Son gelişmeler ışığında forex şirketlerini ve yatırımcıları neler bekliyor?

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Umut KOLCUOĞLU

Türkiye'de kaldıraçlı alım satım işlemleri, bilinen adıyla "forex", aracı kurumlar tarafından gerçekleştiriliyor. Türkiye'de uzun süre herhangi bir mevzuata tabi olmaksızın gerçekleştirilen forex işlemleri, 2011 yılında Sermaye Piyasası Kurulu'nun denetimine alınarak, bu faaliyetlerin ancak Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yetkilendirilen aracı kurumlar tarafından, yine bu konuda çıkartılan tebliğ hükümlerine göre gerçekleştirilebileceği öngörülmüştü. Başlangıçta finans piyasalarında oldukça olumlu karşılanan bu tebliğ, Sermaye Piyasası Kurulu'nun geçtiğimiz şubat ayında yaptığı iki teknik düzenleme nedeniyle, forex işlemleriyle iştigal eden aracı kurumları olumsuz etkiliyor.

Forex piyasasında büyük yankı uyandıran bu düzenlemelere yakından bakalım: öncelikle Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ'de düzenlenen, kaldıraçlı alım satım işlemlerine ilişkin azami kaldıraç oranını 100:1'den 10:1'e düşürüldü. Ayrıca, kaldıraçlı alım satım işlemlerine başlayabilmek için asgari 50 bin TL veya muadili döviz tutarında başlangıç teminatı yatırma zorunluluğu getirildi. Daha önce herhangi bir başlangıç teminatı yatırma zorunluluğu bulunmuyordu. Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yapılan açıklamalarda, bu değişikliklerin nedeni "spekülatif amaçlı ve bireysel işlemlerin caydırılması; bireysel yatırımcıların yüksek kaldıraca dayalı risk almalarını ve düşük tutarlı tasarruflar için yüksek kaldıracın yol açacağı muhtemel mağduriyetlerin önlenmesi" olarak gösteriliyor.

Ancak bu değişiklikler sonucunda, küçük yatırımcıların kaldıraçlı alım satım işlemi yapması fiilen neredeyse imkânsız hale geldi; çünkü bu yatırımcıların 50 bin TL'lik bir başlangıç bütçesi yok. Büyük yatırımcılar açısından da durum pek parlak değil. Ayrıca, kaldıraç oranındaki düşüş sebebiyle büyük yatırımcılar Türkiye'de geçerli olan 10:1 kaldıraç oranını tatmin edici bulmayarak yurtdışına yöneliyor.

Ülkemizdeki kaldıraçlı alım satım piyasasına bakarsak, bugün Sermaye Piyasası Kurulu'na kayıtlı toplam 88 aracı kurum bulunuyor. Ekim 2016 verilerine göre, bunların 43'ü kaldıraçlı alım satım işlemi yapabilmek için gerekli lisansa sahip. Bu 43 şirketten 16 şirket tüm faaliyetlerini kaldıraçlı alım satım işlemleri üzerine kurmuş bulunuyor, yani bunlar sadece forex işlemleri gerçekleştiriyor. Diğer şirketler ise, lisanslarının kapsadığı diğer işlemleri de yapmalarına karşın, bunların en büyük gelir kalemini yine kaldıraçlı alım satım işlemleri oluşturuyor. Büyük bankaların aracı kurum iştiraklerine baktığımızda, yaklaşık olarak bu şirketlerin de gelirlerinin yüzde 70'e varan kısmını forex işlemlerinden sağladığını söylemek mümkün. Bunun bir sebebi, aracı kurumlar arasında mevcut olan sert fiyat rekabeti sebebiyle diğer ürünlerde kâr marjının çok düşük olması. Mevzuat değişikliğini bu tabloyla birlikte değerlendirdiğimizde, özellikle temel işi kaldıraçlı alım satım işlemleri olan kurumlar ayakta kalmakta zorlanıyorlar.

Sektörde yer alan şirketler ve sektör çalışanları açısından durum böyleyken, yatırımcıların da bu durumdan olumsuz etkilendiğini veya etkilenme riskleri bulunduğunu söyleyebiliriz. Kaldıraçlı alım satım işlemleri, 2011'e kadar "merdiven altı"ndan veya offshore şirketler aracılığıyla yürütülüyordu. Bu dönemde, yasal düzenleme eksikliği sebebiyle yatırımcı mağduriyetleri sıklıkla gündeme geliyordu. Şimdi ise, 2011 öncesine dönüş var; merdiven altı firmalar yeniden faaliyet göstermeye başladılar.

Global olarak birçok düzenleyici kurumun risk düzenlemesi konusunda küçük yatırımcıyı korumak amacıyla kısıtlayıcı düzenlemelere doğru kaydıkları bir gerçek. Kuşkusuz, bu olumsuz bir durum değil. Sermaye Piyasası Kurulu da bu global eğilimin bir parçası ve hatta öncüsü durumunda.

Ancak, bu düzenlemelerin küçük yatırımcının daha fazla risk altına girmesi ile sonuçlanmaması için, hem yatırımcıları gözetecek hem de sektörün ayakta kalmasını sağlayacak bir düzenlemeye ihtiyaç var. İngiltere'nin getirmekte olduğu düzenleme, bu konuda her iki tarafın çıkarlarını gözeten makul bir düzenleme örneği. Buna göre, hiç deneyimi olmayan müşteriler ilk sene boyunca azami 25:1 kaldıraç oranıyla işlem yapabilecek. Bu şekilde kademeli bir koruma sistemi pekâlâ Türkiye'de de uygulanabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017