Son gelişmeler

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Çok yakın zamana kadar genel görüş olan "Türkiye ekonomisinde aşırı ısınma var, acilen soğutma önlemleri alınmalı" düşüncelerine katılmadığımızı 2010 sonlarından beri belirtiyoruz. Bu tezin geçersizliğinin nedenlerini göstermek için de birçok değişik araştırma ve yorum yayınladık. Bu aşırı ısınma algılamasının yılın ikinci çeyreğinde kendisini "yavaşlama" gerçeğine bırakacağını tahmin ediyorduk. Yakın zamanda açıklanan PMI, kapasite kullanım oranları ve diğer göstergeler, ikinci çeyrekten itibaren büyüme temposunda bir düşüş yaşandığına işaret ediyor. Son zamanlarda büyümede yavaşlamaya işaret eden verilerden sonra, Merkez Bankası'nın yeterince sert frene basmadığı gerekçesiyle yapılan eleştirilerin, yerini "ekonomiye ciddi bir yavaşlama mı geliyor?" sorusuna bıraktığını da gözlemliyoruz

İçerisinde bulunduğumuz durumda özellikle küresel resmin oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Buradan gelen verilerin  henüz resesyon olmasa da, küresel büyümede yavaşlamaya işaret ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla Merkez Bankası'nın aldığı tedbirlerin de bu çerçevede değerlendirilmesini daha faydalı buluyoruz.

Örnek vermek gerekirse, Cuma günü açıklanan ABD tarım dışı istihdam verisinin küresel büyüme ile ilgili soru işaretlerini arttırmasının mümkün olduğu kanaatindeyiz..

Bu bağlamda IMF başkanı Christine Lagarde'ın, Avrupa ve ABD'nin ekonomik büyümeyi teşvik edecek programları değerlendirmesi gerektiğini söylediğini not etmemiz gerekir.

Avrupa tarafına baktığımızda da büyümenin tekrar ivme kazanması için koşulların oluştuğunu söyleyemeyiz. Hatta hafta sonu gerçekleşen bazı olaylar ve gelen açıklamalar Euro bölgesi sorunlarının çözümünün aslında ne kadar zor olabileceğini tekrar hatırlatıyor.

Örneğin, Almanya'da Merkel'in partisinin eyalet seçiminde yenilgi alması Merkel'in AB yardım konusundaki tutumunu daha da katılaştırmasına ve Euro bölgesi kaygılarının tekrar artmasına yol açabilir.

Ayrıca S&P'nin Cumartesi günü yaptığı açıklamada olası bir AB ortak tahvil ihracı için tahvile verilecek kredi notunun bu ihracı yapan ülkelerden en düşük nota sahip olanın notunun verileceğini belirttiğini unutmamak gerek.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, Yunanistan gibi ülkelerin sorunlarının temelinde uzun süreli özel sektör kredi büyümesinin çarpık ekonomik yapıları teşvik etmiş olabileceğini düşünüyoruz. Daha sonra, herhangi bir sebepten ötürü ortaya çıkan borçlara ilişkin güven sorunları kriz aşamasına gelmiş olabilir mi? Burada "hiçbir sorun yok" noktasından "kriz" aşamasına geçişin de Yunanistan'ın Euro kullanması örneğinde görüldüğü gibi ekonomik temeller kırılgan ve katı olduğunda çok hızlı olabileceğini unutmamamız gerekiyor. Örneğin Yunan iki yıllık bono faizleri 2009 başlarında yüzde iki iken şu an artık piyasadan borçlanamaz hale geldi. Başka ülkelerin de bu yaşanan tecrübelerden faydalanması gerektiğini düşünüyoruz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017