Son dört aya girerken

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Yılın üçte ikisini geride bıraktık. Büyümeye ilişkin son üç ayda gelen haberler ne yazık ki yılın ilk aylarındaki kadar olumlu değil. Mesela, haziran ayı sonunda yayınlanan veriye göre, yılın ilk çeyreğinde bir çeyrek öncesine kıyasla sadece yüzde 0.15 hızında büyüdüğümüzü öğrendik. Bunun arkasından haziran ayı sanayi üretimi açıklandı; bir önceki aya kıyasla belirgin bir düşüş gerçekleşti. Şimdi büyüme hızımızı ilgilendiren daha güncel göstergelere bakayım.

Bunlardan ilki Merkez Bankası'nın reel kesim güven endeksi. Bu endeksin aldığı değerler ile özel sektör yatırımları arasında kuvvetli ve aynı yönde bir ilişki var. 2009'un başlarında reel kesim güveni yerlerde sürünüyordu; sonra toparlanmaya başladı. 2009'un ikinci yarısında ise güvende tekrar düşüş gerçekleşti. 2009'un sonundan nisan ayına kadar ise reel kesim güveni hızla arttı. Şu andaki (ağustos ayı) endeks değeri son dört ayın en düşük endeks değeri. Ancak, 2009'da her ay gerçekleşen değerlerden daha yüksek. Kısacası, reel kesim güveni olumlu bölgede, ancak son dört aydır güvende bir aşınma var.

İkinci gösterge ise ağustos ayı kapasite kullanım oranı. Bir yıl öncesinin aynı ayındaki değere göre elbette daha yüksek bir kullanım oranı açıklandı. 'Elbette' çünkü 2009'un o dönemlerinde üretim ve dolayısıyla kapasite kullanımı düşük düzeylerdeydi. Gelecek açısından bizi bu orandaki dinamik gidişat ilgilendiriyor. Bir ay öncesine kıyasla düşüş var kapasite kullanım oranında. Bu gelişme de sevimli değil.

Üçüncü gösterge ise şirketlerimizin yurtdışından sağladıkları dış kaynak miktarı. Küresel kriz nedeniyle, uzun bir süredir şirketlerimiz net dış borç geri ödeyicisi konumundaydılar. İlk defa mayıs ayında şirketler kesimi geri ödediğinden daha fazla borçlandı. Ne yazık ki bu durum kalıcı olmadı. Haziran ayında şirketlerimiz yine net dış borç geri ödeyicisi durumuna döndüler. 'Ne yazık ki' diyorum, zira büyüme hızımızı artırmamız için yatırım yapmamız gerekiyor. Yurtiçi tasarruflarımız arzuladığımız ölçüde yatırım artışı sağlayacak büyüklükte değil. Bu nedenle yurtdışından borçlanarak yatırımlarımızı artırabiliyoruz. 

Gelecek açısından bir diğer önemli gösterge ihracatımız. Daha önce, özellikle 2010 büyümemiz açısından ihracatın belirleyici olacağını vurgulamıştım. İki etmene bağlı ihracatımızın alacağı biçim: Döviz kurunun gerçek (enflasyondan arındırılmış) değeri ve mal sattığımız ülkelerdeki büyüme hızı. İlkini geçiyorum; bıktırıcı bir şekilde her gün yeniden pişirilip önümüze getiriliyor çünkü.

İkincisine bakayım: ABD'nin ikinci çeyrek büyümesi aşağıya doğru güncellendi. İlk açıklama ABD'nin yüzde 2.4 büyüdüğü yolundaydı. Yeni açıklamaya göre bu değer yüzde 1.6 oldu. ABD ekonomisine ilişkin tek olumsuz açıklama bu olmadı. Geçtiğimiz günlerde konut piyasasına ve işsizlik yardımı başvurularına ilişkin de beklenenden daha olumsuz rakamlar yayınlandı. Bu çerçevede yılın ikinci yarısında ABD ekonomisinin önceden tahmin edilenin altında büyüyeceği düşünülüyor. Yeni bir küçülme döneminin başlaması olasılığının arttığını ifade edenler de var.

ABD'ye yaptığımız ihracat toplam ihracatımızın yüzde 10'undan daha az. Bu görece düşük düzeye karşın, ABD'de olan biten elbette bizi de yakından ilgilendiriyor. Zira bizim mal sattığımız ülkelerin önemli bir kısmının büyümesi ABD'deki büyümeden etkileniyor. İhracatımızın yarıya yakın bir kısmını yaptığımız AB de ise Almanya dışında pek olumlu bir büyüme haberi yok. Almanya diğer gelişmiş ülkeleri kıskandıracak bir hızla büyüdü ikinci çeyrekte, ancak Almanya'nın büyümesi ise daha çok ihracat ağırlıklı. 'Ancak'; çünkü iç talep ağırlıklı büyüseydi, ihracatımız açısından daha çok sevindirici olacaktı.

Kur gelişmeleri bir tarafa, özetlediğim son gelişmeler ihracatımız açısından pek olumlu sinyaller vermiyorlar. Elbette, ihracatta bugüne kadar becerebildiğimizden biraz daha fazla eksen kayması yaratıp, mal sattığımız ülkeleri çeşitlendirerek bu olumsuzluğu azaltabiliriz. Ama eksen kayması yaratmak o kadar da kolay bir iş değil. Kaldı ki eksen kayması yaratması gerekenler, eksen kayması tanımlamasından bile korkuyorlar.

Bu ay büyümeye ilişkin peşi sıra önemli veriler açıklanacak. Önce, temmuz ayı sanayi üretimini öğreneceğiz. Yılın ikinci yarısına ilişkin ilk kapsamlı üretim verisi açıklanmış olacak böylelikle. Sonra da ikinci çeyreğe ilişkin gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) verileri yayınlanacak. Ne yazık ki GSYH verileri gelişmiş ülkelerde açıklananlardan daha geç yayınlanıyor Türkiye'de. Umalım ki TÜİK yapacağı yeni bir çalışma ile bundan sonra GSYH verilerini daha erken açıklar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018