Son dönemde Gümrük Ajandasında biriken konular
Öncelikle tüm okuyucuların geçmiş Bayramını tebrik ediyorum. Umarım herkes yaklaşık 9 gün süren bu tatilde yeterince dinlenme fırsatı bulmuştur ve yaz dönemi için gereken enerjiyi depolamıştır. Son yazımdan bu yana oldukça uzun bir zaman geçti ve aradaki bu dönemde gümrük ve dış ticaret dünyasında önemli değişiklikler gerçekleşti. Bu yazımızda kısaca dış ticaret yapan kişilerin gümrük işlemlerini yakından etkileyeceğini değerlendirdiğim bu değişikliklerin neler olduğunu siz değerli okuyuculara özetleyecek ve getirilen düzenlemelere dair naçizane yorumlarımı paylaşmaya çalışacağım.
Gümrük beyannamelerinin 24 no.lu kutucuğu
İsterseniz yazımıza gümrük mevzuatında son dönemde yapılan değişikliklerden en sonuncusu ile başlayalım. Konu yakın geçmişte pek çok ithalatçı ve ihracatçının cezai müeyyide ile karşı karşıya kalmasına sebebiyet veren gümrük beyannamesinin 24 no.lu kutucuğu ile ilgili. Bildiğiniz üzere Ticaret Bakanlığı tarafından yakın dönemde yapılan gümrük incelemelerinde söz konusu kutucuya doğru sözleşme kodunun yazılmaması sebebiyle pek çok ithalatçı ve ihracatçıya gümrük idareleri tarafından idari para cezaları düzenlenmiş ve bu durum dış ticaret erbabı nezdinde yakınmalara sebebiyet vermişti.
Ticaret Bakanlığı bu hususa ilişkin çok doğru bir refleks göstererek konuya ilişkin gerekli açıklamaları belirtmek amacıyla 2019/23 sayılı Genelgeyi yayımladı. Söz konusu Genelgenin satır aralarında dikkat çekici bazı noktalar var.
Bunlardan birincisi dış ticaret erbabı tarafından yapılan ithalat ve ihracat işlemlerinin niteliğine ilişkin gümrük beyannamesinin 24 no.lu kutucuğunda beyan edilen kodun, ithal ve ihraç edilen eşyaya uygulanan gümrük kuralları bakımından herhangi bir sonuç doğurmamakta birlikte kaydedilen kodun beyanname kapsamı eşyanın ne tür bir ticari sözleşmeye konu olduğu hakkında gümrük idaresine bilgi vermekte olduğu ile dış ticaret istatistiklerinin doğru ve sağlıklı üretilmesi bakımından gümrük beyannamesinin 24 no’lu kutusunda doğru kodun beyan edilmesinin önem arz ettiği hususun anılan Genelgede belirtiliyor olmasıdır.
İkinci ve bana göre daha önemli olan bir diğer nokta ise yine söz konusu Genelgede “cezai durumla karşılaşılmamasını teminen gümrük beyannamesinin 24 no’lu kutusuna, yapılan işlemin niteliğine en uygun olan kodun kaydedilmesi gerektiğinin” kaydedilmesi gerektiğinin yine önemle ifade edilmesidir. Genelgede yer alan bu hükümden yükümlülerin gerçekleşen dış ticaret işleminin niteliğine uygun olan sözleşme kodunu gümrük beyannamesinin 24 no.lu hanesinde doğru şekilde beyan edip etmediklerine yapılacak sonradan kontrol ve gümrük incelemelerinde dikkate alınacağını öngörmek yanlış olmayacaktır.
Ticaret Bakanlığı gümrük beyannamelerinin düzenlenmesi aşamasında her bir ticari işleme uygun sözleşme kodlarının Bakanlığın kurumsal internet sitesinde yayınlandığını ve bunların dikkate alınması gerektiğini belirtiyor. Ancak keşke ticari sözleşmelere ilişkin kod listesine, Bakanlığın kurumsal internet sitesi yerine söz konusu Genelgeye eklenecek bir listede yer verilmiş olsaydı ve hatta bu listede hangi gümrük rejiminde ve/veya dış ticaret işleminde yükümlülerin hangi kodu beyan etmeleri gerektiği açıkça ifade edilmiş olsaydı. Bu ihlalden ötürü cezai işlem ile muhatap olan yükümlülerin başlıca argümanının, konuya ilişkin gümrük idaresi tarafından daha önce yapılmış açık bir düzenlemenin bulunmuyor olması olduğunu göz önüne aldığımızda böylesi bir uygulamanın "hukuki belirlilik" ilkesine daha uygun olacağını söylemenin mümkün olduğu kanaatindeyim.
İhracatçı beyanı uygulamasının sona ermesi
Ticaret Bakanlığı tarafından 24.05.2019 tarihli ve 30783 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tebliğ ile İthalatta Alınan İlave Gümrük Vergilerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ (İthalat: 2017/4) yürürlükten kaldırıldı ve bu suretle ihracatçı beyanı uygulamasına son verildi. 2017/4 sayılı Tebliğin yürürlükten kalkmasından önce menşe esasına göre uygulanmakta olan ilave gümrük vergisi ve ek mali yükümlüğe tabi eşyanın Avrupa Birliğinden ithal edilmesi halinde bu önlemlere tabi tutulmaması için şekli ve içeriği belirlenen ihracatçı beyanının gümrük idaresine ibraz edilmesi gerekiyordu.
Aslında ihracatçı beyanı ile ilgili bir önceki yazımda bazı hususları ifade etmiştim. Maalesef daha öce uygulamaya konulan bu müessesenin uluslararası anlamda bir karşılığı yoktu ve ihracatçı beyanı dediğimiz belge gerek ulusal gerek ise uluslararası mevzuata göre menşe ispat belgesi sayılmıyordu. Ancak pratikte ülke bazında gerçekleştirdiğimiz bir lokal düzenleme ile fiilen bu dokümana adeta bir menşe ispat belgesi fonksiyonu yüklendi. Dış ticaret işlemlerinde kısa bir süre için uygulama alanı bulan bu müessese doğal olarak bir türlü gümrük mevzuatında sağlam yerde konumlandırılamadı ve nihayet uygulamadan kaldırıldı. Yapılan bu değişikliğin oldukça yerinde olduğu fikrindeyim.
ABD ile Türkiye arasındaki ticaret savaşlarında yumuşama
Son dönemde dış ticaret dünyasında meydana gelen önemli değişikliklerden biri de ABD’den ithal edilen bazı eşyaya uygulanan ek mali yükümlülük oranlarında % 50 oranında indirime gidilmesi oldu. Bilindiği üzere geçtiğimiz yıl yaz başında ABD ile siyasi alanda yaşanan gerginlik ticaret ortamına da sıçramış ve her iki ülke birbirlerine karşı bazı ürünlerde uyguladıkları tarifeleri arttırmak suretiyle gümrük duvarlarını yükseltmişlerdi.
22.05.2019 tarih ve 30781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1130 sayılı Karar daha önce ABD menşeli bazı ürünlerden alınan ek mali yükümlülük oranlarında % 50 oranında indirim yapılmak suretiyle ticaret savaşlarından önceki duruma bir ölçüde dönülmüş olundu. Ek mali yükümlülük oranında indirime gidilen ürünler arasında alkollü içkiler, kozmetik ürünleri, tütün, binek otomobil ve takviye edici gıdalar bulunuyor. Özellikle ülkemizde ABD menşeli bu ürünlerin doğrudan ithalini gerçekleştirip satışını yapmak üzerine iş modelini inşa etmiş yabancı sermayeli önemli işletmeler olduğunu dikkate aldığımızda gümrük duvarlarının bu anlamda karşılıklı indirilmesinin hem bu işletmelerin hem de her iki ülke arasındaki ticaret hacminin artmasına katkı sağlayacağı kanaatindeyim.
Hızlı kargo veya posta yoluyla gelen eşyaya ilişkin gümrük muafiyetlerinin kaldırılması
Aslında yakın dönemde gerçekleştirilen ve doğrudan kişisel düzeydeki bazı ihtiyaçları karşılamak üzere yapılan tüketici bazındaki ithalatları etkileyen en önemli düzenleme ise hızlı kargo/posta yoluyla ithal edilen ve değeri 22 Avro’nun altında olan eşyaya uygulanan gümrük muafiyetlerinin kaldırılmasıdır.
Söz konusu düzenleme 15/05/2019 tarihli 30775 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1111 sayılı Karar ile 2009/15481 sayılı Gümrük Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkındaki Karar’da bazı değişiklikler yapılması suretiyle uygulamaya konulmuştur.
Daha önceki dönemlerde değeri 150 Avro’nun altında olan eşyaya uygulanan bu anlamdaki gümrük muafiyeti önce 75 Avro’ya, kısa bir süre sonra 30 Avro’ya ve en son ise 22 Avro’ya kadar indirilmiş bulunmaktaydı. Getirilen bu yeni regülasyon ile artık değeri ne olursa olsun yurt dışından hızlı kargo veya posta yoluyla herhangi bir eşya sipariş edilmesi durumunda bu eşyanın gümrük vergilerine tabi tutulacağının sipariş veren tüketiciler tarafından bilinmesi gerekiyor.
Aslına bakarsanız pek çok ülkenin gümrük mevzuatında belirli bir değerin altındaki eşyaya gümrük muafiyeti uygulanması pratiği bulunuyor. Ancak getirilen bu düzenleme bize elektronik ticaret siteleri üzerinden bu kapsamda yapılan alışverişler hakkında gümrük idaresinin yaklaşımının, hızlı kargo veya posta yoluyla mektup veya basılı evrak dışında herhangi bir eşyanın ithaline pek de sıcak bakılmaması şeklinde olduğunu düşünüyorum.
Son olarak 2009/15481 sayılı Gümrük Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkındaki Karar’da yapılan ve özellikle benim de çok gerekli bir düzenleme olarak gördüğüm bir diğer konu ise kitap ve basılı yayınların ithalatı hakkında.
Karar’ın 62 inci maddesinde yapılan değişiklikle kıymeti 1.500 Avro’yu aşmamak kaydıyla kişisel kullanıma mahsus kitap veya benzeri basılı yayının ithalatında uygulanacak tek ve maktu gümrük vergisi oranının % 0 olarak belirlenmesinin son derece yerinde bir karardır. Özellikle yabancı dildeki mesleki yayınların en küçük hacimde olanlarının bile fiyatının yüzlerce Avro’ya ulaşabildiğini dikkate aldığımızda bu yayınları temin ve takip etmek isteyen profesyoneller bakımından getirilen bu muafiyetin oldukça önemli ve yerinde olduğunu düşünüyorum.