Son iki ayda iki büyük hayal kırıklığı ne anlama gelir?

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Haziran ayında yapılan seçimler sonrasına ilişkin tahminlerin tutmadığı, piyasalar yolu ile yeni İktidarı yönlendirme girişimlerinin sonuçsuz kaldığı bir aylık bir dönemi geride bıraktık. Gerek ekonomi politikası ve gerek ise dış politikaya ilişkin öncelikler konularındaki belirsizlikler yüksek düzeyini korumaya devam ediyor. Piyasalar aracılığı ile ekonomi yönetiminin yapısı ve para otoritesinin özerkliği üzerinden belirleyici olmaya, bu yolla çıkarlarını gözetmeye çalışanlar şimdilik başarılı olamadı. İran’a yönelik ABD yaptırımlarına destek verilmeyeceği açıklaması da, pek belli etmeseler de yine aynı kesimleri rahatsız etti.

Kriz istemiyorsanız sermaye akımlarını yönlendiren kesimlere boyun eğeceksiniz

Kırılgan olarak bilinen gelişen ekonomiler açısından, dış politika ile ekonomi politikası arasındaki illiyet bağının oldukça güçlü imiş gibi gösterildiği bir süreçten geçiyoruz. Eğer kriz istemiyor iseniz, sermaye akımlarını tehdit veya teşvik ikilisi ile yönlendirme gücüne sahip olan kesimlere boyun eğeceksiniz; önce enflasyon ve yapısal reformlar diyecek, çeşitli vadelere ilişkin eylem planları açıklayarak kendinizi bağlayacak, dış politika tercihleri konusunda bu güçlere boyun eğeceksiniz! Yok, eğer bu iki politika bileşeni arasındaki varsayılan ilişkiyi ortadan kaldırmaya çalışır ve boyun eğmezseniz yıpranmayı göze alacaksınız!

İşte, bu deli gömleğini giydirmeye çabalayanlar ile yırtıp atmayı zorlayanlar arasındaki çekişmeyi izliyor olabiliriz! Son bir ay genelinde, piyasalar aracılığı ile İktidarı geri dönüşü ve başarı şansı olmayan yola sürmeye çalışanlar iki kez ciddi hayal kırıklığı yaşadı; ekonomi yönetimi üzerinde belirleyici olamadılar, para otoritesini talepleri doğrultusunda yönlendirmeyi başaramadılar. Her ikisinde de döviz kurlarının sert bir şekilde yükseldiğine, finansal piyasaların sarsıldığına ve beklentilerin bir kademe daha olumsuzlaştığına tanık olduk.

Amerikalı rahibin serbest bırakılmaması, olağanüstü halin yerinin yeni bir yasa ile doldurulması ve ABD’nin İran yaptırımlarına kayıtsız kalınması türünden diğer gelişmeler ekonomi cephesinde yaşananlar ile kısmen örtüşüyor. Eğer ekonomi konusunda piyasalar aracılığı ile pazarlanan ve fiyatlanan senaryolara teslim olunsa idi, beklentilerin bozulmaması adına aksi yöndeki tercihlere boyun eğmek zorunda kalınabilirdi! Tercihlerin, artık çıkar birliği çatışmaya dönüşmüş kesimler ve aracıları ile uzlaşmamak yönünde olduğu düşünülebilir. Döviz kurları ve faizlerdeki dalgalanmalar, beklentilerdeki bozulmalar bu nedenle kısmen göze alınmış olabilir! Vesayet ve kırılganlık yaratan bağımlılıklardan arınmak adına gereken cesaret ve kararlılığın, rejim değişikliğinde arandığı varsayılabilir!

Öncelikler kısa vadeden uzun vadeye değişmeli

Eğer fiili durum yukarıda kısmen özetlemeye çalıştığımız gibi ise, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını hesaba katmak gerekebilir. Önceliklerin, kısa vadeden uzun vadeye ve ekonomiden bölgesel düzeyde siyasi konumlanmaya doğru değişmesi her şeyi farklılaştırır; böyle bir değişiklik olmayacağını varsayanların hayal kırıklıkları giderek büyür. Şeklen yetkilendirilmiş sorumluların sakinleştirici söylemleri, onların nihai karar ve öncelikleri belirleyecek kişiler olduğu anlamına gelmeyebilir. Derin bir sessizlik ortamında ortaya çıkan, kısa vadeli heyecanları hayal kırıklığına dönüştüren sürprizler tesadüf olmayabilir! Siyasi İrade nezdindeki önemli kararsızlıkların, bu tür bir görünüme sebep olabileceği de dikkate alınmalıdır!

Zorlu bir dönemden geçiyoruz. Sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmaya devam etmek, geleceğimiz üzerindeki ipoteği büyütüyor ve yanlıştan geri dönebilme şansını hızla azaltıyor; kısa vadeli ekonomik eğilimler üzerinde belirleyici olanlar, genelde Siyasi İrade ve özelde dış politika konusunda da söz sahibi oluyor! Malum kesimler gittiği yere kadar böyle devam etmesi için yoğun çaba harcıyor! Bu gidişin sonunun yaklaştığını ve hiç hoş olmadığını geç te olsa fark edenler, yeni bir seçenek üretmeye çabalıyor olabilir; bu yönde mesafe kat edilebilmesi, gerçekçi ve ciddi fedakarlıklara hazırlıklı olunmasını gerektiriyor. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar