Son UEFA Kupası kime gidecek?

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

20 Mayıs Çarşamba günü Avrupa'nın 2 numaralı Kupası sahibini bulacak. Şampiyonlar Ligi'nden gelen bu iki takım, Lucescu'nun Shaktar Donetsk'i ile Thomas Schaaf'ın Werder Bremen'i son UEFA Kupası'nı müzelerine götürebilmek için Şükrü Saraçoğlu'nda büyük bir mücadele verecek. Bir Alman ve bir Ukrayna takımı arasında oynanacak UEFA final maçı, bizi de en az onlar kadar ilgilendiriyor. Çünkü bir yandan hepimizin yakından tanıdığı futbol profesörü Lucescu var, diğer yandan maçın oynanacağı Stat Şükrü Saraçoğlu. Eminim ki, Lucescu da bu stada beş sene sonra yeniden adım atarken farklı bir ruh halinde olacak…

UEFA Kupası bu son finalle tarih olurken, gelecek sezondan itibaren daha farklı bir formatta bu kupayı UEFA Avrupa Ligi adı altında yeniden izleme fırsatımız olacak…

Her ne kadar UEFA Kupası, Kupa 1'in, yani Şampiyonlar Ligi'nin gölgesinde kalsa da, bu Kupa sonuçta Avrupa Kıtası'nın ve dünyanın prestijli kupalarından birisi. Ancak bu kupada dağıtılan ödüllerin Şampiyonlar Ligi'nin çok gerisinde kalması; bütçesinin son derece kısıtlı olması ve bu kupaya katılan takımların ekstra gelir elde edememeleri, kupaya olan ilginin biraz sönük kalmasına neden oluyor.

UEFA Kupası hep Şampiyonlar Ligi'nin gölgesinde kaldı

UEFA Kupası gerçekten ilk kurulduğu günden bu yana hep Şampiyonlar Ligi'nin gölgesinde kaldı. Sadece sportif anlamda değil, aynı zamanda parasal gelişim, popülerlik ve heyecan-reyting bakımından da.

UEFA Kupası'na katılan takım sayısının fazlalığı, futbol kalitesi ve kazancı bakımından aynı oranda bir kalite ve gelir artışına yol açmadı ne yazık ki… Bu kupaya katılacak takımların liglerin UEFA puan ve katsayılarına göre ikinci seviyedeki takımlar olması bu kupayı daha baştan ikinci kupa haline getirdi. UEFA'nın en son yapmış olduğu bir değişiklikle Şampiyonlar Ligi'nden de gruptan çıkamayan ancak, grupta üçüncü olan takımların da bu turnuvaya devamına olanak sağlayan kararı da turnuvanın reytingi çok fazla artıramadı.

Aslında bu, UEFA tarafından yapılmış ve şampiyonları onore etmeyi amaçlayan bilinçli bir planın somuta yansımasıydı. İlk kupanın ne kadar güçlü ve ihtişamlı olduğunu gösterebilmenin yolu, onun yanına daha güçsüz ve reytingi düşük, geliri çok da fazla olmayan bir kupayı koyarak sağlanabilirdi. Nitekim de öyle oldu. UEFA Kupası gerek popülerliği, gerekse sağladığı kazanç bakımından Şampiyonlar Ligi'nin yanına hiç yaklaşamadı bugüne kadar.

UEFA'nın daha baştan Şampiyonlar Ligi'ne ayırdığı bütçe ve olanakları, UEFA Kupası'na tahsis etmemesi, zaten bir nevi "mal ve kalite farklılaştırması" stratejisine uygun ikinci mamul muamelesi yapılmasına olanak sağladı. Evet gerçekten de UEFA Kupası bugün UEFA'nın ikinci mamulüdür bir bakıma. Ancak son zamanlarda bu kupaya olan ilginin giderek düşmesi, 2005 yılında kupaya ciddi bir makyaj yapılmasına neden oldu. UEFA yeni düzenlemesiyle kupada lig usulü uygulamasına geçti. Bu şekilde kupaya daha da fazla takımın katılmasına olanak tanınırken; diğer taraftan da Şampiyonlar Ligi'nde grup üçüncüsü olan takımların da, grup sonrası UEFA Kupası'na katılmaları sağlandı. Aslında burada iki amaç vardı. Bunlardan ilki: Şampiyonlar Ligi'nden elenen popüler takımlar aracılığıyla, azalan ilgiyi tekrar UEFA Kupası'na yönlendirebilmek; ikincisi de Şampiyonlar Ligi'nden elenen takımların olası UEFA karşıtı G-18 hareketi içinde yer almalarının önüne geçmekti. Çünkü bir süredir G-18 hareketi UEFA'ya karşı Süper Lig projesini gündeme getirmişti.

UEFA Kupası'nı parasal yönden UEFA tarafından ihmal edilmiş bir kupa olarak değerlendirirsek, yanlış söylememiş oluruz. Nitekim bugün Şampiyonlar Ligi'nin bütçesi 1 milyar dolara yaklaşırken; UEFA Kupası'nın bütçesi Şampiyonlar Ligi'nin yüzde onuna bile ulaşmıyor. Geçen yıl Şampiyonlar Ligi'nde 32 takıma dağıtılan toplam parasal ödül 585 milyon Euro'ya ulaşırken; UEFA Kupası'nda ise 48 takıma dağıtılan parasal ödül sadece 37 milyon Euro civarındaydı. Şampiyonlar Ligi'nde bir kulüp ortalama 18,2 milyon Euro para kazanırken UEFA'da bu tutar 700 bin Euro. Geçen yılın Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Manchester United sadece sportif performanstan dolayı 42,9 milyon Euro kazanırken, bu tutar UEFA havuz gelirleriyle birlikte 115 milyon Euro'ya kadar yükseliyor. Oysa UEFA Kupası'nı 2007'de kazanan Sevilla toplam 6,2 milyon Euro gelir elde ederken; 2008'in Şampiyonu Zenit'in de 8 milyon Euro civarında bir kazanca ulaştığını biliyoruz.

UEFA Kupası ne kadar parasal ödül dağıtıyor?

Gruplara kalan takım 105 bin Euro alıyor. Grup maçlarında galibiyete 40 bin Euro veriliyor. Beraberlik halinde takımlar 20 bin Euro alıyor. Son 32'ye kalan her takıma 70 bin Euro ödeniyor. Son 16'ya kalan her takım 70 bin Euro alıyor. Çeyrek finale kalan her takıma 300 bin Euro veriliyor. Yarı finale kalan takımlar 600 bin Euro kazanıyor. Finalde elenen takıma 1.5 milyon Euro ödeniyor. Kupayı kaldıran takım 2.5 milyon Euro alıyor.

Parasal anlamda çok fazla getirisi olamayan bu kupanın giderek reytinginin düşmesi UEFA'yı yeni arayışların içine itti. Bu nedenle UEFA 2009-10 sezonunda daha farklı bir versiyona göre turnuvayı yeniden dizayn etti. Gelecek yıl UEFA Avrupa Ligi formatında bu kupayı izleyeceğiz. Konuya ilgili daha detay bilgi için bkz. (http://www.fesam.org/sur_makale.php?kod=2&url=uzman/ta065.htm)

Lucesculu Sahktar Donetsk

Şahktar Donetsk, Ukrayna'nın son yıllarda büyük çıkış gösteren en önemli futbol kulüplerinden birisi… Mircea Lucescu'nun bu takımı çalıştırıyor olması ise bize, bu takımı izlemek için başka bir sebep…Maçlarını Donetsk'teki 25,813 kişilik RSK Olimpiyskiy'de oynayan turuncu siyahlılar, son iki sezonun da Ukrayna Şampiyonu.

Kulüp Mayıs 1936'da bir kömür madencisi Aleksei Stakhanov tarafından Stakhanovets adıyla kuruldu. Takım ilk başarısını 1951 yılında eski SSCB şampiyonasını üçüncü sırada tamamlayarak aldı. SSCB şampiyonasında daha sonra kulübün adı Shaktar olarak değiştirildi.

Shakhtar 1980 ve 1983'te iki kez USSR Kupası'nı iki kez kazandı. 1983'te USSR Süper Kupası'nı da müzesine götürdü…

Bugün Ukrayna Ligi'nde Dinamo Kiev'in en güçlü rakibi konumunda bulunan Shaktar, 1990'da açtığı futbol akademisinde 3000'e yakın çocuğu eğitiyor.

Maçlarını ortalama 20.000 seyirciye oynayan Shaktar, Ukrayna Premier Ligi'nin en yüksek seyirci ortalamasına sahip.

Shaktar Ukrayna'yı UEFA'da finalde temsil eden ilk ve tek takım oldu aynı zamanda.

Shaktar'ın tarihsel başarısına baktığımızda ise aşağıdaki şeref tablosunu görüyoruz.

•Ukrayna Ligi: 4

2002, 2005, 2006, 2008

•SSCB Kupası: 4  1961, 1962, 1980, 1983

•Ukrayna Kupası: 6

1995, 1997, 2001, 2002, 2004, 2008

•SSCB Süper Kupası: 1

1983

•Ukrayna Süper Kupası: 1

2005

Shaktar'ın Avrupa macerasına bakıldığında ise aşağıdaki tabloyla karşılaşıyoruz… Bugüne kadar Şampiyonlar Ligi'nde 58 maç oynayan Shaktar bunların 26'sını kazanırken, 24'ünü ise kaybetmiş. UEFA Kupası'nda da oynadığı 18 maçın 8'ini kazanıp, 5'ini kaybeden Shaktar, avrupa'da toplamda 132 maça çıkıp, 60 galibiyet, 22 beraberlik ve 50 mağlubiyet almış. Attığı 195 gole karşılık, 181 gol yemiş… Şu an 16 takımlı Ukrayna Premier Lig'nde 27 maçta topladığı 58 puanla Shaktar Donetsk, 70 Puanlık Dinamo Kiev'in hemen arkasında ikinci durumda.

Turnuva Maç Galibiyet Beraberlik Mağlubiyet Attığı gol Yediği gol

ŞAMPİYONLAR LİGİ 58 26 8 24 87 81

UEFA KUPASI 18 8 5 5 32 24

KUPA GALİPLERİ KUPASI 52 25 8 19 71 68

İNTER TOTO 4 1 1 2 5 8

TOPLAM 132 60 22 50 195 181

Bonservis bedelleri üzerinden Shaktar Donetsk değerlendirildiğinde ise, 112 milyon Euro'luk değeriyle Ukrayna'nın en değerli takımı olarak karşımıza çıkıyor. Ukrayna'nın takım değeri bakımından ilk sırasında yer alan Shaktar'ı, 93,7 milyon Euro ile Dinamo Kiev ve 47 milyon Euro'luk değeriyle de Galatasaray ve geçmişte de Beşiktaş'ı kupa dışına iten Metalist Kharkiv'i görüyoruz.

Shaktar Donetsk'in en değerli iki oyuncusu ise 10 milyon Euro'luk değeriyle Fernandinho ve 13.5 milyon Euro değeriyle Darijo Srna…

Dmitri Chigrinskiy   5.750.000 Euro

Fernandinho   10.000.000 Euro

Jadson   8.000.000 Euro

Ilsinho   9.000.000 Euro

Willian   9.000.000 Euro

Darijo Srna   13.500.000 Euro

Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona, Sporting Lizbon ve Basel'in bulunduğu C grubunda 9 puan toplayan Shaktar, buradan grup üçüncüsü statüsüyle UEFA Kupası'na katıldı… Finale gelinceye kadar İngiliz Tottenham'ı, Rus CSK Moskova'yı, Fransız Marsilya'yı ve kendi ülkelerinden de en önemli rakipleri Dinamo Kiev'i elediler.

Taktik yönden Lucesculu Shaktar Donetsk ağır basıyor!

Dinamo Kiev'in Başında Lucescu'nun bulunuyor olması Ukrayna takımına taktik ve stratejik anlamda bazı üstünlükler sağlayabilecek gibi görünüyor. Özellikle Lucescu'nun sağlamcı bir savunma anlayışı ve çok kontrollü bir oyun felsefesiyle önce rakibini durdurup, daha sonra Werder'i vurmaya yönelik bir oyun kurgusu ve takım dizilişi ile sahaya çıkacağını tahmin ediyorum. Çünkü Lucescu'nun taktik oyun anlayışı ve felsefesini hepimiz çok iyi biliyoruz. Sonuna kadar sabırlı, mücadele gücü yüksek ama teknik kapasitesi sınırlı oyunculardan kurulmuş Shaktar Donetsk aslında tipik bir Lucescu takımı. Nitekim Lucesculu Shaktar Donetsk, UEFA Kupası'nda finale gelinceye kadar 4 maçta beş gol yerken; Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı altı maçta ise yedi gol yemişti. Bu da gösteriyor ki, Lucescu savunma güvenliğini ön plana alan, kontrollü oynamaktan dolayı çok gol atamayan bir oyun anlayışını yeşil sahalara yansıtıyor. Hedefe ulaşmak için zaman zaman sıkıcı oyuna tahammül etmek durumunda kalan biz futbolseverler, bu alışkanlığın Luce'ye Serie-A'dan kalma bir miras olduğunu da biliyoruz. Nitekim Türkiye'de çoğu zaman kendisinin de belirttiği gibi "İtalya'da yenilmemeyi öğrendim" ifadesi de yukarıda ortaya koyduğumuz oyun anlayışını doğruluyor.

Mütevazı bir kadro ve bütçeyle Avrupa'nın 2 no.lu kupasına talip olacak olan Lucescu, Türkiye'de çalıştığı yıllarda da hem Galatasaray'da hem de Beşiktaş'ta da hep kendine verilen sınırlı olanaklar içerisinde maksimum performans sergilemişti.

Galatasaray'da Fatih Terim'in arkasından Galatasaray'a gelip, ilkin Süper Kupa'yı kazanarak işe başladı, 2000-01 sezonunda Galatasaray'ı iki aşamalı gruplardan oluşan Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale yükseltme başarısı gösterirken; bir sonraki sezonda da yine Şampiyonlar Ligi'nde ikinci aşamadaki grup maçlarının sonuncusunda Liverpool'a yenilerek son anda çeyrek finale ikinci kez çıkma şansını kaçırmıştı. Galatasaray'a 2001-02 sezonunda bir de şampiyonluk yaşatan Lucescu, Özhan Canaydın yönetiminin işbaşına gelmesi üzerine işine son verilince Beşiktaş'a gitmek durumunda kalmıştı. Beşiktaş'ı 100. yılında Süper Lig şampiyonu yapan Lucescu, Beşiktaş futbol takımını da UEFA Kupası'nda Dinamo Kiev'i yenerek ilk kez çeyrek finale çıkartmıştı.

Bundesliga'nın köklü ve güçlü ekibi Werder Bremen Lig'de zor günler yaşıyor!

Şampiyonlar Ligi B grubunda Panathinaikos, Inter ve Anorthosis ile aynı grupta yer alan Werder Bremen 6 maçta topladığı 7 puanla grup üçüncüsü olarak, UEFA Kupası'na katıldı.

Tam adı Sportverein Werder Bremen olan Werder Bremen, 16 Meslek lisesi öğrencisi tarafından 4 Şubat 1899 yılında Bremen kentinde kuruldu. Bundesliga'yı ilk kazanan kulüp olma özelliğine sahip olan Werder Bremen aynı zamanda Deloitte'un en zengin 20 sıralamasına da 2006/07 sezonunda giren köklü ve güçlü Bundesliga ekiplerinden birisi…

Müzesinde 4 Alman Şampiyonluğu ve 5 Alman Kupası bulunan Bremen ekibi, 1965 yılında yeni kurulan Bundesliga'yı da kazanan ilk kulüplerden birisi olma şerefine sahip. Her zaman üst düzeyde bir takım görüntüsünde olmasına rağmen bunu şampiyonluklara dönüştürmekte zorlanan Werder Bremen bu yüzden kazandığı kupalar kadar ikincilikleriyle de meşhur bir ekiptir. Tarihsel geçmişinde bir kez 1979-80 sezonunda 2. lige düşmüş ve 1 sezon sonra tekrar Bundesliga'ya geri dönmüştür. Son dönemde tekrar atılım yapan Werder Bremen, 2004 yılında Bundesliga'daki son şampiyonluğunu yaşamıştır.

Avrupa Kupalarındaki en büyük başarısı 1992  yılında Lizbon'da AS Monaco'yu 2-0 yenerek kazandığı Kupa Galipleri Kupası'dır.

Bundesliga'nın bu köklü ve güçlü ekibi bugüne kadar başta kendi teknik direktörleri Thomas Schaaf olmak üzere; Rudi Völler, Andreas Herzog, Karemfadfa, Claudio Pizarro, Aílton, Angelos Charisteas, Diego Ribas Da Cunha, Gerd Müller gibi çok popüler futbolcuları da Alman ve dünya futboluna armağan etmiştir.

Werder Bremen'in tarihsel sportif performansına bakıldığında ise aşağıdaki tabloyu görüyoruz.

•Bundesliga şampiyonluğu: 4

1965, 1988, 1993, 2004

•Almanya Kupası: 5

 1961, 1991, 1994, 1999, 2004

•Almanya Süper Kupası: 3

 1988, 1993, 1994

•Kupa Galipleri Kupası: 1

 1992

Werder Bremen'in yine Avrupa Kupalarında ortaya koyduğu performans aşağıdaki tablo ile okurun dikkatine sunuluyor… Tablodan da görülebileceği üzere Werder Bremen, Avrupa kupalarında toplam 189 maça çıkmış; bu maçlardan 88'ini kazanırken, 41 kez berabere kalmış; 60 kez de mağlubiyete uğramış; toplam 340 gol atarken, 241 de gol yemiş.

UEFA club competition record

Turnuva Maç Galibiyet Beraberlik Mağlubiyet Attığı gol Yediği gol

ŞAMPİYONLAR LİGİ 58 25 12 21 98 91

UEFA KUPASI 21 11 3 7 39 22

KUPA GALİPLERİ 86 38 21 27 165 105

SÜPER KUPA 2 0 1 1 2 3

İNTER TOTO 22 14 4 4 36 20

TOPLAM 189 88 41 60 340 241

Werder Bremen'in gelirleri

Werder Bremen'i Deloitte'un 2006/07 Para Ligi'ne giren Alman kulüplerinden birisi olarak görüyoruz. 2006/07 para Ligi'ne 97 milyon Euro gelirle 20. sıradan giren W.Bremen, ne yazık ki daha sonraki yıl Para Ligi'ne giremedi. Werder Bremen 97,3 milyon Euro'luk geliriyle 2006/07 Deloitte Top 20 listesine 20.sıradan giren 4 Alman kulübünden sonuncusuydu. Her ne kadar parasal gelirlerinde yıllar itibariyle önemli bir artış kaydetmesine karşın, son yıllarda bir türlü yakalanamayan sportif performans, Werder Bremen'in iktisadi ve mali yönden diğer prima Alman takımlarının gerisinde kalmasına neden oldu. 2003 yılında 37 milyon Euro gelire sahip W.Bremen'in son beş yılda bu gelirini iki kat daha artırarak 97 milyon Euro'ya taşıdığını gözlemliyoruz.

Yıllar itibariyle Werder Bremen gelirleri

Yıllar Milyon Euro

2003 37

2004 43

2005 65

2006 67

2007 97

Werder Bremen'in en önemli gelir kaynağını aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere 51,2 milyon Euro ile yayın gelirleri oluşturuyor. Yayın gelirlerinin toplam gelir içindeki payı yüzde 53'e ulaşmış durumda. Ortalama 40,310 seyirciye oynayan Werder Bremen'in maç günü gelirleri 22,4 milyon Euro düzeyindeyken; ticari gelirlerin payı ise 23,7 milyon Euro ile yüzde 24'e yükselmiş…

Werder Bremen, Şampiyonlar Ligi B grubundan üçüncü olarak UEFA'ya katıldıktan sonra Milan, St-Etienne, Udinese ve Hamburg'u eleyerek finale geldi. Bu süreçte 15 gol atarken, 12 gol yedi.

Werder Bremen'in takım değeri

Werder Bremen bonservis bedelleri üzerinden takım değeri 140,7 milyon Euro ile Bundesliga'da Bayern Münih'in arkasından ikinci sırada yer alıyor. Takımın en değerli oyuncusu ise 23 milyon Euro ile Diego. Diego'yu takip eden ikinci en değerli oyuncu ise 15 milyon Euro'luk değeri ile Per Mertesacker…

İsmi / Mevkii  / Yaşı  Değeri

 Tim Wiese  7.500.000 Euro

 Naldo   8.500.000 Euro

 Clemens Fritz  6.000.000 Euro

 Per Mertesacker   15.000.000 Euro

 Diego  23.000.000 Euro

 Mesut Özil   8.000.000 Euro

 Daniel Jensen   7.000.000 Euro

 Torsten Frings   11.000.000 Euro

 Markus Rosenberg   8.000.000 Euro

 Hugo Almeida   7.000.000 Euro

 Claudio Pizarro   11.000.000 Euro

Mutlu son!

Son UEFA Kupası'nda mutlu sona Werder Bremen'in mi, yoksa Shaktar Donetsk'in mi ulaşacağını bu çarşamba hep birlikte göreceğiz. Werder Bremen mali yapı ve tarihsel sportif gelişim bakımından Shaktar Donetsk'in önünde görünmesine karşın, Bundesliga'da bu yıl çok kötü bir performans sergilediler. Oynadıkları 32 maçta sadece 45 puan toplayabildiler ve 11 maçta da sahadan yenilgiyle ayrıldılar. Şu an 10. Sırada yer alıyorlar. Bu kupayı da kazanamazlar ve Almanya Kupası'nda Leverkusen ile oynayacakları final maçını da kaybederlerse gelecek yıl Avrupa'da yoklar. Bu Werder için önemli bir parasal kayıp anlamına geliyor. Bu nedenle maça asılacaklarını düşünüyorum. Fakat en önemli oyuncuları Diego, Almedia bu maçta kart cezalısı olması nedeniyle oynayamayacak. Takımın belkemiği Mertesacker'in ise sakatlık durumu ciddi ve büyük olasılıkla bu maçta oynayamayacak. Son hafta Bundesliga'da oynadıkları maçı kaybettiler fakat teknik direktör finali düşünmüş olacak ki bazı önemli oyuncularını ligde son hafta oynatmadı. Bu da Werder Bremen'in bu maça ne kadar asılacağını gösteriyor. 2004'ten sonra ne Bundesliga'da ne de Avrupa'da beklenen performansı bir türlü ortaya koyamayan Werder Bremen için bu maç bir dönüm noktası olacak gibi görünüyor.

Shaktar Donetsk ise son derece rahat geliyor Saraçoğlu stadına… Kaybedecekleri hiçbir şey yok ama kazanacakları çok şey var. Lucescu'nun savunma güvenliğini ön plana alan kontrollü oyun anlayışı ile sahaya çıkacağını ve sabırlı bir şekilde oyunu devam ettireceğini düşünüyorum. Lucescu ve ekibinin bu kupayı kazanmaları, lokal ligdeki en büyük rakipleri Dinamo Kiev'e karşı da bir güç üstünlüğü anlamına gelecek. Thomas Schaaf'ın Werder Bremen'i ise bu kupayı kaybettiğinde ise çok şey kaybedecek. Kaybedilen sadece maç olmayacak, milyon dolarlar da olacak. Çünkü gelecek yıl Avrupa kupalarına gidebilmeleri, Bundesliga'nın bitiminden sonra Leverkusen ile oynanacak Almanya Kupası finaline kalıyor. Thomas Schaaf sanırım işini Leverkusen finaline bırakmak istemeyecektir.

Sıkı bir mücadele ve taktik savaşıyla geçeceğe benzeyen bu maç bizim için ayrı bir görsel şölen olacak. Ülkemizde ikinci kez düzenlenecek bir UEFA organizasyonunu, son kupa olması nedeniyle yerinde izlemek bize büyük bir heyecan ve keyif verecek… Ancak tek üzüntümüz ise evimizde yapılacak bu finalde bir Türk takımının olmayışı… Final oynayacak takımların genel performanslarına baktığımızda Galatasaray'ın ne kadar büyük hata yaptığı bir kez daha ortaya çıkıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar