Sokak eylemleri krizin çözümünü engelleyecek

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Gelir dağılımı dengesizliği, işsizlik ve ekonomideki politikalara karşı çıkmak amacıyla bir süreden bu yana ABD'nin New York kentinde, finans merkezi olarak bilinen 'Wall Street' adıyla düzenlenen eylemler, Yeni Zelanda, Kanada, İtalya, Almanya, İsviçre, Avustralya, Japonya, Tayvan, İngiltere, Yunanistan ve Meksika'ya da yayıldı.

Ekonomistlere göre eylemlerin temelinde 2008'de başlayan mortgage krizi yatıyor. Bu arada, tüm dünyaya yayılan eylemlerin en şiddetlisi dün Roma'da yaşandı. Gösterilerde, polis gözyaşartıcı bomba ve tazyikli su kullandı.

Giderek artan gelir eşitliğine karşı düzenlenen protestolar ABD'deki Wall Street işgalinin ardından dün dünyaya yayılarak Avrupa ve Asya'da da düzenlendi. Londra'da yaklaşık bin, Frankfurt'ta 5 bin kişi sokaklardaydı.

İngiltere'nin başkentinde polis, göstericilerin Londra Borsası'nın bulunduğu Paternoster Meydanı'na girmelerini engelledi. Alman televizyonu ZDF'ye göre, Frankfurt'ta göstericiler Avrupa Merkez Bankası'nın bulunduğu alanda toplandı. Oyuncak tabancalardan sabun baloncukları sıkan göstericiler kamp kurmayı planlıyorlar.

Londra'daki St. Paul katedralinin gölgesinde göstericiler "Boğaya hayır, ayıya hayır, sadece domuzlar" ve "Bankacılar Gerçek Yağmacılar" yazan pankartlar taşıyarak sloganlar attı.

Gösteriler Almanya'da Berlin'in de içinde bulunduğu 50 şehre sıçradı.

ZDF'ye göre, Berlin'de 6 bin kişi sokakları doldururken Cologne'da da 1.500 kişi gösteri düzenledi.

ABD'de başlayan Avrupa'ya yayılan sokak eylemleri yayılacak mı?

Arap Baharı adı altında Batılıların kışkırtması ve desteği ile başlayan, şimdilerde Libya'da ve Suriye'de kanlı çatışmalarla süre giden hareket bir yana...

Ekonomik nedenlerle ilk hareket Yunanistan'da başladı. Yunanlılar, iflas eden ekonomilerini düzeltmeye soyunan Batılıların kemer sıkma önerilerine karşı sokağa döküldü.

Derken İspanya'nın büyük şehirlerinde gençler işsizlik sorununun önemini anlatmak için meydanlara doldu.

ABD'deki eylemler giderek ciddileşiyor. Yayılıyor. Eylemciler şehir içinde yayılmaya başladı. ABD'deki eylemler sakin.

Eylemler Avrupa'ya yayılınca da zararsız olacağı sanılıyordu.

Yunanistan'da, İspanya'da halk sokağa çıktı ama bankaları, mağazaları tahrip etmedi.

Ne var ki İtalya'daki gösteriler şiddete dönüşünce, Avrupalılar konuyu ciddiye alır oldu. ABD'deki eylemler yaklaşık dört hafta önce başlamıştı.

Almanya'daki eylemler Alman kamu oyunda korku ve endişeye yol açtı.

Avrupa'daki ve de özellikle Almanya'daki gelişmeleri Alman basını değerlemeye çalışıyor. Almanya Radyosu (dw) günlük gazetelerin eylemlerle ilgili haberlerini özetliyor. Bu özetlerde ilginç değerlemeler var.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, önce Madrid'de başlayan daha sonra "Wall Street'i İşgal Edin" hareketi ile ABD'yi ve Avrupa'yı saran öfkeli kitlelerin talebinin tek bir hedefi olduğunu, bunun da dünya finans piyasalarına karşı çıkmak olduğunu belirtiyor.

"Küresel çapta düzenlenen protesto hareketleri siyasilere teğet geçemez. Siyasiler, gerçi bankalara gem vurulması, finans piyasalarının disipline edilmesi için ek baskı uyguluyorlar. Ancak siyasilerin bu krizde önemli payı olduğunu da sümen altı etmemeleri umut edilir. Zira borç krizinde patlama yaşanmasına, siyasilerin seçmene finansmanı mümkün olmayan vaatlerde bulunması yol açmıştır. Bu durumu belki de öfkeli kitleler içerisinde bazıları da bir biçimde içten içe hissediyordur."

Frankfurter Rundschau gazetesindeki değerlemeye göre, "2011 yılının protestocularının 'sistemi yıkmak' gibi bir niyetleri yok. İçinde büyüdükleri Batılı demokrasilerin kapitalizmin hükmeden gücünü sona erdirebileceğine ve toplumsal refah vaadini yerine getirebileceğine dair hâlâ ümitleri var. Protestocular, varlıklılardan ve transaksiyon işlemlerinden vergi alınmasını, ayrıca spekülatif işlemlerin doruğa çıkmaması için sınırlayıcı düzenlemeler getirilmesini talep ediyorlar ki, bu gerçekten devrim anlamına gelmez. Ancak, burada yöneltilmesi gereken, ne zamana kadar sorusu...  Siyasetin bu taleplere yanıt vermede zamanı gittikçe daralıyor."

Stuttgarter Zeitung ise Almanya'da da binlerce gösterici bankaların gözü doymaz gücüne karşı harekete geçer geçmez, Avrupa'da artık bankacılık sisteminin yeniden düzenlenmesi zamanının geldiği şeklinde seslerin yükseldiğine dikkat çekiyor. Gazetenin yorumu şöyle devam ediyor:

"Politikacılar, 'hırsızı yakalayın' diye bağırıyorlar, ama aslında kendilerinin de prensipte bankalardan daha iyi olmadıklarını iyi biliyorlar. Siyaset, bankaları ve finans piyasalarını protesto eden hareketi kendi amacı uğrunda kullanmaya yeltenmemeli. 2008'de iflas eden bankaların çok sayıda devleti zor durumda bıraktığı dönemden farklı olarak, bugün artık gırtlağına kadar borca girmiş olan devletler, bankacılık sistemlerini zor durumda bırakıyor. Çok sayıda ülkede siyaset iflas etmiş durumda ve siyasetçiler sorumsuz tavırlarının yol açtığı çaresizlikle şimdi bunun bedelini vatandaşa ödetmeyi deniyor."

Hannoversche Allgemeine Zeitung'un aynı konudaki yorumu da şöyle: "Yüzbinlerin sokaklara döküldüğü İspanya'da, İtalya'da gençler arasındaki işsizlik yüzde 40'lara varıyor. Almanya vasıflı eleman eksikliği çekiyor. ABD'de orta tabaka giderek yoksullaşıyor ve aşağı doğru sınıf değiştiriyor. Almanya'da son dönemde yaşanan ekonomik canlanma, istihdamın, ücret ve maaşların istikrarını yeniden sağladı.

Bu gelişmeler göz önüne alındığında, burada sokağa çıkanların öfkeli kitleler değil, bir gün gelip krizin kendilerini de vurabileceğinden çekinen ve bunu sezen endişeli vatandaşlar. Bunların neyi protesto ettikleri ise tam olarak belli değil. Sonuçta burada söz konusu olan, bir şeyleri değiştirememekten gelen çaresizlik hissi ve ne olduğu tam olarak anlaşılmadığı için kötü olarak algılanan sisteme karşı olmak."

Alman medyasındaki bu değerlemelerin önemi var:

- Almanya şimdilerde çok önemli bir misyona soyunmuş

durumda. Öncelikle Yunanistan'ı kurtararak, Avrupa'da krizin yayılmasını, euronun çökmesini önlemeye çalışıyor.

- Bunun bir faturası var. Bu faturayı Alman halkı ödeyecek.

- Krizden çıkış arayışında şu günlerde öncelik bankaların

sermaye yapılarının güçlendirilmesi için bankalara kamu fonlarından para aktarılması.

- Halbuki sokak eylemcilerinin ana hedefi bankalar ve finans sistemi.

- Bu tabloda Almanya'nın, Fransa'nın, İngiltere'nin

Yunanistan'ı ve banka sistemini kurtarmak için kamu kaynaklarını kullanma imkanı yok oluyor.

Açık anlatımıyla sokak eylemleri bugüne kadar çözülemeyen krizi daha da çözülemez hale getiriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018