Sonsuza kadar kolay para
Yunanistan'ın mali bağımsızlığını vermesi isteniyor. Şartları kabul etmezse, istenen mali reformları yürürlüğe koymazsa, ikinci kurtarma planı olmayacak. Ülke temerrüde düşecek. AB, yeni kurtarma planlarını tartışacak. Dünkü bono ihaleleri iyi geçse de, sıradaki ülke Portekiz olabilir.
Almanya aslında diğer ülkelere gözdağı veriyor. Yunan borcunun yüzde 70'i silinirse, diğer ülkelerin de benzer bir anlaşma yapmak isteyeceklerini biliyor. Bu yola gitmemeleri için, Yunanistan üzerinden mesaj gönderiyor. İstediklerimi yapmazsanız başınızın çaresine bakarsınız diyen Almanya, Yunanistan ve diğer ülkelerdeki milliyetçi dalgaları hafife alıyor olabilir. Almanya sözlerinin arkasında durur mu? Tarih, blöf yapmayı sevmediğini gösteriyor. 1990'larda İngiltere'nin Avrupa Döviz Kuru Mekanizması'ndan çıkışını organize etmişti. Sterlinin aşırı değerli olduğunu ve sterline destek vermeyeceğini açıklamıştı. İngiltere Merkez Bankası'nı çökerten spekülatör George Soros'u efsane yapan o süreci hatırlayan fazla kişi yoktur.
Almanya'nın kafasındaki yeni euroda bu ülkelerin yeri olmasa da, euro sisteminden çıkışı sağlayan resmi bir mekanizma yok. Gerekli düzenlemelerin yapılması için zaman gerekiyor. Ayrıca; Yunanistan'ın parasal birlikten kısa süre içinde çıkması tam bir iflas anlamına gelir ki, bunun sonuçlarını kestirmek güç. 2008'de Lehman Brothers'ın batışı sonrasında yaşanan süreç çok hafif kalabilir. Sert bir iflas riskine sadece AB açısından bakmamak gerekir. Geçen hafta da yazdığım gibi; borçlu ülkelerin temerrüt riskine karşı alınan sigortaların yüzde 97'sini büyük Amerikan bankaları satmış.
Yatırımcılar bütün bu belirsizliklere rağmen ocak ayında iyi kazançlar sağladılar. En büyük riskler Euro Bölgesi'nden kaynaklandığı için, bu bölgenin borsa endekslerinin ve para biriminin yükselmesi risk iştahını da pozitif etkiliyor. İlginç olan nokta; EUR/USD paritesi bu hafta 1.3240 seviyesine kadar yükselmesine rağmen, altının euro fiyatı da yükseliyor. Fiyat, geçtiğimiz sonbahardaki zirve seviyeleri zorluyor. Bir para biriminin gerçek gücü, altın fiyatı ile ölçülür. Altının euro fiyatının yukarıları denemesi, son günlerdeki yükselişe karşın euroya duyulan güvensizliği gösteriyor.
Büyük merkez bankaları deyim yerindeyse 'sonsuza kadar kolay para' politikası uyguladıkları için, altın-gümüş fiyatları yükselmeye devam eder. Fed, düşük faiz konusunda kapıyı 2014 sonuna kadar açık bıraktı. Yapılan açıklama bir tahmin niteliğinde olsa bile, altın ve gümüş fiyatlarını olumlu etkiledi. Avrupa Merkez Bankası(AMB), uzun vadeli repo operasyonu kapsamında, geçen ay bankalara yüzde 1 faizle 489 milyar euro vermişti. 29 Şubat tarihinde aynı operasyonla 1 trilyon euro daha vermesi bekleniyor.
AMB operasyonlarının ülke riskini ne kadar düşürdüğü tartışılabilir. Fakat bankacılık sektörüne bir rahatlama sağladığı da görülüyor. Bunların dışında; İngiltere Merkez Bankası mevcut tahvil alım programını 50 milyar sterlin civarında genişletebilir. Çin biraz ağırdan alsa da, rezerv karşılık oranlarını ve faizleri düşürmeye devam edebilir.
Altın ve gümüş fiyatlarındaki hareketler sert oluyor. Altın-gümüş yatırımlarının sabır işi olduğunu düşünüyorum. Yatırımcılar alım yapmak için sürekli dip noktayı aradıklarından, fırsatlar kaçabiliyor. Burada en iyi yatırım stratejisi, fiyata bakmaksızın alım yapmak olabilir. Yatırımcı altın konusunda uzun dönemde pozitif beklentilere sahipse, her ay belli oranda alım yapabilir. Bu şekilde maliyet averajı yapmış olur.