Sonumuz benzemesin…

Ümit ÖZLALE
Ümit ÖZLALE umit.ozlale@dunya.com

2 Nisan şim­diden dünya iktisat tarihine bir dönüm nok­tası olarak geçti. Trump, 18. yüz­yılın merkanti­list kafasıyla 21. yüzyılın en bü­yük ekonomisini yönetmeye kalkı­şınca sadece ABD değil bütün dünya ekono­misi bir çıkmaza girdi. Adı­na “Liberation Day” adını verdiği yeni gümrük vergisi paketi yürürlüğe girdikten sonra sadece ABD borsala­rındaki bir haftalık erime Türkiye ekonomisinin son üç yıldaki milli gelirinden fazla oldu.

Peki biz benzer bir du­rumu dünya ölçeğinde da­ha önce yaşadık mı? Evet, çok benzerini yaklaşık bir asır önce yaşadık. 1930 yı­lında, Büyük Buhran son­rasında Herbert Hoover ABD Başkanı iken sanayi ve tarımda gümrük tarife­lerini arttırmayı hedefle­yen Smoot-Hawley Yasa­sı ABD Kongresinden geç­ti. Başkan Hoover, birçok ekonomist ve iş dünyası temsilcisinden gelen eleş­tirileri dikkate alıp yasaya tam olarak destek verme­mesine rağmen politik bas­kılar nedeniyle yasayı veto etmedi. Yasanın yürürlüğe girmesiyle beraber Kanada ve Avrupa ülkeleri misille­me yapınca dünya ticare­ti yarı yarıya küçülmüş ve küresel bir durgunluk baş­lamıştı.

Bugün de benzer bir du­rum var. Yeni durum, ABD ekonomisi başta olmak üzere küresel ölçekte bir resesyon ve enflasyon ris­kini arttırmış durumda. Birçok saygın kuruluşun yayımladığı raporlara gö­re ABD ekonomisinin re­sesyona girme olasılığı %35’lere kadar yükseldi. Sebebi basit: Artan gümrük vergileri sonucunda sade­ce ticaret hacmi daralma­yacak. Üretim maliyetleri de artacak. Yeni durumda gümrük vergisi yüksek olan ülkelerden ithal edilen ara malların ve yatırım malla­rının yerli üreticiler ya da gümrük vergisi daha düşük olan ülkeler tarafından he­men ikame edilememesi üretim süreçlerini daha da olumsuz etkileyecek.

Nasıl bir dünya ekonomisi bizi bekliyor?

Artık küreselleşmenin yerini bölgeselleşmeye (regionalization) bıraktı­ğı, bölgesel sanayi kümele­rinin daha fazla oluşacağı, yakın coğrafya üretiminin (nearshoring) artacağı bir dönemdeyiz. Özellikle Çin, AB ve Japonya gibi büyük ihracatçılar için ABD pa­zarına erişim zorlaşacak ve küresel tedarik zincirleri yeniden şekillenecek. Şöy­le bir tablo yanlış olmaya­caktır:

Kuşkusuz 1930’lu yıllar ve bugün arasında önemli farklılıklar da var. 1930’lu yıllarda ekonomi daha çok tarım ve sanayi ağırlıklıy­dı. 2025’te ise dijital eko­nomi küresel ölçekte çok daha baskın. Ülkeler arası hizmet ticaretinin boyutu ve dijital hizmet sektörün­deki pazar yapısı bugünkü durumu çok daha komp­leks hale getirmiş durum­da.

Zaten Trump yöne­timinin yasa tasarısını bizzat ABD açısından anlaşılmaz ve tehlike­li kılan şeylerden biri de bu: ABD’nin sadece mal ticaretinde bir dış açık problemi var. Hiz­met ticaretini hesaba kattığınızda, ya da fa­aliyetlerinin önemli bir bölümünü yurtdı­şında gerçekleştiren ABD şirketlerinin elde ettikleri karı ABD’ye getirdiklerini düşündüğünüzde ABD eko­nomisi gayet iyi durumda. Şöyle bir istatistik verelim: ABD’nin sadece dijital hiz­met ticaretinde 600 mil­yar Dolarlık bir fazlası var! O yüzden Trump yönetimi­nin aldığı bu kararı dış ti­caret açısından anlamakta zorluk çekiyorsunuz.

Bunun yanı sıra, 1930’lu yıllarla kıyasladığınızda günümüzde küresel teda­rik zincirleri birbirine çok daha bağımlı. Bu da mev­cut yasa tasarısının küre­sel ölçekte etkisinin daha olumsuz olabileceğini gös­teriyor.

Her ne kadar günümüzde merkez bankalarının para politikası yetkinliği ve dev­letlerin/uluslararası kuru­luşların etkili mali tedbir­leri alabilme kabiliyeti çok daha iyi durumda olsa da, popülist siyasetçilerin ku­rumları by-pass etmekten çekinmeyeceği çok tedir­gin edici bir dönemden ge­çiyoruz.

Son olarak, 1930’da tica­ret hacminin küçülmesi ve tarife savaşlarıyla beraber küresel ölçekte siyasi ger­ginlik artmış ve dünyada aşırı sağ ve militarist hare­ketler güçlenmişti. O döne­min nasıl sonlandığını hepi­miz biliyoruz zaten. Benim bu süreçte en büyük korku­larımdan biri de bu. Zaten pamuk ipliğine bağlı ulus­lararası dengeler tamamen kopabilir ve bu yasa dünya ölçeğinde bir felaketin te­tikleyicisi olabilir.

Ünlü filozof Santaya­na Birinci Dünya Savaşı’n­dan önce yazdığı kitabında “Geçmişi hatırlamayanlar onu tekrar etmeye mah­kumdur” demişti. Yüzyıldan fazla geçti, hala aynı unut­kanlıkla devam ediyoruz. Sonumuz benzemesin…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hegemonya üzerine… 23 Nisan 2025
ABD ve Çin… 16 Nisan 2025
Basit ama zor… 26 Mart 2025
Tarih tekrar eder mi? 26 Şubat 2025
TÜSİAD vs MÜSİAD 19 Şubat 2025