Son kale
Otomotiv sektörü hakkında yaklaşık 20 yıldır yazıyorum. Meslek hayatımın büyük çoğunluğunda otomotiv sektörü üzerine yazı, haber ve yorumlar yaptım. Ama hakikaten şu anda içine girdiğimiz dönem kadar karışık bir döneme rast gelmedim.
Jeopolitik olaylar, iç siyaset, erken seçim söylentileri, artan cari açık, inşaatla büyüme çabası… Tüm bunların bir sonucu olarak da zaptedilemeyen döviz kuru. Sadece ekim ayında 4.18’den, 4.45’lere yükselen bir kurdan bahsediyoruz. Bu artışın binek otomobil fiyatlarına yansımaması mümkün değil. Yani başka bir deyişle önümüzdeki dönemde araç fiyatları yeniden zamlanacak.
Bu zamları fazla hissedilmemesi için de firmalar yine kendi karlarından vazgeçerek kampanya silahını çekecek.
Bu tam bir kısır döngü aslında. Ekonominin bir türlü reel sektör kaynaklı büyüyememesinden kaynaklanan kırılgan yapı, sürekli artan dış kaynak ihtiyacı, lokomotif sektör otomotivin geleceğe güvenle bakmasının önündeki engellerden bazıları.
Bu tabloyu ortaya koyuyorum ama çok net bir şekilde söylemek istiyorum ki kısa dönemde ani bir düşüş beklemiyorum.
Sadece, belirsizliği kaldıracak bir ortamın sağlanmasıyla birlikte otomotivin bugün geldiği noktadan birkaç adım daha ileri sıçraması temennisini taşıyorum.
Yaşanılan devalüasyon ile birlikte ihracatçının eli güçlenecek olsa da devalüasyonun planlı/ programlı olmamasından dolayı ana sorun konumundaki belirsizlik devam ediyor. İşte asıl nokta da bu belirsizlik.
Bugün ağır ticari araç satışlarını incelediğinizde pazarın tamamının inşaat üzerine döndüğünü görebilirsiniz. Bu rakamlara farklı bir açıdan yaklaştığımızda inşaat dışındaki tüm sektörlerin durduğu sonucuna varabiliriz. Hal böyle olunca da yeni yatırım bu arada yeni yatırımdan kastım mevcutların yenilenmesi ve/veya elde tutulabilmesi de giderek zorlaşıyor.
Ekonomik risklerin dışında siyasi riskleri hiç saymıyorum bile. Gerçi ekonomik risklerin çoğunluğu siyaset kaynaklı olduğundan ikisin birbirinden ayırmak hatalı olabilir. Bu risk ortamında otomotiv sektöründe iç Pazar bir şekilde idare edilecektir. Ancak, idare etme politikasının uzun vadede patinaj çekmeye bir süre sonra da gerilemeye neden olacağı da bir gerçek. O yüzden bir an önce piyasalara güven vermeyi amaçlayan demeçler yerine somut adımların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Son kale konumundaki otomotiv gerilerlerse, tüm ekonomi geriler.