Sorun kırsal nüfusun azalması değil

Prof. Dr. Aykut GÜL
Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE aykut.gul@dunya.com

Evet, ülkemizde uzun zamandır kırsal nü­fus azalıyor. Son yıllarda bu azalış ivme­si biraz daha arttı.

TÜİK verilerine göre, 2024’te belde ve köy­lerde yaşayanların oranı yüzde 7’den yüzde 6,6’ya geriledi. Ancak bu veri üzerinden sağ­lıklı bir değerlendirme yapabilmek pek müm­kün değil.

Çünkü 2012 yılında 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda yapılan değişiklikle büyükşehir sayısı 16’dan 30’a çıkartılarak bü­yükşehir sınırlarının tamamı kentsel alan ka­bul edildi ve tüm köyler mahalleye dönüştü­rüldü.

O nedenle köy özelliği gösterse de birçok yerleşim yeri kentsel alan olarak değerlendi­rilmiyor. Bu itibarla, tarımsal istihdamı ölçüt olarak almak daha isabetli olacaktır.

2023 itibariyle 31,6 milyon olan toplam is­tihdamımız içinde tarım istihdamı 4,7 mil­yona gerilemiştir. 2013’te yüzde 20,6 olan ta­rımsal istihdamın oranı 2023’te yüzde 14,8’e düşmüştür. Bu çok hızlı ve ciddi bir gerile­medir. Peki bu durum bizi panikletmeli mi? Pek değil… Çünkü ülkelerin gelişmişlik süre­cinde tarımsal GSYİH, tarımsal ihracat gibi verilerin yanı sıra tarımsal istihdamın da pa­yı azalır. Gelişmiş ülkelerde tarımda çalışan­ların payı yüzde 10’un çok altında olup bazı ülkelerde yüzde 1-5’e kadar gerilemiştir. Bu gerileme toplam tarımsal hasılada azalmaya neden olmamakta, bilakis mevcut işletme­lerin ölçekleri büyüdüğünden daha verimli üretim sağlanabilmektedir.

Sadece üretimde sürekliliğe zarar verme­den, olması gerektiği kadar, tarımdan diğer sektörlere kayışa izin verilmelidir.

Sorun kırsal nüfusun yaşlanması

Asıl sorun tarımsal nüfusun azalması değil tarımsal nüfusun yaşlanmasıdır. Tüm dün­yada olduğu gibi ülkemizde de gençler tarım­da kalmayı istememekte ve hızla diğer sek­törlere geçmekteler.

Ülkemizde tarım işletmecilerinin ortala­ma yaşı 60’a yaklaşmıştır.

AB’nin nesil yenileme stratejisi

Gelişmiş toplumlarda daha ciddi boyutlar­da olan bu yaşlanma sorunu karşısında yeni stratejiler geliştirilmektedir.

AB’nin yeni yayınladığı 2040 Vizyonu ve Hedefleri çalışmasının politika cevaplarının tasarımı bölümünde, gelecek nesiller için cazip bir sektör inşa etme hedefi vurgulan­maktadır. AB’de 40 yaş altı çiftçilerin oranı sadece yüzde 12’dir.

Belge, gençlerin tarımda kalması için eko­nomik koşulların iyileştirilmesi, bürokrasi­nin azaltılması, yeni teknolojilerin ve gelir kaynaklarının teşvik edilmesi, araziye erişi­min kolaylaştırılması ve kırsal yaşam koşul­larının iyileştirilmesi gibi çok yönlü bir yak­laşım önermektedir.

Belgede, cazip bir sektör inşa etmek için çiftçilerin piyasadan daha iyi gelir elde etme­leri, adil olmayan uygulamaların sonlandı­rılması, kooperatifleşmenin teşvik edilmesi, gelecekteki Ortak Tarım Politikası’nın genç çiftçilere daha fazla destek sağlayacağı, or­ganik tarım, agroekoloji gibi alanların genç çiftçiler için yeni ekonomik fırsatlar sundu­ğu, kırsal alanda daha iyi eğitim, iş imkanla­rı, ulaşım, sağlık hizmetleri sağlanmasının gençlerin tarımda kalması için önemli oldu­ğu yer almaktadır.

Sosyal ve ekonomik faktörler etkili

Ülkemizde tarımsal istihdam ve gençlik konusunda yapılan bilimsel çalışmaların sayısı giderek artıyor. Doç. Dr. Ali Berk’in 2017’de Niğde ilinde, gençlerin tarımı terk etme nedenleri konusunda yaptığı çalış­mada, ailedeki çocuk sayısı, şehirde evinin olması ve aylık gelir faktörlerinin anlam­lı olduğu bulunmuştur. Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 40’ının gelir düzeyinin as­gari ücretin altında olduğu tespiti de kırsa­lın cazibesini kaybetmesinin önemli bir ne­denidir.

Bir öneri ile yazıyı bitirelim:

Öncelik, kırsaldaki gençleri kırsalda tut­mak olmalı. Kırsalı bilmeyen, tarıma uzak olan gençlerin tarıma uyum sağlaması kolay olmayacaktır. Bu itibarla, lise ve yükseköğre­nim düzeyinde, tarım ve ilgili diğer alanlar­da eğitim alacak kırsal kökenli gençlere, gi­riş sınavlarında ilave puan ve/veya konten­jan verilmesi iyi bir politika olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar