Sorun düşük kalite

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Sydney’deki G-20 Toplantısında gelecek beş yılda dünyada ekonomik büyümenin en az iki puan artırılması konusunda anlaşmaya varıldı. Bu iki puan toplam üretimde yaklaşık 2 trilyon dolarlık bir artışa karşılık geliyor. Kemer sıkarak sorunların çözülemeyeceğini, bilakis arttığını gören dünyanın en büyük yirmi ekonomisi çareyi büyümenin önünü açmada buldu. Hedef, kulağa iyi gelmekle birlikte gerçekleştirilmesi kolay görünmüyor. Benzer hedefler daha önce de dile getirilmiş, ama gerçekleştirmek bir türlü mümkün olmamıştı. Her şeyden önce G-20’nin üyeler üzerinde yaptırım gücü yok. Ayrıca, ekonomik hedefleri ve koşulları farklı ülkeler arasında koordinasyonun sağlanması önemli bir sorun. Ülkelerin imkan ve koşullarının farklı olduğu düşünülürse, global büyümeye katkıları da farklı olacaktır. Bazıları daha fazla katkıda bulunurken, diğerlerinin katkısı daha az olacaktır. Açıkça ifade edilmese de, en büyük katkının gelişmiş ülkelerden gelmesi bekleniyor. Hemen her ülkenin farklı telden çaldığı; birçok konuda kendi içinde bile anlaşma sağlayamamış AB’nin global büyümeye bu anlamda katkısı şüphelidir.

Merkez bankalarının politika oluştururken ekonomilerin gereklerini dikkate almalarına ilişkin görüş, gözleri ister istemez FED’e çeviriyor. FED Başkanı Janet Yellen’in artan uluslararası baskı karşısında nasıl bir politika izleyeceği merak konusu. FED Başkanı’nın ABD ekonomisinden sorumlu olmakla birlikte, dünya ekonomisindeki gelişmelere de büsbütün kayıtsız kalmasını düşünmek zor.

***

Sydney’de büyüme hedefi üzerinde mutabakat sağlanmakla birlikte, bunun ne şekilde gerçekleştirileceği konusunda henüz bir plan yok. Hedefe ulaşmak için üye ülkelerden maliye, para ve istihdam politikalarında reform yapmaları bekleniyor. Kasımda, Brisbane’de yapılacak toplantıya üyeler planlarıyla gelecekler. G-20 transfer fiyatlaması yoluyla vergi kaçırmanın önüne geçilmesi konusunda kararlı. Toplantının kapanış bildirgesinde yer alan, şirket kazançlarının vergi oranlarının düşük olduğu ülkeler yerine, kazançların sağlandığı ülkelerde vergilendirilmesine ilişkin karar bu bakımdan önemlidir. Dünya Bankası direktörlerinden Bertrand Badre’nin, ekonomik büyümenin kaliteli olması ve gelir bölüşümünün iyileşmesine katkıda bulunması gerektiği görüşü bu kararı destekliyor. Vergi kayıplarının bütçe açıklarında olduğu kadar gelir bölüşümünün bozulmasında da payı olduğu yadsınamaz.

***

Bertrand Badre, büyüme artışı için dünya ticaretinin artması gerektiğini söylüyor. Her ülkenin ihracatının aynı anda artması söz konusu olmadığına göre, bazılarının ihracatını arttırması diğerlerinin açıklarının artmasını gerektirecektir. 2008 Resesyonu’nun hemen sonrasında yapılan G-20 toplantılarında üzerinde ısrarla durulan konuların başında küresel dengesizlik gelmekteydi. Artık kimsenin bundan bahsettiği yok. Anlaşılan bazı ülkeler sürekli fazla verirken diğerlerinin cari açıklarının arttığı tablo devam edecek. Küresel dengesizlik büyümenin kalitesini de etkiliyor. Amaç, üretim artışının ötesinde, yaşam kalitesinin arttırılmasına, çevrenin korunmasına, sosyal barışın sağlanmasına, gelirin toplum katmanları arasında daha adil dağıtımına ve bireylerin sosyal, kültürel ve siyasal gereksinimlerine katkıda bulunan kaliteli büyüme olmalı. İşsizliğin astronomik oranlara ulaştığı, gelir bölüşümünün iyice bozulduğu, çalışanların sosyal güvenceden yoksun olduğu, yolsuzlukların ekonomileri adeta esir aldığı bu krizden dünya ancak kaliteli büyümeyle çıkabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016