Sorun kimde?
Almanya'dan gelen veriler Euro bölgesinde nasıl bir sorun olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Önce birkaç istatistik vermek sonra da Almanya'nın açıkladığı son verilere değinmek istiyorum. Euro'nun piyasaya çıktığı 1999 yılından 2011 yılına kadar geçen süre içinde OECD verilerine göre Almanya'da birim işcilik maliyetleri 100'den 106ya yükselmiş.Italya'da ise 140, Ispanya'da 141 ve Yunanistanda 155 birime çıktığını görüyoruz. Ikinci istatistik ise The Economist dergisinin oluşturduğu Konut Endeksinden. 1997-2005 yılları arasında bu endekse göre Almanya'da konut fiyatları 0.2% gerilemiş. Italyada yüzde 69, Ispanyada ise yüzde 145 artış söz konusu. Bu iki veri Almanya'nın çevre ülkeleri ile arasında nasıl bir ilişki olduğunu gösteriyor. Daha önceki bir yazımda Euro'ya geçişle beraber Almanya'nın devamlı olarak ticaret fazlası verdiğini Italya ve Ispanya gibi ülkelerin ise kalıcı olarak ticaret açığı vermeye başladığından bahsetmiştim. Hafta'nın ilk günü Almanya Kasım ayı ticaret verilerini açıkladı. Buna göre ihracatta artış 0.5% beklenirken 2.5% olmuş. Ithalatta ise 0.5%lik bir artış beklenirken 0.4%lik bir daralma yaşanmış. Ticaret fazlası da 14.3 milyar euro oldu ki beklenti 11 milyar önceki ay ise 10 milyar olmuştu. Elbette Almanya'nın bu performansı sadece euro kaynaklı değil. Ancak Euro'nun Yunanistan, Italya ve Ispanya'nın toparlanması için yeterince ucuz olmadığını Almanya için ise ihracatı destekleyici seviyelerde olduğunu söylemek hatalı olmayacaktır. Bence bu kısa özetin bize söylemeye çalıştığı Avrupa'da sadece çevre ülkelerin değil Almanya'nın da ekonomik yapısını reorganize etmesi gerektiği. Avrupa içinde Almanya, global olarakta Çin cari fazla vermeye devam ettikleri sürece oluşacak olan dengesizliklerden sadece krizdeki ülkeleri sorumlu tutmak çok doğru bir yaklaşım değil. Zira aslında Almanya ve Çin de "sorunlu" veya en azından "sorun" yaratan ekonomik modellere sahip. Piyasalardan da kısaca bahsedersek; Euro yukarı tepki verebilir düşüncesi 1.2875'in net bir şekilde kırılması ise boşa çıktı. Halen aşırı diyebileceğimiz bir Euro sentimenti olması nedeni ile sert yukarı tepkiler görülecektir ancak 1.25-26 seviyesinde bulunan desteğin kırılmaması gerekiyor. Uzun vadede ise 1.19 ve 1.10 seviyeleri hedefleniyor. Endekslerin durumu ise büyük ölçüde ABD bilançolarına bağlı olacak. Hisse piyasalarında yükselişlerin sınırlı olacağını ve ABD'nin bu yıl içinde yeniden , hafifte olsa, resesyona gireceğini düşünüyorum. Altında ise 200 günlük ortalama (1640) bir süre direnç olacaktır ancak uzun vadede önü açık.