Sorumluluk hali
Şant Manukyan / İŞ YATIRIM
Amerika'da yüksek lisansımı aldığım üniversite yukarı New York eyaletinde Ithaca adlı şehirde idi ve kış ciddi anlamda soğuk geçerdi. İlk yıl kiraladığım odanın sözleşmesinde (beş kişi bir dairenin odalarını paylaşıyorduk) elektrik parasının da aylık kiranın içinde olduğu maddesi vardı. Yani kullandığımız elektriğe göre ekstra bir ödeme yapmamız gerekmiyordu. Odaların da elektrikle ısıtıldığını söylemem gerekmez sanırım, öyle ki elektrikli sobayı çalıştırdıktan 3 dakika sonra içerisi fırın gibi olurdu. Ancak akşam yemeğe giderken hepimizin ya projeler nedeni ile acelesi olur ya arkadaşlarımızla buluşmamız gerekir ya da çok dalgın olurduk ki kimse elektrikleri söndürmez ve sobaları kapatmazdı.Ancak ikinci yıl kira kontratı değişti ve kiracılar elektrik parasından da sorumlu oldular. Elbette bu değişiklikle beraber herkes odasının/dairenin ışıklarını sobalarını en küçük fırsatta bile kapatır oldu. İşte bu örnekteki iki farklı davranış tipi şu sıralar ABD Hazinesi'nin davranışı nedeni ile gündeme gelen "Moral Hazard"ın iyi bir açıklaması olabilir. Yani kamunun işler kötü gittiğine sorumluluğu alacağı bilinçli ile bankanızı sorumsuzca yönetmeniz ve kârdan yararlanırken zararı tüm kamuya yüklemeniz durumu. İşte Hazine'nin Fannie Mae ve Freddie Mac'e el konmasını da benzer şekilde yorumlayan geniş bir kesim var. Öyle ki artık başka bir büyük finansal kuruluş piyasaları krize sürükleme potansiyeline sahipse aşırı risk alabilir ve son noktada devlet tarafından kurtarılabilir . Her şeyden soyutlayıp baktığımızda gerçekten de kamunun 2000 yılında fiyatlar düşüyor diye piyasadan yüklü oranda fiberoptik alması ile son yapılan operasyon arasından bir fark yok. Ancak gerçekçi olmak gerekirse finans sektörü diğer tüm sektörlerden daha önemli bir yere sahip. Söz konusu kurumlara el konulması ile kârı yatırımcılar zararı ise vergi verenler üstleniyor argümanını çok doğru görmüyorum. Zira bu iki şirketin kurulduğu yıllardan bu yana üstü örtülü olarak devlet garantisinde olduğu biliniyordu (itiraz eden pek yoktu). Bu garanti sayesinde tüketiciler daha düşük fiyatlardan mortgage kredisi alırken, banklar daha yüksek oranlarda kredi verebiliyor, yatırımcılar daha likit bir yatırım ortamına kavuşuyor ve daha yüksek getiriler alabiliyordu. Yani Fannie ve Freddie herkesi mutlu ediyordu. 2002 yılından bu yana hisse performanslarına baktığınızda hissedarların pek de kârdan faydalandığını söylemek mümkün değil, ciddi zarar etmiş durumdalar. Keza imtiyazlı hisse senedi tutanların da durumu pek parlak değil. Bu şirketlerin hemen şu anda kapılarını kapatması demek mortgage oranlarının aşırı yükselmesi ve finansal piyasasının kilitlenmesi anlamına gelir ki o zaman vergi verenlerin yine pek mutlu olacağını sanmıyorum. Pek çok konu gibi bu mesele de tam olarak siyah ya da beyaz değil.