Son 10 yılın eğilimi TÜFE’de 2014 için yüzde 10’a işaret ediyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası’nın 18 Mart’taki Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamada, enfl asyonun baz etkisinden dolayı haziran ayına kadar yüksek seyredeceği, daha sonra gerileyeceği görüşüne yer verilmişti. Biz de, bu görüşten hareketle geçmiş yılların ilk yarılarındaki gerçekleşmeyi dikkate alarak bir projeksiyon yapmıştık. Ancak, bu projeksiyon daha mart ayında anlamını yitirdi. Çünkü martta tahminlerin çok ötesinde bir artışla karşı karşıya kaldık. TÜFE artışı martta yüzde 1.13 olarak gerçekleşti, ilk çeyrek artışı da yüzde 3.57’ye ulaştı. Mart ayı itibariyle yıllık oran da yüzde 8.39 oldu. 

Biz bu köşede 19 Mart tarihinde, mart sonundaki yıllık oranın yüzde 7.84 olabileceği tahminine yer vermiştik. Nisan sonundaki tahminimiz ise yüzde 8.46 idi. Yani, nisan için tahmin ettiğimiz düzeye bir ay önce ulaşmış olduk. Bu bir aylık sapma, tüm hesapların yeniden gözden geçirilmesini gerekli kıldı. 

Merkez Bankası’nın, “Yıllık TÜ- FE’nin mayıs sonuna kadar yüksek seyredeceği, haziranda ise hızlı bir gerileme göstereceği” yolundaki tahmininin matematiksel bir işleme dayanan gerçekleşebilir bir tahmin olduğunu belirtelim. Ancak, haziranda yaşanacak düşüş bizi nereden nereye indirecek ki? Revize ettiğimiz gidişat, mayıs sonunda yıllık bazda yüzde 10’a yaklaşan bir TÜFE göreceğimizi, haziran sonunda ise bu oranın yüzde 9 dolayına ineceğini gösteriyor. Yüzde 9! Enflasyonda yıllık hedefin yüzde 5.3 olduğunu, Merkez Bankası’nın tahmininin ise şimdilik yüzde 6.6 düzeyinde bulunduğunu hatırlatalım. 

Yüzde 9’u da arar mıyız? 

Enflasyonun “gerilemiş” haliyle haziran sonunda yüzde 9’lara düşebileceği anlaşılıyor. Peki ya yılsonunda hangi düzeyde bir enfl asyonla karşılacağız acaba? 

İster sağdan, ister soldan, ister alttan, ister üstten bakın; istediğiniz şekilde hesap yapın, gerçek değişmiyor. 2014 yılı enfl asyonu doludizgin çift haneye doğru gidiyor. Bu yargımızın temelinde, mayıs sonunda yüzde 10’a yaklaşacak, haziran sonunda yüzde 9’lara doğru gerileyecek oranlar yatmıyor. Biz, bu tahmine, son on yılın tümündeki gerçekleşmeden yola çıkarak ulaşıyoruz. 

grafik2.jpgBu yılın ilk çeyreğindeki oran yüksek mi, hem de oldukça… Önceki 10 yılın en yüksek ilk çeyrek oranı yüzde 3.93 ile 2010 yılında gerçekleşmişti. Bu yılki oran da yüzde 3.57; yani 2014, son 11 yılın gümüş madalyalı artışının gerçekleştiği yıl oldu. 

Bu yılın kalan üç çeyreğinde beklenen oran düşük mü, hem de çok… 2004-2013 dönemini kapsayan 10 yılda son üç çeyrek toplamı açısından en düşük artış yüzde 2.38 ile 2010’da gerçekleşmişti. Bu yıl beklenen ya da öngörülen artış ise yüzde 2.93. Yüzde 2.93’ün dayanağı, yılın tümü için Merkez Bankası’nın tahmini olan yüzde 6.6. 2014’ün tümünde yüzde 6.6’da kalabilmek, son üç çeyrekteki toplam artışın yüzde 2.93 olmasıyla mümkün. 

Bu olabilir kuşkusuz. 2010’da benzer bir durum yaşandı. İlk çeyrekteki yüzde 3.93’ten sonra, yılın kalan dokuz ayındaki artış yüzde 2.38 oldu ve yılın tümü yüzde 6.40 ile kapatıldı. Elbette bu yıl da benzeri gerçekleşebilir. Ama bu yılın 2010 ile aynı koşulları taşıdığı söylenebilir mi. 

Yüzde 10’un altı başarı gibi 

Yılın kalan dönemine ilişkin tahmin yürütürken göz önünde bulundurmamız gerekenlerin neler olduğu çok açık. Günlerdir yazıp çiziyoruz; 30 Mart siyasi tansiyonun geride kalmasını sağlamış değil. Siyasette bizi daha da gergin günler bekliyor. Çünkü seçim dönemi bitmedi ki, önümüzdeki seçimler düşünülürse 30 Mart adeta yurt genelinde yapılan bir anket çalışmasıydı. Şunun şurasında Cumhurbaşkanı seçimine ne kaldı. Genel seçim, erkene alınarak Cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte mi yapılacak, belli değil. Erken seçim Cumhurbaşkanı seçiminden hemen sonra mı, yoksa zamanında mı yapılacak, o da belli değil. 

Dolayısıyla siyasetten gelecek gerginlik fiyatları da kuşkusuz olumsuz etkileyecek. Doğrudan etkilerin yanında, bunu fırsata çevirmek isteyenler de olacak. 

Siyaset dışında enfl asyonu yukarı itebilecek etkenlerin başında döviz kurları geliyor. Her ne kadar 30 Mart’dan sonra TL bir miktar güçlenmişse de, bunun uzun soluklu olacağı pek sanılmıyor. 

Bunlar enflasyonu olumsuz etkileyebilecek unsurlar. Talebi yavaşlatmaya dönük önlemler başarılı olur ve bu sayede enfl asyon bugünlerde yapılan tahminlere göre hızlı bir yavaşlama gösterirse bu da şaşırtıcı olmaz. Ama, talebin bıçak gibi kesilmesine dayalı bir ekonomik gidişat bize nasıl bir büyüme, nasıl bir işsizlik olarak döner, o da apayrı bir konu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar