylerinde dalgalı bir görüntü sergilese de doların değer kaybı ve emtia piyasalarında yaşanan yükseliş geleceğe yönelik belirsizliğin arttığına işaret ediyor. Gerek finansal piyasaların, gerekse Federal Reserve yetkililerinin oldukça tedirgin olduğu, deyim yerinde ise gelişmelerin kontrolden çıkmasına sebep olacak aşırılıklardan kaçındığı, her şeyi açık bir şekilde dile getiremedikleri dikkat çekiyor. Kur savaşları şeklindeki korumacılığın bu tablonun doğal bir sonucu olduğu ve sürpriz sayılamayacağının hesaba katılması gerekiyor.
Federal Reserve'nin küresel kredi krizi süresinde piyasaya verdiği likiditenin geri çekilmesinin mümkün olamayacağı, her şeyin düzeleceği palavrasına inananların göremeyeceği bir gerçektir. Zira söz konusu likidite çoktan buharlaşmıştır. ABD'nin 2010 yılı için öngörülen bütçe açığı 1.76 trilyon dolardır ve gerçekleşmenin bu rakamın üzerinde olması da kaçınılmazdır. Yine son bir yıl içinde "toksik kâğıt" olarak nitelenen menkul kıymet hacmi artmaya devam etmiştir. ABD Merkez Bankası günü kurtarmak için gerektiği ölçüde yeni likidite vermeye mecburdur ve bu rakam piyasaların dillerini ısırarak telaffuz edebildikleri rakamın oldukça üzerindedir. Doların satın alma gücündeki erimenin, başka bir deyişle enflasyonun seri bir şekilde artışa geçmesi söz konusudur ve bunlar yapılırsa dahi işsizliğin azalması veya durunluktan çıkılamaması olasılıkları oldukça yüksektir. Yan tesirlerin ortaya çıkışını geciktirmek için alıştıra alıştıra piyasayı hazırlamaya çalışma gayreti söz konusudur.
Federal Reserve yetkilileri ilk başta sınırlı bir devlet tahvili alımını dile getirmişti. Piyasa aldı bunu 100'e milyar dolarlık taksitler halinde 500 milyar hatta 1 trilyon dolarlık beklentiye kadar çıkardı. Yine devlet tahvili yerine ısrarla tahvil alımı kelimesi gibi genel bir kavramı kullanarak içeriği genişletmeye çalıştı. Devlet tahvili olsun, ama daha çok özel sektör tahvili ve toksik kâğıtları tercih etsin ki piyasa rahatlayabilsin!.. Zaten orta vadede devlat tahvilleri ile toksik kâğıtlar arasındaki fark da azalacak!.. 2011 yılında ABD bütçe açığının yine 1.5 trilyon doları aşacağı hesaba katılır ise verilecek likiditenin de buharlaşacağı, Merkez Bankası için tahvil alımlarının kronikleşeceği dikkate alınır, ekonomide daralmayı sürdürür ise sonucun daha iyi olmasını beklememek gerekiyor... Federal Rezerve'nin bilançosu büyüyecek, aktif kalitesi çekecek, buna paralel olarak ABD Doları'nın satın alma gücü de yıpranacak; küresel dengesizlikler büyürken sorunlar ağırlaşacak. Bu tabloyu görünler ve küresel bir uzlaşı olmayacağını bilenler, doğal olarak kendi çıkarlarını korumak için tedbir alma çabasında olacak ve dış baskıları büyük ölçüde ihmal edecekler...
Kur savaşları ile başlayan korumacı nlemler hem yaygınlaşacak, hem de çeşitlenecek, her ekonomide iç talep urgunluk ve işsizlik artışının erinleşmesini önlemek adına ön plana çıktıkça korumacılık güçlenecek, küresel ekonomi daralacak, enflasyon ve faizlerde görülecek artış, mali sistemlerde yaşanacak yıpranma ülkeden ülkeye farklılaşacak. Herhangi bir tedbir almayı düşünmeyenler en çok yıprananlar liginde yarışacak ve gleeceği konusunda söz sahibi olamayacak. Bankaları kurtarmanın veya sorunları görmezden gelerek günü kurtarmanın da bir çeşit korumacılık olduğu kabul edilecek, ancak bir şeyleri düzeltmek içni iş işten geçmiş olacak!..
Dolar bazında başta altın ve petrol olmük ezere emtia fiyatları yükselecek; korumacı önlemler arttıkça doların satın alma gücündeki erimenin döviz piyasalarına yansıması giderek azalacak; enflasyon ve durgunluk küresel nitelik kazanacak, hataların bedelini başka ekonomilere ödetmek fiilen imkânsızlaşacak. Bu açıdan baktığımızda AB'nin doğru şeyler yaptığını söylemek pek mümkün değil. Mali kurallar tanımlanıp bütçe disiplinini ön plana almak şeklindeki tercihlerin olası sonucunun küresel eğilimlere göre şekilleneceğini görmezden gelerek büyük hata yapıyorlar. Belli ki iç sorunları çok büyük onlara öncelik veriyorlar, fakat paraları değerlendikçe işsizilğin artıp, durgunluğun derinleşeceğini evdeki hesaplarının çarşıya uyamayacağını göremiyorlar... Küresel koşulların özel sektörü yıptararak mali sektör ve kamu kesimi üzerinde etkili olduğunu hesaba katmayı unutuyorlar...
2008 yılında yoğun bir şekilde hissedilen küresel kredi krizi bir dönemin sonu ve yeni bir dönemin başlangıcı idi ve hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı biliniyordu. Fakat geniş kesimlerin güvenini geri kazanmak için tersini söylediler, bir süre kendi söylediklerine innadılar, fakat acı gerçek herkesi uyandırmaya başladı. İşsizlik ve enflasyonun birlikte artacağı, özel sektör yıpranır iken kamunun mecburen büyümek zorunda kalacağı v erefah kavramının ya unutulacağı ya da anlamının değişeceği yeni bir döneme girdir. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, ütopik hedefler felaketin büyümesine katkı yapmaktan başka bir işe yaramayacak...