Son arzu…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

 

Sürekli kavga eden Temel ile Dursun'u her kavgadan sonra padişahın karşısına çıkarırlarmış.

Son kavgadan sonra padişah, ikiliyi karşısına alarak, "Bir daha kavga ederseniz ikinizi de astırırım" demiş.

Birkaç gün sonra yine kavga eden Temel ile Dursun için padişah "Asın" emrini vermiş.

"Son arzular" önce Temel'e sorulmuş.

Temel, "Ailemi son kez görmek için memlekete gitmek istiyorum" demiş.

Dursun'un son arzusu mu?: "Temel'i memleketine göndermeyin!"

 * * *

"Başkası başarmasında, ben başarmasam da olur" mantığındaki yaşamı, millet olarak sadece fıkralarda sürmüyoruz.

Mesela ticari hayatımız…

Mesela yurtdışı müteahhitlik sektörümüz…

 * * *

Yurtdışında yapılan inşaat ihalelerine baktık.

Hepsi birbirine benziyor.

Yüzlercesinden birini örnek verelim.

Adı bizde saklı "X" ülkesindeki ihale sonucu:

Birinci Türk firma.

İkinci Türk firma

Üçüncü Türk firma.

Dördüncü Türk firma.

Beşinci Japon firma.

Dördüncü ile birinci arasında 8 milyon dolar fark var.

Yani iki firmamız birleşse 8 milyon dolar daha fazla kazanacak.

Türkiye kazanacak.

Son arzuları, "Başkası kazanmasın, küçük olsun benim olsun."

 * * *

İkinci örnek.

Yine "X" ülkesinden.

Önemli bir ihalede iki Türk firması son tura kalıyor.

Yetkililer fiyat indirimi istiyor.

Onlarca milyon dolar iki firmamızın kapışması sonucunda gidiyor.

 * * *

Yılda yüzlerce milyon doları bu nedenle hiç ediyoruz.

 * * *

Bir diğer örnek.

Şu anda Rusya'da binlerce Türk işçisi, geleceğini göremeden, Türkiye'ye dönmek için büyükelçiliğin önünde bekliyor.

Yaşanan ekonomik krizin yanısıra, sorumsuz ve hesapsız hareket edip, büyük fiyat kırımlarıyla zararına iş alan ve bu nedenle işi tamamlayamayan insanların eseridir bu fotoğraf.

 * * *

ABD Başkanı'ndan Fransız Cumhurbaşkanı'na, İtalya Başbakanı'ndan Almanya Başbakanı'na kadar tüm devlet yöneticilerinin kendi ülkelerinin firmaları için, üçüncü ülkelerde milyarlarca dolarlık iş pazarlığı yaptığını somut örnekleriyle biliyoruz.

Aynı pazarlığı Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, bakanlarımızın yaptığını da somut örnekleriyle biliyoruz.

Zor pazarlıklar sonucunda kazanılan ihalelerden bazılarını yüzümüze gözümüze bulaştırdığımızı da biliyoruz.

Devlet yöneticilerimizin "Bu işi bizde kim yapabilir?" sorusuna, yanıt bulmakta zorlandığını da biliyoruz.

Bu soruya zorlanmadan yanıt bulabilmenin ve inşaat sektörünün dünya pazarındaki payının artırılmasının, 30-40 büyük şirketin bir masa etrafında oturup uzmanlık alanlarını genişletmesine, güç ve gönül birliği yapmasına bağlı olduğunu da biliyoruz.

 * * * 

Japonya, Kore, Çin, İspanya, Fransa başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yurtdışı müteahhitlik hizmeti yapan firmalar devlet tarafından desteklenmektedir.

Aynı ülkeler yüzlerce firmanın yurtdışında iş yapmasına izin vermemektedir.

Aynı ülkeler firmalarının birleşmelerini ve çok güçlü kuruluşlar olarak büyük işler almalarını teşvik etmektedir.

Aynı işlerde ise birden fazla firmanın rekabetine izin vermemektedir.

Bizde ise eline çantasını alan herkes yurtdışına iş yapmaya gitmekte ve beraberinde ciddi sorunları ülkemize taşımaktadır.

 * * *

Herkesin, ehliyet gerektiren konularda iş yapmasına izin vermemeli, ehliyetlilerle ehliyetsizleri birbirinden ayırmalıyız.

Anayasamız bu ayrıştırmaya izin vermiyorsa, firmaların birleşmelerini, güçlenmelerini ve ehliyet kazanmalarını güçlü teşvik, destek ve çeşitli yaptırımlarla sağlamalıyız.

Son arzular akıllıca kullanılsaydı, bugün çok daha olumlu koşullarda yaşayacağımızı, güçlü yarınlar yaşayabilme adına unutmamalıyız. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Refleks (2) 27 Ağustos 2024
Refleks 26 Ağustos 2024
“Durduk yere” mi oldu? 21 Ağustos 2024