Sorun işsizlik değil mesleksizlik ise…

Suat TAŞPINAR
Suat TAŞPINAR AVRUPA'NIN DOĞUSU [email protected]

İş gücü açığı yüzünden Avrupa’nın artık sa­dece kalifiye eleman değil bisikletle kurye­lik yapacak en vasıfsız elemanı bile üçüncü dünyadan getirme telaşında olduğunu epey­dir yazıyorum. Üstelik sadece Almanya gibi zengin Avrupa değil; daha AB kapısından ye­ni giren mütevazı Hırvatistan bile harıl harıl yabancı işçi getiriyor…

Almanya dahil Batı Avrupa, mesela Türki­ye gibi pek çok ülkenin kıt imkanlarıyla ye­tiştirdiği uzman doktorları cezbedip koparı­yor. Kendi ülkelerindeki hayattan memnun olmayanlar, haliyle açılan bu kapıdan bir an evvel girip zengin AB’ye kapağı atma derdin­de. Gidenin boşluğu dolmuyor, derin bir kriz bizi bekliyor…

Her ay 20 binden fazla yabancı işçiye çalışma izni

İş, uzman avıyla bitmiyor. Bir yandan po­pülist partilerin ekmeğine yağ süren göçmen düşmanlığı tırmanırken, diğer yandan kurye­sine, garsonuna kadar ta Nepal’den Hindis­tan’dan getiren AB üyesi ülkeler var. AB tuhaf bir ‘politikasızlık’ içinde debeleniyor.

Mesela AB’nin zengin ülkelerine verdi­ği kalifiye iş gücü göçüyle kendi nüfusu 3,8 milyona düşen Hırvatistan, çarkları çevire­bilmek için her ay 20 binin üzerinde yaban­cı işçiye çalışma izni veriyor. Bu muazzam bir rakam. Özellikle turizm ve inşaat sektö­rü, göçmen işçilerle ayakta duruyor. Hırva­tistan'da en çok ihtiyaç; inşaat işçileri, vinç operatörleri, ağır vasıta şoförleri, elektrikçi­ler, mekanikçiler, garson ve aşçılar.

Boş kadrolar doldurulamıyor

Ülkeyi göçmenler için daha cazip hale ge­tirmek kaygısıyla Hırvatistan, yabancı işçi­lerin oturma ve çalışma izinlerini bir yıldan üç yıla çıkarma kararı da aldı. Ülkede şu anda yaklaşık 143 bin yabancı işçi çalışıyor. Ancak boş kadrolar doldurulamıyor.

İşte bu noktada, Türkiye'de genç işsizliği, kalifiye eleman açığı, diplomalı işsizlik dra­mı iyice harlanıyor… Bir taş atımı uzaklıkta, Avrupa’da pek çok ülkede kronik iş gücü açığı varken, mesela Rusya bile artık Afrika’da bile eleman ararken Türkiye'nin işsiz nüfusu bü­yüyor.

Küresel istihdam pazarı hiç bu kadar elverişli olmamıştı

Geçenlerde Oksijen gazetesinde Elif Er­gu Demiral’ın Mutfak Sanatları Akademi­si (MSA) kurucusu Mehmet Aksel ile yap­tığı röportaj, bu açıdan hayli ufuk açıcıydı. “Türkiye'de asıl sorun işsizlik değil, mes­leksizlik” diyordu Aksel. ‘Merdivenaltı üni­versiteler’ yerine meslek liselerinin güçlen­dirilmesi gerektiğini söylüyordu. Bir sefer­berlik başlatılsa, meslek liselerinin önemi topluma iyi anlatılsa, ailelerin üniversiteyi tercih saplantısı ve algısı değiştirilse taş ye­rinden oynayacaktı.

MSA’nın 20 yıldır yeme içme sektörüne sunduğu deneyimin bebek bakımı, yaşlı hiz­metleri, dikey tarım, turizm ve sosyal medya gibi çeşitli alanlara da uygulama projesi, sur­da bir gedik açar mı, açar.

Bu yolla kalifiye eleman yetiştirmeyi ba­şarabilse Türkiye, hem içeride hem dışarıda epeyce istihdam imkanı yaratabilir. Üstüne ‘yüz yıllık derdimiz’ olan yabancı dil öğrete­meme ayıbından da kurtulmanın bir yolunu bulsak, gençler için yeni ufuklar açılacağı ke­sin. Zira küresel istihdam pazarı da 2. Dünya Savaşı sonrasından beri hiç bu kadar elverişli olmamıştı. Ne dersiniz? Enseyi karartmadan çözüme odaklanmanın zamanı değil mi?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar