Sorumlu şirketlerin geleceği daha parlak

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Janet Yellen’in Ben Bernanke’den görevi devralmasının üzerinden bir hafta geçti. Bernanke’nin giderayak tahvil alımlarını 10 milyar dolar daha azaltarak 65 milyar dolara çekmesi piyasalara ABD ekonomisinin iyiye gittiğine dair verilmiş bir mesajdır. Kararın alınmasından bir gün sonra Ekonomik Araştırmalar Dairesi tarafından yayınlanan ekonomik rapor iyileşmeyi teyit ediyor. Geçici hesaplamalara göre, geçtiğimiz yılın dördüncü çeyreğinde ekonomideki büyüme yüzde 3.2. Üçüncü çeyrekte büyüme yüzde 4.1 oranında gerçekleşmişti. Bir önceki dönemde yüzde 2 oranında artan şahsi reel tüketim harcamalarında yılın son dönemindeki artış yüzde 3.3. ABD Başkanı’nın geçen haftaki Ulusa Sesleniş konuşmasında ağırlıklı konu ekonomi ve istihdamdı. Obama 1990’dan bu yana ilk defa ülke içindeki petrol üretiminin ithalatı geçtiğinin, bütçe açığının yarı yarıya azaldığının ve dış yatırımlar yönünden Çin’in yerini alan ABD’nin 21. yüzyıla en hazır ülke olduğunu söylüyor. Obama’nın bu görüşünde haklı çıkma ihtimali yüksektir. ABD kamu açığı ve işsizliği kontrol altına alırsa istikrarlı büyümenin yolu açılır.

Geçtiğimiz ay yüzde 6.7 oranına gerilemesine karşın işsizlik en önemli ekonomik ve sosyal sorunlardan biri. Şirket karlarındaki olağanüstü artışların yatırım ve istihdama yeterince yansıdığını söylemek zor. Gelir eşitsizliği büyüyor. Başkanın asgari ücretin arttırılmasına ilişkin talebine Kongre’nin Cumhuriyetçi kanadının öteden beri sıcak bakmadığı bir gerçek. Cumhuriyetçiler vasıfsız işçi istihdamında gerilemeye neden olacağı gerekçesiyle asgari ücretin artırılmasına karşılar. Halkın çoğunluğu ise saat başına 7 dolar 25 sent olan asgari ücretin 10 dolar 10 sente arttırılması konusunda Obama ile hemfikir. Başkan, Kongre’nin adım atmaması durumunda yürütmenin gücünü kullanarak kamuyla iş yapan özel sektör kuruluşlarının uyguladığı asgari ücreti artıracağını söylese de, Kongre’yi bypass ederek yapılacak bu düzenlemenin ekonominin geneline uygulanması; özel sektörü kendiliğinden asgari ücreti arttırmaya sevk etmesi ihtimali çok düşük. Asgari ücret önemli olmakla birlikte, gelir dağılımındaki bozulmanın önüne geçilebilmesi için yüksek ücretli işkollarındaki istihdamın artırılması şart. İşsizlik oranındaki düşüşün gerçeği yansıttığı söylenemez. Bu düşüşte, uzun süreli işsizlerin bir kısmının işsiz statüsünü kaybetmesinin de etkisi var. Her üç kişiden birinin uzun süreden beri işsiz olduğu ABD’de geride bıraktığımız yılın sonu itibariyle toplam işsiz sayısı 10.4 milyon. İşsiz olarak geçen süre arttıkça iş bulmak daha da zorlaşıyor. Başkan da bu düşüncede olsa gerek ki, aralarında Dell, Wall Mart ve Ford’un da yer aldığı ülkenin önde gelen üç yüz şirketinin CEO’suyla yaptığı toplantıda yeni işçi alımlarında uzun süreden beri işsiz olanlara karşı ayrımcılık yapılmamasını istedi. Uzun süreli işsizler sadece çalışma hayatının sonuna yaklaşan kişilerden oluşmuyor. Bunlar arasında binbir güçlükle eğitimlerini tamamlamış, hatta bunun için yüksek borçlar altına girmiş gençler de var.

Obama’nın davetine şirketlerin icabet edip etmeyecekleri bilinmiyor. Sorunların çözümünün tamamen piyasa mekanizmasına bırakıldığı bir ortamda bu noktanın ötesine geçmek de mümkün değil. Yüksek kamu borçlarından kımıldayamayacak hale gelen devletler, istihdam artışını özel sektörden bekliyor. Özel sektörün soruna yaklaşımı konusunda ise bir bütünlük yok. Karı arttırmak amacıyla işçi almamak firmalar için yasal bir hak olsa da, bunun sosyal meşruiyet ilkesine uygunluğu tartışmalıdır. Krizden çıkış ve büyümenin hızlanması orta sınıfın güçlenmesine bağlı. Zengin-fakir arasında giderek büyüyen uçurum, artan gelir eşitsizliği sadece dünyanın en büyük ekonomisi Amerika’nın değil, gelişmiş-gelişmekte olsun tüm ekonomilerin sorunu. Şirketlerin yegane amacını karların olabildiğince arttırılmasından ibaret gören anlayışın günümüz dünyasında taraftar bulması giderek güçleşiyor. Çalışan kesimler olanakları elverdiği ölçüde sosyal sorumluluk anlayışıyla hareket eden şirketlerde çalışmayı tercih ediyorlar. Yatırımcılarda da bu yönde bir eğilim gözleniyor. Karın arttırılması dışında geniş toplum katmanlarının sorunlarına sessiz kalmayan şirketlerin uzun vadeli hedeflerine ulaşmaları daha kolay. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016