Son çeyreğe ilişkin ilk büyüme göstergeleri
Ekim ayındaki ekonomik faaliyet hacmi açısından çifte bayramdan önce önemli bilgi veren iki veri yayınlandı: Merkez Bankası'nın reel kesim güven endeksi ve sanayi sektöründe kapasite kullanım oranı.
Reel kesim güven endeksi ile özel yatırım harcamaları arasında önemli bir ilişki var. Bu ilişki Grafik 1'de gösteriliyor. Grafik, 1999'un ilk çeyreğinden bu yana hem özel tüketim harcamalarının hem de reel kesim güven endeksinin bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde değişimlerini resmediyor. Bir çeyreği yansıtmamasına karşın, ekim ayı değerini de grafiğin sonuna ekledim. Yılın ilk yarısına ilişkin milli gelir verilerinden, özel yatırım harcamalarının bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla azaldığını biliyoruz. Üçüncü çeyrekte de benzeri bir durumun söz konusu olduğu reel kesim güven endeksinin gelişimi ve ilgili başka verilerin ışığında rahatlıkla belirtilebilir.
Güven endeksi verilerini incelerken dikkatli olmak gerekiyor. Bu endeksin 100'ün üzerinde değer aldığı dönemler, Merkez Bankası'nın anketine katılan reel kesim temsilcilerinin ekonomiye güven duyduklarını gösteriyor. Endeks değeri ne kadar 100'ün üzerine çıkıyorsa, bu güven o kadar fazla anlamına geliyor. 2012 içinde endeks 100'ün üzerinde değerler aldı. Ancak bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla endeks değerleri hep düştü. Ekim ayında ise bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla ilk defa artış var reel kesim güven endeksinde. Peki, yatırım harcamalarına da yansıyacak bir güven artışı mı bu? Olumlu bir yanıt vermek şimdilik mümkün değil. Zira 2011'in ekim ayında güvende bir yıl öncesine kıyasla önemli bir azalma gerçekleşmişti. Bu artış, sadece o azalmaya göre bir 'artış'. Zaten endeksin kendisinin (artış hızının değil) aldığı değerler son aylarda hep düşüyor. Ekim ayında ise 100'e yaklaştı endeks değeri (102.4 oldu).
Kısacası, reel kesim güven endeksinin ekim ayı değeri 'çifte' karakterli. Olumlu tarafı, bir yıl öncesine kıyasla endeksin daha düşük bir değer almamış olması. Olumsuz tarafı, son aylarda gözlenen en düşük endeks değeri olması. Ekim ayında yatırım harcamalarında az da olsa bir toparlanma var mı sorusunu yanıtlamaya imkân vermiyor. Ama hala iki önemli dış risk olmasına karşın Avrupa'ya ilişkin bazı risklerin ortadan kalkması, Türkiye'ye dış kaynak girişlerinin artması ve Merkez Bankası'nın üçüncü çeyreğin başından bu yana faizleri düşürüyor olması yatırım iştahını bu sıralarda artırmakta olabilir.
Kapasite kullanım oranına (KKO) gelince durum şu: Şubat ayından bu yana KKO bir yıl öncesine kıyasla hep daha düşük düzeylerde. Ekim ayı dahil son üç ayda aradaki fark daha da fazla. Grafik 2'de bir yıl öncesinin aynı ayına göre hem KKO'da hem de sanayi üretiminde gerçekleşen yüzde değişimler var. Beraber hareket ettikleri yeteri kadar açık.
Bu tür bir bakışın, (yıllık) büyüme oranımızın bir yıl öncesine kıyasla daha düşük olduğunu gösterdiği ancak bir çeyrek önceki büyüme ile bu çeyrekteki büyüme arasında bir fark olup olmadığını tam yansıtmadığı ortada. Bu farka ilişkin bir çıkarsama yapmak için, mevsim hareketlerinden arındırılmış KKO değerleri kullanılabilir. Böyle bakınca da sonuç değişmiyor: Ekim ayında sanayi üretiminde üçüncü çeyreğe kıyasla bir kıpırdanma yaşandığına ilişkin bir emare görünmüyor. Üçüncü çeyrek ortalaması yüzde 72.9 iken ekim ayında 'azıcık' daha fazla: Yüzde 73.1. Kısacası, ekonomide toparlanma açısından ekim ayı da pek umut verici değil.