Sorun kırsal nüfusun azalması değil
Evet, ülkemizde uzun zamandır kırsal nüfus azalıyor. Son yıllarda bu azalış ivmesi biraz daha arttı.
TÜİK verilerine göre, 2024’te belde ve köylerde yaşayanların oranı yüzde 7’den yüzde 6,6’ya geriledi. Ancak bu veri üzerinden sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek pek mümkün değil.
Çünkü 2012 yılında 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda yapılan değişiklikle büyükşehir sayısı 16’dan 30’a çıkartılarak büyükşehir sınırlarının tamamı kentsel alan kabul edildi ve tüm köyler mahalleye dönüştürüldü.
O nedenle köy özelliği gösterse de birçok yerleşim yeri kentsel alan olarak değerlendirilmiyor. Bu itibarla, tarımsal istihdamı ölçüt olarak almak daha isabetli olacaktır.
2023 itibariyle 31,6 milyon olan toplam istihdamımız içinde tarım istihdamı 4,7 milyona gerilemiştir. 2013’te yüzde 20,6 olan tarımsal istihdamın oranı 2023’te yüzde 14,8’e düşmüştür. Bu çok hızlı ve ciddi bir gerilemedir. Peki bu durum bizi panikletmeli mi? Pek değil… Çünkü ülkelerin gelişmişlik sürecinde tarımsal GSYİH, tarımsal ihracat gibi verilerin yanı sıra tarımsal istihdamın da payı azalır. Gelişmiş ülkelerde tarımda çalışanların payı yüzde 10’un çok altında olup bazı ülkelerde yüzde 1-5’e kadar gerilemiştir. Bu gerileme toplam tarımsal hasılada azalmaya neden olmamakta, bilakis mevcut işletmelerin ölçekleri büyüdüğünden daha verimli üretim sağlanabilmektedir.
Sadece üretimde sürekliliğe zarar vermeden, olması gerektiği kadar, tarımdan diğer sektörlere kayışa izin verilmelidir.
Sorun kırsal nüfusun yaşlanması
Asıl sorun tarımsal nüfusun azalması değil tarımsal nüfusun yaşlanmasıdır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gençler tarımda kalmayı istememekte ve hızla diğer sektörlere geçmekteler.
Ülkemizde tarım işletmecilerinin ortalama yaşı 60’a yaklaşmıştır.
AB’nin nesil yenileme stratejisi
Gelişmiş toplumlarda daha ciddi boyutlarda olan bu yaşlanma sorunu karşısında yeni stratejiler geliştirilmektedir.
AB’nin yeni yayınladığı 2040 Vizyonu ve Hedefleri çalışmasının politika cevaplarının tasarımı bölümünde, gelecek nesiller için cazip bir sektör inşa etme hedefi vurgulanmaktadır. AB’de 40 yaş altı çiftçilerin oranı sadece yüzde 12’dir.
Belge, gençlerin tarımda kalması için ekonomik koşulların iyileştirilmesi, bürokrasinin azaltılması, yeni teknolojilerin ve gelir kaynaklarının teşvik edilmesi, araziye erişimin kolaylaştırılması ve kırsal yaşam koşullarının iyileştirilmesi gibi çok yönlü bir yaklaşım önermektedir.
Belgede, cazip bir sektör inşa etmek için çiftçilerin piyasadan daha iyi gelir elde etmeleri, adil olmayan uygulamaların sonlandırılması, kooperatifleşmenin teşvik edilmesi, gelecekteki Ortak Tarım Politikası’nın genç çiftçilere daha fazla destek sağlayacağı, organik tarım, agroekoloji gibi alanların genç çiftçiler için yeni ekonomik fırsatlar sunduğu, kırsal alanda daha iyi eğitim, iş imkanları, ulaşım, sağlık hizmetleri sağlanmasının gençlerin tarımda kalması için önemli olduğu yer almaktadır.
Sosyal ve ekonomik faktörler etkili
Ülkemizde tarımsal istihdam ve gençlik konusunda yapılan bilimsel çalışmaların sayısı giderek artıyor. Doç. Dr. Ali Berk’in 2017’de Niğde ilinde, gençlerin tarımı terk etme nedenleri konusunda yaptığı çalışmada, ailedeki çocuk sayısı, şehirde evinin olması ve aylık gelir faktörlerinin anlamlı olduğu bulunmuştur. Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 40’ının gelir düzeyinin asgari ücretin altında olduğu tespiti de kırsalın cazibesini kaybetmesinin önemli bir nedenidir.
Bir öneri ile yazıyı bitirelim:
Öncelik, kırsaldaki gençleri kırsalda tutmak olmalı. Kırsalı bilmeyen, tarıma uzak olan gençlerin tarıma uyum sağlaması kolay olmayacaktır. Bu itibarla, lise ve yükseköğrenim düzeyinde, tarım ve ilgili diğer alanlarda eğitim alacak kırsal kökenli gençlere, giriş sınavlarında ilave puan ve/veya kontenjan verilmesi iyi bir politika olabilir.